misophonia

hayatı gerçekten zindana çeviren bir hastalıktır ve bende olduğunu düşünüyorum. bu hastalık aşırı asosyalleşmeye neden olacak kadar ciddiyet taşıyor. çünkü hasta kişiler , en ufak bir tetikleyici ses ile bile sinirli moda geçerler. bu ses duyulduğunda beyin kaç ya da savaş emrini verir. ya kaçıp kurtulursun o allahın belası sesten ya da o sesin kaynağına nefret kusarsın. işitsel algı bozukluğu olarak da geçiyor ve bir tedavisi henüz yok sanırım. tetikleyici sesler ortak olabilse de bazıları kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. mesela bende olanlar
-ağız şapurdatma ; babacım affet ama sofrada yemeğini yerken kafana kumanda fırlatıp yarasım geliyor çok şapurdatma lütfen! keşke kontrol edebilsem bunu.
-yüksek sesle esneme : o ağzını krater deliği gibi açıp bağırarak esneyen hayvanlar var ya , işte o ağızlarından içeri sıçacaksın bir daha yapmayacaklar.
-sakız çiğneme : sakız çiğnemeyin demiyorum, görgü kurallarına uygun çiğneyin. aşırı tetikleyici bir ses.

-dişlerini yalayarak temizlerken çıkan ses : dişlerini kerpetenle söküp ellerine veresim geliyor.

-horlama sesi : bu hasta olmayanlar için de rahatsız edicidir ama mizofoni hastalarını daha çok sinirlendirir.

derin nefes alma : mesela bu bende yok ama kiminde tetikleyici rol alıyormuş.

-salatalık , havuç , erik vs yerken herkesten fazla ses çıkar ama işin dozunu kaçırıp kırt kırt kırt diye çimento makinesine bağlayan öküzleri ayrı bir döveceksin.

-bebek/çocuk ağlaması : dünyanın en masumlarıdır onlar. hepsine canım feda ama malesef bağırma-zırlama tetikleyici oluyor genelde.

-köpek havlaması/sinek vızıltısı : bende nedense pek rastlanmayan bir belirtilerden biri.

-tırnak kesme sesi : malesef buna da çok uyuz olurum.

-hapşurma/öksürme : özellikle art arda 10 kere hapşuran insanların kafalarını kırma isteği. aşırı tetikleyici ses.