angelica

97 senesinin ocak ya da şubat'ı. akmar'dan birkaç hafta evvel nuclear blast ya da peaceville records'a (tam hatırlamıyorum) eternity (anathema) ve elegy (amorphis) için sipariş broşürü doldurmuş (o zamanlar orijinal albümler ancak öyle alınıyordu) beklemeye geçmiştim. gidiyorum geliyorum, daha gelmedi diyorlar.

yine bir okul çıkışı, hava gri, yerler ıslak, tüm şartlar melankoliye müsait, kendimi esat ışık'tan iskeleye vurmak suretiyle bir umut, bir heyecan gelmiş mi albümler diye girdim pasaja. mutlu son. dayanamıyordum, hemen oracıkta akmar'ın ön girişindeki merdivenin bir köşesine oturup takıverdim albümü. önce sentient bir vurdu. albüm kapağında gördüğüm şey, renkler, kokular, lezzet şarkılarda da olacaktı emin oldum o an. sonra bir sessizlik. albüm çalmaya devam ediyor ama sessizlik. çok derinden bir melodi ve sonra ilk vuruş. müthiş. üzerimden dev bir dalga geçmiş gibi alabora olduğumu hatırlıyorum. albümün kalanı da yelkenleri düzeltmeme izin vermiyor. şarkı bittiğinde ayaklanıyorum, çıkıyorum pasajdan. o gün bir tekel kanyak alıp yatakhaneye girene kadar baştan sona dinlediğim albümü ve angelica'yı asla unutmayacağımı anlıyorum.

şimdi üzerinden 20 yıl geçmiş. albümü de şarkıyı da hala severek ve sık sık dinliyorum. elbette eksik artık her şey. çünkü ne öyle şarkılar var artık ne de bu şarkıları dinleyince o gün hissettiklerimi hissetmem mümkün. ne de angelica.