yazarların kaldıkları en zor durumlar

ırkçılığımın zirvede olduğu dönemlerde 30-40 kişilik Türkçü gençlere önderlik edip kah istanbul'a Atsız'ın mezarına kah Anıtkabir'e kah Şehit Yürüyüşlerine götürüyorduk. Veya dernekte ne nedir anlatıyorduk.
bir gün dernekte otururken facebooktan bir mesaj geldi. çocuk bende ekliymiş tanımıyorum. "Ağabey bir şey konuşabilir miyiz?" dedi. "Olur dedim" "Ben kürdüm" dedi. içimden yine başlayacak bir tanesi saçma şeylere sövecek gidecek diye söylendim. Sonra "Ağabey dedi bir şey söylemek istiyorum" "Anlat hadi anlat" dedim. Çünkü; dernekte vs bir komunistle veya başka bir ırkla tartışma olunca sen biliyorsun sen konuş diye öne sürerlerdi. Dedim ne anlatacak. "Ağabey ben kürdüm, benim abim 4 ay önce şehit oldu. Vatanı bayrağı çok seviyorum. Yanındaki saçları rampa olan, bütün gün herkese küfredenlere bir bak, benim abim onlar rahat etsin diye öldü. Şimdi ben mi vatanseverim, senin yanındakiler mi? dedi. Hayatımda her şeye cevap verdim, her şeyi tartıştım ama o çocuğa hiç birşey yazamadım. Ne diyeceğimi bilemedim, iyi bir şey desem düşüncelerime bildiklerime tersti, kötü bir şey söylesem yalandan olacaktı. Ara ara aklıma gelir hala daha ne yanıt verebilirdim diye düşünürüm, bulamam.