bugün

aklini kullanan gerizekali

sakarya caddesinde küçük bir barda oturuyordum. dördüncü arjantin 70'lik dolaylarındaydım, patlamı$ mısır bitmek tükenmek bilmiyordu, ama sigaram bitmi$ti. hesabı ödeyip le$ ve ke$ bir halde kalktım tahta masadan. sanki biri paçalarımdan tutarak biraz daha otur diyordu, ama ben yürüdüm. bi paket kısa winston aldım gürbüz bakkaldan, tiksinircesine baktı yine tipime, zoraki ve samimiyetsiz bir gülüşle iyi geceler diledi bana. metroya girdim. bahçelievlere gidecektim.

gi$eye yakla$tım jeton almak için, ama son bozuk paraları bah$i$ bırakmı$tım miniminnacık ufacık tefecik olan barda. i$te o anda ona ikinci kez rastlamı$ oldum. aynı anda telefonla konu$uyor, yürüyor, sakız çiğniyor ve cüzdanından bozuk para çıkarıyordu. utanmasa bir de kulağını karı$tıracaktı.

"pardon hocam, bi jetonluk bozuk paranız var mıydı yahu" dedim.
"tabii ki var, i$te buyrun." dedi. yine amele stili konu$mamdan iğrendim ve bu parlak yüzlü insana saygı duyarak baktım. yüzünden ve bakı$larından sanki ayetler fı$kırıyordu. heyecanlandım, ne diyeceğimi bilemedim. te$ekkür etmeyi denedim:

"e$ekkür tederim."
gülümsedi, bana e$lik etmeyi önerdi. bahçelievler'e kadar konu$tuk metroda, sarho$ olduğumun farkındaydı ama beni küçümsemedi, iyi davrandı. metro hala ilerliyordu.

bahçelievler'de indiğimde arkamdan el salladı, artık birbirimizde telefon numaralarımız vardı. sonradan farkettim ki, bahçelievler yönünde değil, çok farklı bir yerde oturuyormu$. yine de bana yardımcı olmu$tu, kalbinin en temiz odacığında minik ve sevimli bir yer açmı$tı bana.

otel odasına gittim ve rahat bir uyku çektim, ay sanki dostluğumuzu selamlıyordu...

--spoiler--
1000. entry'mi armağan ettiğim süper yazar, üstadım, karde$im, ablam, mahmut dayım, rıza eni$tem. seviyom lan seni.
--spoiler--