bugün

gri

ilk alıştığım kedi.

( ilk sevdiğim kedi değil, doğru. ilk sevdiğim kedi mısır tanrıçalarını aratmayan bir kraliçeydi. Günümüzden üç bin yıl önce olsa roma karışırdı beyaz tüyleri yüzünden. )

Griyi ilk kez iki-üç hafta önce gördüm. Adı elbette gri olmalıydı. Oradan oraya koşuyor, zıplıyor, tırmanıyor, bir şeyler arıyordu. Gençlik merakı vardı gözlerinde. Bir kelebeği izledi yarım saat. Peşinde koşturdu uçarken. Sonra kaybettim gözden, başka bir merak buldu ve peşinden gitti.

Bazı isimler vardır, kimse öğrenmese de herkes bilir. Gri de öyle. Ya da bilmiyorum belki bana öyle geldiği için ona herkes gri desin istiyorum.

Gelsin yurt odamdaki kutuya girsin, salam vericem diye heyecanlansın, dolabın kapağı etrafında dolansın, elime ulaşmak için ordan oraya fırlayıp kucağıma atlasın, azarlanınca pençelerini çıkartsın ama yine gelip bacaklarıma dolansın istiyorum. Bir yandan da alışmasın ev kediliğine, hazır yemeğe, ilgiye; dışarıdan kopmasın istiyorum. Öğrensin avlanmayı, yatacak yer bulmayı, kendini korumayı.

Beni bilsin, tanısın ama güvenmesin. Çünkü illa ki bir gün gideceğim bu yurttan.