bugün

efendiler

Acıtan bir şebnem kısaparmak şiiri:

--spoiler--

ekmeğini taştan çıkarırdı bizimki
kaynatmak için çorbamızı helalinden
ne iş olsa yapardı.
oğlunun defter kitap parasıydı, kızının çeyiz
karısının mantosu bir de başörtüsü anasının...
bir lokma için el kapısında aradığı umuttu
üç kuruş için değer miydi?
değer miydi çektiği onca ağız kokusuna,bıkkınlığına
ve sitemlerine değer miydi?...
her şeye rağmen ekmek parasıydı, alın teriydi.
hayat yorgunu bir akşam vakti
kestiler biletini sebepsiz,
vermediler hakkını...

efendiler,efendiler!
siz kaybetmek nedir bilir misiniz?
artık işsizdi mustafa.
kara gün akçeşi diye
bir kaç kuruş koymuştu bir tarafa
bunun bir de emekliliği vardı
emeklilik zor gündü ya
dar gündü ya
gariplik ve fakirlik emeklilik
bir iki ay zor idare ettik
sonra ödemediler paramızı
biraz dayan dediler
biraz daha bekleyin
dayanacak hal mi kaldı efendiler!
dayanacak hal mi kaldı!

ateşler içinde yanıyordu halil'im
iyiden iyiye zayıflamıştı.
cayır cayır yanıyordu ana yüreğim
ilaç parası bulamadık efendiler
ilaç parası bulamadık.
mustafa hala işsizdi
kızın da talibi çıkmıştı bu arada
belli ki o'da istiyordu.
allah büyüktür deyip verdik
bir yandan dağ gibi
yığılıyordu borçlar
çığ gibi büyüyordu
ödeyemedik efendiler! ödeyemedik!

mustafa işsizdi,arkasız ve kimsesizdi
ev sahibi çıkın dedi
kıştı,kıyametti soğuktu
kimseler duymasın diye mustafa'nın aklı çıkıyordu
babama diyecek oldum
dükkan on beş gündür siftah
yapmıyordu söyleyemedim,sustum
mutfakta tencerem kaynamıyordu
ekmeği bulamaz olduk efendiler
ekmeği bulamaz olduk

mustafa'nın başı öne düştü
bakamaz oldu yüzümüze
utanıyordu
utanmayı bilir misiniz efendiler?
utanmayı bilir misiniz?
o biliyordu,o biliyordu
hayat yorgunu bir akşam
vakti gitti
değer miydi?
şimdi gücenmiş bir bekleyiştir
sesliğin gölgesinde
bitmeyen bir direniş,
yaprak döker kör
geceden gündüze...
görüyor musunuz efendiler?
görüyor musunuz?

--spoiler--