bugün

the bucket list

salondan koca bir tebessümle ayrılmamı sağlamış başarılı bir rob reiner filmi. when harry met sally filmindeki başarılı rejisinden hareketle, tabi birde içerisinde jack nicholson ve morgan freeman gibi oyuncuları barındırdığı gerekçesiyle koşa koşa gittim bu filme. zaten filmin en büyük artısı iki büyük oyuncudan kaynaklanıyor. senaryo hakkında bir şeyler söylemek gerekirse; evet vasat. bu rahatlıkla kabul edilebilir bir şey. hikayenin hiçbir orjinal tarafı yok, lakin tek farkı metnin iyi bir şekilde yorumlanmış olması. doğal, sade ve bir o kadar da eğlenceli oyunculukla vücut bulan bu vasat senaryonun çok göze battığı söylenemez. filmin başarısına gelecek olursak, bence en büyük başarısı izleyenlerin aklının kıyısından köşesinden henüz hayattayken bir liste düzenlemenin hiçte fena olmayacağı düşüncesini geçirmesi. bende düşünmedim değil. bundan sonra söyleceklerim fena halde spoiler barındırmaktadır, bilginize sunulur.

--spoiler--
ben jack nicholson'ın o aksi ama bir o kadar da eğlenceli ihtiyar hallerini çok sevdim. bana göre filmin belki de en etkiliyici yerlerinden biri listede bir yerlerde yer alan "dünyanın en güzel kızını öp" eyleminin çok güzel hayat bulmasıydı. hiç akla gelmedik bir şekilde torununu gören çılgın ihtiyarın o hali çok hoşuma gitti. bu sahneyi izlerken sıcak görmüş kedi gibi mayıştığımı itiraf ediyorum evet. finalinde göz pınarlarım da hafif harekete geçmedi değil. hüzünlendirsede izleyenlerini mutlu bir şekilde göndermeyi başarmış bir film.
--spoiler--

eğer ki sağlam oyunculuklar izlemek istiyorum diyorsanız kaçırılmaması gereken iyi bir film.