bugün

selahattin demirtaş

selahattin demirtaş'ın örgüt üzerindeki etkisinin ne olabileceğini anlamak için önce örgütün ne olduğunu bilmek gerekir.

pkk nedir? talepleri nelerdir? bu talepler için yaptıkları ve yapacakları nelerdir? "hepsi ırıspı çıçığı işte!!" deyip işin içinden çıkamazsınız. anlamak ya da en azından anlamaya çalışmak demek; destek vermek demek değildir.
düşman bellediğinizin ne dediğini de bilmek zorundasınız ki; mücadele edebilesiniz.

pkk asla tekbaşlı, homojen bir örgüt değildi. şimdi de değil. örgütün iç infazlarla katlettiği militan sayısı neredeyse operasyonlarda öldürülenler kadar var. kuruluş yıllarında sol/sosyalist bir görüş benimsemiş dahi olsa; bölgede kendisinden başka herhangi bir oluşuma hiçbir zaman izin vermediği de biliniyor. dhkp-c ve pkk arasındaki gerilimin çıkış noktalarındandır hatta bu durum.

"biz yapmadık" dedikleri ya da "yerel birimlerimiz ana karargahtan habersiz inisiyatif almıştır." dedikleri eylemlerin sebebi de örgüt içerisindeki takip etmediğiniz surece bilemeyeceğiniz çokbaşlılık. örgütün içinde hâlâ daha sol şiarı benimsemiş gruplar var. ama seslerini duyamazsınız zira bu şiarla çok fazla bir "başarı" sağlanamaz türkiye'de.

peki neden türkiye'deki en bilinir sol yapılar hdp ve pkk ile dayanışma hatta birleşme halinde? şahsi fikrim olarak; lenin'i ve marx'ı az biraz kıçlarından anladıkları için. genel olarak ise sosyalist bir düşüncenin en temel gereği olan; ezilen halk savunusu ve "iktidar aygıtı"na karşı duruşa destek amaçlı ortak hareket edebiliyorlar. şu an pkk ile dayanışma halinde olmayan ve örgütü olabildiğince kendinden uzak tutan pek çok sol/sosyalist yapılanma da mevcut zaten ama konu şu an bu değil.

fransa'da öldürülen üç kadının cinayetinde de örgütün parmağı olduğu ustu açık ya da kapalı çok kez dile getirildi. sol şiarı benimsemiş kanada daha yakın isimler oldukları da biliniyor. örgüt içi anlaşmazlığın en önemli kanıtlarından sayılabilir.

apo; kürt halkının büyük kısmı için önemli bir figür olabilir lakin örgüt için o derecede önemli değil. halk desteğini kaybetmemek adına doğrudan apo'ya karşı açıklamalar yapmıyorlar. ama bundan birkaç yıl önce apo'nun silahsızlanma çağrısı doneminde, kandil'den; "esaret koşulları dolayısıyla önderlik reel sahayı analiz etmekte zorlanıyor olabilir" gibi bir açıklama gelmişti. tam cümleler bu şekilde olmayabilir ama açıklamanın özeti buydu. yani; çağrı apo'dan gelse bile silahlar biz istemediğimiz sürece bırakılmayacak dediler. hem de daha "çözüm süreci"nin en başlarında.

mevzunun demirtaş'la ilgisi ne?
oy verirken biliyordunuz ya da bilmiyordunuz; demirtaş örgüt üzerinde asla silah bıraktırabilecek kadar büyük bir etkiye sahip değil. olamaz da. pkk, hdp'yi inatla kendisinin meclis temsilcisi olarak görmeye devam etmek istiyor. bugün meclise giren vekillerin bir kısmından da anlaşılabileceği gibi bunu bir şekilde de sağlıyor. lakin demirtaş o kanattan değil. gerçekten değil. hdp'nin batı bölgelerde yaptığı propagandadan emin olun ki; pkk içerisindeki pek çok oluşum en az türk milliyetçileri kadar rahatsızdı. silahlar sussun demek ne demektir be hey demirtaş sen kendini ne sanırsın minvalli sözleri o kadar çok duydum ki!

demirtaş; sorunu siyasal düzleme çekmenin, çözüme ve barışa bir nebze olsun katkı yapacağına inanıyordu. ama örgüt değil. eğer halk desteğini kaybeder ya da halk desteği siyasi yapıya giderse; örgüt bölgede varlığını bu kadar aleni ve uzun sureli yaşatamaz. örgüt neden var olmaya devam etmek istiyor? haklarını siyasal alanda kazansalar yetmez mi? gibi sorulara uzun uzun daha önceden pek çok kişi tarafından yanıt verilmişti zaten.

eğer yeteri kadar takip ettiyseniz; emine ayna, ahmet türk gibi çok keskin söylemleri olan kadroların geriye çekildiğini de fark etmiş olmanız gerekiyor. çünkü aşırı derecede antipati toplayan, meşruiyet kaybettiren söylemleri vardı. kâr yerine zarar veriyordu. değişimin, siyasal alanda etkinliğin ön plana çıkması lazımdı. beklentinin çok çok üzerinde bir ivme yakalandığı zaman ise başka bir sorun ortaya çıktı; sahadaki etkinliğin kaybı. ondan dolayı örgüt demirtaş'a amiyane tabirle "ayar vererek" senin hükmün bende yok dedi.

demirtaş'ın yapabilecekleri kısıtlı. lanetleyebilir, kınayabilir, hatta partisinden istifa edip mhp'ye bile katılabilir. değişen bir bok olmayacaktır. o zaman biz bu adamı neden seçtik? pkk ve onu semirten insan evlatlarına "biz başka bir hayat istiyoruz" mesajını vermek için seçtik. savaşsız, silahsız, ağıtsız bir yaşam istiyoruz. devletten de örgütten de bir ara yakamızdan düşmenizi istiyoruz. halkların birbirleri ile bir arada yaşamak konusunda sıkıntıları yok, mesele sermayedarların halkların savaşları üzerinden rant sağlamaya meraklı olması.

zamanında osman baydemir de örgütün hoşuna gitmeyecek bir açıklamasından sonra halk tarafından çok sevilmesine ve devam etmesi istenmesine rağmen diyarbakır büyükşehir belediye başkanlığı'ndan resmen geri çektirilmişti. aynısına benzer bir durumun demirtaş'ın başına gelmesine de az kaldı diye düşünüyorum.

ortam bu haldeyken demirtaş gibi söylemlere sahip biri örgütün işine hiç gelmiyor. daha önce de görmüştük.

bu adama bayılmıyorum. kendisi benim için "umut" da değil, hiç olmadı. ne yapacaklar acaba? merakından hayatımda ilk ve son oyumu partisine verdim. tahminlerim(iz) dışında bir şey yap(a)madılar. benim bundan sonra umudum ancak ve ancak aklı, mantığı, sağduyusu ile hareket etmeyi başarabilen, milliyetçilik ve dincilik denilen primitif fikirlerden azade yaşayan, özgür ve eşit bir hayat için mücadele eden insanlardadır.

demirtaş ya da bir başkası gelip gidecek. bireylerin kurtarmasını beklemeyip kendi kendimizi savaştan, ölümden ve acıdan beraberce kurtaracağız.