bugün

hayal kurarken kontrolü kaybetmek

başka bir gezegende karbon yerine flor bazlı bedene ihtiyaç duymayan ve varoluş amacı bilgi toplamak olan bir yaşam formu olsa, gezegendekilerin tek derdi evrenin gezegen kütüphanesi olmak gibi bir şey olsa ve sapık gibi evrendeki her yere bilgi toplamaya gitse, evrenin genişlemesine ayak uyduracak şekilde evrimleşmiş olsalar çünkü gidecek yer bitmiyor bir türlü her neyse ve bir gün dünyaya gelseler. atmosferden içeri girdikleri anda kafayı yeseler. oksijeni vücutları kaldıramasa ve kafaları kağıt helva gibi olsa, bizim soluduğumuz oksijen onlar için tribin allahını yaşatan bir uyuşturucu olsa. birden gevşeyip görevlerini salıp hiçbir gözlem yapmadan bilgi toplamadan sapık gibi ağaç koklasalar ve kafaları bir türlü ayılamasa. içlerinden biri "abi manyak mıyız biz ne için geldik buraya kaç yıl geçti hala dana eti gibi olduğumuz yerde duruyoruz, durmak nedir onu tartışıyoruz bazen yıllarca bir türlü bir yere gitmeyen muhabbetlerin çıkmazına girdik, bizim bir işimiz gücümüz var bu oksijen denilen uyuşturucunun kaynağı nedir onu araştıralım margosebnaya geri dönelim" dese.

margosebnaya döndüklerinden beri büyük bir değişikliğin farkında olsalar. içlerinde bir huzursuzluk çok uzun zaman boyunca gitmeyecek bir şekilde üç ayaklı bir koltuğa otursa. rutin hayatlarına dünyayı keşiften sorumlu ekip olarak adapte olamamaya başlasalar. birkaç hafta geçtikten sonra artık sadece içgüdülerle hareket etmediklerini, düşünebildiklerini düşünerek anlasalar. hissedebilecekleri en büyük korkuyu hissetseler ve birden her şeyden çok hissedebilmenin ne olduğunu anladıklarını anlasalar. anlamayı anlasalar ve tüm bu farkına varışın oksijen yüzünden olduklarını anlayıp dünyaya geri dönseler.

artık bilgi toplayan margosebna robotları olmaktan çıkıp oksijen müptezelleri olsa. uğruna gezegen değiştirdikleri ağaçların dünyada insanlar tarafından insanlar için yok olduğunu görse. ne yapacağını bilemese, bu gibi durumlarda insanların ne yaptığını inceleyip kendine modül oluşturmaya çalışsa ama her denemesinde bir bedene ihtiyaçları olduklarını anlasa ve işin içinden bir türlü çıkamasalar. bir gün hiçbir yere çıkmaması gereken bir muhabbet bir yere çıksa ve dost sofrasında bir margosebnalı ortaya öyle bir fikir atsa ki hissedebilen duygular sözlüğüne umut kelimesini ekleyebilsinler. bedensizlik sorununu çözen o fikir, yedi kişilik bu dünya keşfinden sorumlu margosebnalılar yedi insanın bedenine bilgi olarak girse. farkındalık olarak girse. düşünce olarak girse ve o margosebnalı insanlar düşünce olarak anarşinin temellerini atmaya başlasalar

ve bir gün yedi margosebnalı sırf kafaları daha da kurumuş sulu boya gibi olsun diye insanları tüm binaları yıkıp yerine ağaç diken ruh hastası insanlara dönüştürüp dünyayı kendi üretimhanelerine dönüştürse pezevenkler, biz de kırın, çayırın içinde yaşasak.

ya siktir git amk. tabi gerçek değil de böyle bişey hayal kurarken kontrolu kaybetmek.