bugün

l etranger

---spoiler---
yaşlı annesi öldüğünde büyük bir üzüntü göstermez meursault.çünkü yaşlı bir insanın ölümü beklenen bir şeydir ve artık annesiyle paylaştığı manevi bir şey, ona karşı beslediği bir duygu kalmadığı için sakin karşılamıştır bu durumu.çoğu insan yaşlı bir yakını öldüğü zaman aslında bir üzüntü hissetmez fakat üzülmenin kendisi için ölen kişi adına son bir görev olduğunu kendine kabul ettirir ve ölen yaşlının ardından sanki gerçekten üzülmüşçesine yapmacık gözyaşları döker.oysa meursault, bu timsah gözyaşlarını dökmemiştir çünkü yapmacık bir insan değildir.

la rochefoucauld'un bir sözü vardır:"eğer aşk diye bir şeyin olduğunu duymasalar, hiç aşık olmayacak insanlar var." der ve bu sözle insanların aslında gerçek bir sevgi hissetmeyerek, yapmacık bir biçimde seviyormuş görünmelerinden yakınmakta, bahsetmektedir.ve ne yazık ki insanların çoğu da böyledir.

marie, meursault'ya onu sevip sevmediğini sorduğunda eğer meursault yerinde başka biri olsaydı, bir üst paragrafta açıkladığım nedenden dolayı marie'ye onu sevdiğini söylerdi. ama marie'ye karşı hissettiklerinin sadece marie'nin güzel bir kız olmasından ve kendisinin genç olmasından doğan cinsel dürtülerden kaynaklı olduğunun, gerçek ve saf bir sevgi olmadığının farkında olan, dolayısıyla ne hissettiğini gayet iyi bilen meursault, marie'ye onu sevmediğini söylemek suretiyle üst paragrafta açıkladığım aldatmacaya düşmekten kaçınarak burada da ne kadar dürüst ve gerçekçi, bilinçli bir insan olduğunu göstermiş; farkını ortaya koymuştur.

gerek sorgulanışı, gerek yargılanışı esnasında hiçbir gerçeği saptırmamış, yalan söylememiş ve cezadan kaçmamıştır meursault.objektif bir yargı olmaktan çıkıp beceriksiz bir avukat ile taraflı ve kana susamış bir savcının düellosuna dönen garip bir işlemden geçtikten sonra idama mahkum edilmiştir, üstelik kendi hayatı sözkonusu olduğu halde kendi fikri alınmadan, hiçbir şey kendisine sorulmadan.

bütün bunların yanı sıra, kendisi öldükten sonra da dünya yaşamının binlerce yıl devam edeceğini ve marie'nin kendisini ya da "başka bir meursault'yu" öpmesi arasında bir farkın olmadığını da belirterek dünya için ne ifade ettiği konusundaki farkındalığını ve kendini bilen bir adam olduğunu göstermiştir.hayatın abartılacak bir şey olmadığını bilen bir bilgedir.

lokanta sahibi arkadaşı celeste'nin söylediği gibi "erkek adamdır" meursault.

adamdır.

hayatımda gördüğüm** en dürüst, yüzde yüz dürüst, tamamiyle ölçülü ve ne hissettiğini, ne istediğini iyi bilen bir adamın; suçluyu iyileştirmek, ıslah etmek, topluma kazandırmak gibi yüce amaçlar yerine salt bir intikam duygusuna dayanmış adalet yoksunu bir yargıya pisi pisine kurban gidişini anlatan, tam da kitabın arka kapağında söylendiği gibi toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlanan bir adamın öyküsünün anlatıldığı kitaptır yabancı.

unutulmayacaksın varoluşçu yürekli çocuk.

---spoiler---