bugün

popüler kültür

popüler kültür, en çok beğenilenin peşinden herkesin gitmesi olgusuna verilen bir isimdir.

bunun hakkında binlerce örnek verilebilir. örnekleri ile ülkemizde bol bol karışlaşılınabilir. dışarıdan etkilenmeye müsait, kültürel olarak belli bir tabakanın altında, tüketime ağırlık veren toplumlarda sıkça görülen bir olgudur. daha özele inersek, kişilikleri tam oturmamış-kişilik arayışı içinde olan- kendini belli bir insan güruhuna kabul ettirememiş, farklı olucam derken farklı olmaya çalışan milyonların aynısı olan insanların kaçışıdır, sığınışıdır. herkesin birbirine benzediği, belli şeyleri konuştuğu, belli başlı şeyleri yiyip içtiği, belli şeyleri izlediği bir toplumun üyesi olmak, popüler kültürün kurduğu çadırın baş köşesinde uyumaktır kısacası.

peki popüler kültür değerleri neden çok sevilir. yaştan yaşa göre nedenler sürekli değişmekte de olsa tüm yaş grupları için tek bir şey söylenebilir ki "kişinin kendini başkalarına kabul ettirebilme çabası" dır popüler kültüre olan aşkı. örnek verelim;

bir genç arkadaşı olmamaktan yakınmaktadır. sorunludur. arayış içerisindedir. ama bu iyi bir gençtir. annesi babası iyi insanlardır, neyin doğru olup neyin yanlış olduğunu bilen, efendi olup efendi konuşan bir gençtir.

ancak hayat istediği gibi gitmez, zira bir noktadan sonra yalnız kalmayı sindiremez. "ya ben nerde yanlış yapıyorum" diyip yeni bir arkadaş grubu edinmeye çalışır. girdiği arkadaş grubunda herkesin siyah giydiğini görür. o da giyer. herkes ne kadar boktan d aolsa duman dinlemektedir, o da dinler. sorgulamak yoktur. zira popüler olan sorgusuz sualsiz, yasaksız yanlışsız sevilmelidir. saçlarını uzatır bla bla bla. tek bir prototipe doğru kayan görünüşün içine tek bir fabrikadan çıkmış beyin yerleştirilir.

üniversitelerimizin çok büyük bir yüzdesi maalesef bu gençlerimizle doludur. hayır ben buna kızmıyorum. tam tersine ne güzel yapıyorlar diyorum. aynı insan tabakasından olmaktansa marjinalliğe doğru yelken açmak istiyorum. popüler kültürü sevmiyorum ama popüler kültürü yemiş insanlara da kıl olmuyorum. facebook tan nefret ediyorum, duman ın dünyanın en kötü müzik grubu olduğunu düşünüyorum, rockerlarla patsocu diye dalga geçiyorum, beyaz gömlek giyip içine muska takan, kolunda ruslarla gezen adamlara küfür ediyorum. starbucks ın önünden geçerken hareket çekiyorum, 'mor ve ötesi çok iyi ya' diyip iki şarkısını sayamayanların yanından hemen uzaklaşıyorum. eldivenlerinin parmaklarını kesenleri anlamıyorum. keçi sakal uzatıp "nasıl olmuş baba?" diyenlere "b*k gibi olmuş" diyorum. cebinde yüzlerce ytl si varken sokakta yatıp da "abi havamız yerinde, şarap sımsıcak, ne kadar farklıyız ulan!, akşama otlanalım bi de ehehe." diyenleri gördükçe sktirin ulan!" diye haykırıp kuğulu parka sigara içmeye koşuyorum. evet montla sıçıyorum.

ama tek başımayım. ve daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.