bugün
- şehirler arası aşk yaşamak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi16
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak11
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım11
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
son bir kaç yıldır içinde olduğum psikolojik durum.
aslında o kadar içindeydim ki psikolojik durumdan ziyade bir bunalıma dönmek üzereydi.
içtiğim sigara her gün biraz daha artıyordu, kilom her gün biraz daha tona yaklaşıyordu.
kızlar artık bana bakmıyordu, görünmez gibiydim sanki. hani sokaktaki gördüğüm tüm kızlara nah çeke çeke dolaşsam, nanik yapsam, analarına küfretsem, yine orda yokmuşum gibiydi. siliktim.
sonra bir şey oldu, belki bilinç altımdaki birşeyleri tetikledi dondurma yalayan göbekli kel amca, belki kızların artık bakmaması durumu değiştirdi, belki tamamen abazanlıktandı. bilmiyorum. ama oldu.
yolda gördüğüm bana bakmayan tüm kızlara "hepinizin mnakoyacam durun siz." diye diye bakıyordum.
mağaza camlarındaki göbekli yansımamı gördükçe taş atıp kaçasım geliyordu, kaçmak kısmını yapabileceğimi düşünsem yapacaktım da.
gördüğüm tüm göbeklilere "bu ne lan, böyle mi olmak istiyorsun, bu mu hayattan beklentin, bu mu idealin?!" der gibi bakıyordum.
hatta bir amcaya bakarken abartmışım, üzerime yürüdü adam "ne kesiyon lan beni" , diyip. oysa tek amacım hayatıma bir feyz, bir çeki düzen vermek için insanları gözlemlemekti. ama ankara'da olmak işi biraz bozuyor. dalgın dalgın yürürken birisine omzunuz değerse öldürülebilirsiniz bu şehirde.
neyse. amcayı geçiyorum, kaçıp kurtuldum elinden zaten.120 kilometreyle koşan 120 kilo bişey hayal edin.*
belki de buydu. belki de "kovalayan olmadığı sürece niye koşuyorum ki?" düşüncesiydi beni bu hale getiren.
spora başlayacaktım, zayıflayacaktım, göbekli amcalar gibi olmayacaktım, o kızlar görecekti beni, bir kaç ay, sadece bir kaç ay...
bu düşünceler içersinde yaz okulu kaydı falan fistan işlerimi halledip eve doğru yola koyuldum, düşünceler derin olunca yol nasıl bitiyor anlamıyor insan.
evin zilini çaldım, annem açtı kapıyı. nasıl da özlemişim, 2-3 ayda bir gelebiliyordum eve, geleli 2 gün olmuştu daha, sarıldım özlemle.
"en sevdiğinden patates köfte yaptım, acıkmışsındır guzuum." dedi...
aslında o kadar içindeydim ki psikolojik durumdan ziyade bir bunalıma dönmek üzereydi.
içtiğim sigara her gün biraz daha artıyordu, kilom her gün biraz daha tona yaklaşıyordu.
kızlar artık bana bakmıyordu, görünmez gibiydim sanki. hani sokaktaki gördüğüm tüm kızlara nah çeke çeke dolaşsam, nanik yapsam, analarına küfretsem, yine orda yokmuşum gibiydi. siliktim.
sonra bir şey oldu, belki bilinç altımdaki birşeyleri tetikledi dondurma yalayan göbekli kel amca, belki kızların artık bakmaması durumu değiştirdi, belki tamamen abazanlıktandı. bilmiyorum. ama oldu.
yolda gördüğüm bana bakmayan tüm kızlara "hepinizin mnakoyacam durun siz." diye diye bakıyordum.
mağaza camlarındaki göbekli yansımamı gördükçe taş atıp kaçasım geliyordu, kaçmak kısmını yapabileceğimi düşünsem yapacaktım da.
gördüğüm tüm göbeklilere "bu ne lan, böyle mi olmak istiyorsun, bu mu hayattan beklentin, bu mu idealin?!" der gibi bakıyordum.
hatta bir amcaya bakarken abartmışım, üzerime yürüdü adam "ne kesiyon lan beni" , diyip. oysa tek amacım hayatıma bir feyz, bir çeki düzen vermek için insanları gözlemlemekti. ama ankara'da olmak işi biraz bozuyor. dalgın dalgın yürürken birisine omzunuz değerse öldürülebilirsiniz bu şehirde.
neyse. amcayı geçiyorum, kaçıp kurtuldum elinden zaten.120 kilometreyle koşan 120 kilo bişey hayal edin.*
belki de buydu. belki de "kovalayan olmadığı sürece niye koşuyorum ki?" düşüncesiydi beni bu hale getiren.
spora başlayacaktım, zayıflayacaktım, göbekli amcalar gibi olmayacaktım, o kızlar görecekti beni, bir kaç ay, sadece bir kaç ay...
bu düşünceler içersinde yaz okulu kaydı falan fistan işlerimi halledip eve doğru yola koyuldum, düşünceler derin olunca yol nasıl bitiyor anlamıyor insan.
evin zilini çaldım, annem açtı kapıyı. nasıl da özlemişim, 2-3 ayda bir gelebiliyordum eve, geleli 2 gün olmuştu daha, sarıldım özlemle.
"en sevdiğinden patates köfte yaptım, acıkmışsındır guzuum." dedi...
güncel Önemli Başlıklar