büyümek

yılların geçmesi ile değil yaşananlarla doğru orantılıdır. kimi çocuğu bir ölüm haberi büyütür, kimisini alınmayan bir oyuncak. kimi onu bırakıp giden ailesinin ardından bakarken büyüyüverir. kimisi kundaktadır ve sokak ortasında, daha birkaç saat önce bir parçası olduğu insan bırakıp gider onu, ağlayışları kafa tutar dünyaya, büyür. bazısını savaş yetiştirir, büyütmez ama yaşlandırır. kimi çocuk yağ-kir içinde, sanayi köşelerinde, kimisi boyacı tezgahında, simit tablasında büyür. ama mutlaka büyür, ona yaşatılanlar, onun yaşadıkları büyütür onu. örseleyerek, yaralayarak, kanatarak.

belki de bundandır büyümek dediğimiz zaman gözlerimizdeki bilinmez hüzün.