bugün
- namus bacak arasında değil beyindedir15
- sözlük kızlarının 80 kilo üstü olduğu gerçeği11
- çok güzel ama aptal hatun14
- huzur veren kadın35
- çok aşığın var diyorlar9
- bana aşık yazarlar10
- takip ettiğiniz kadının storynize bakması13
- menuet16
- thusnelda12
- anın görüntüsü17
- türkiyede neden herşey pahalı35
- mafyatik herifin kızına bulaşmak9
- uludağ sözlük kapanırsa toplanma yeri21
- bira bardaktan mı içilir şişeden mi sorunsalı22
- yakışıklı olmak çok zor diyen erkek9
- sözlüğün çok durgun olması9
- yapay zeka bilinç kazanırsa nolur10
- fetö'nün galatasaray'ı hedef almama sebebi10
- millette para yoksa neden burger king dolu8
- heidi nin dedesinin ateste peynir pisirmesi16
- yazarların en kötü özelliği26
- fetö'nün son hali9
- kanlı ay tutulması10
- joseph shomolo kuscha'nın böreği19
- tarım bakanın kıymanın kilo fiyatı yorumu12
- pınar deniz11
- tamamen yapay zeka tarafından yaratılmış görsel13
- konuşma ses tonu çok güzel olan kadın17
- barış alper'in gol öncesi elle oynaması28
- açık giyindim diye bakmak zorunda mısın24
- türkiye'nin en kötü partileri13
- kaçak bahis sitesinin galatasaray'a sponsor olması24
- 30 yaş üstü 35 yaş altı araftaki yazarlar klübü21
- çok salak bir şekilde ölmekten korkmak14
- fakirler cennetin olmadığını öğrenirse ne olur19
- ormanda gezerken karşınıza çıkan çıplak kadın15
- sevgilisine köy peyniriyle börek yapan erkek14
- arkadaşlar sizce bu ayakkabı nasıl33
- sözlüğün moda ikonası10
- erkeklerin en itici oldugu anlar8
- aranızda doktor var mı acil9
- yazarların derbi tahminleri9
- gereksiz bilgi ver24
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı20
- the merich10
- asgari ücretlinin yaşama hakkı yok mu sorunsalı9
- sözlüğe gelen yeni yazarlara hoşgeldin diyen mal8
- 17 eylül 2024 galatasaray gaziantep fk maçı11
- moda olarak alevi'ya da kürt şakası yapmak12
- 17 eylül 2024 lübnan çağrı cihazlarının patlaması27
kimi zaman nefret, kimi zaman ihtiras uyandıran, kimi zaman hayrete düşüren hikayelerdir. kimi raikonen...
öncelikle ben bi kahve firmasında ürün hazırlama bölümünde çalışan bir kişiyim. yani atıyorum müşteri "bir küçük beyaz moka" diyor kasiyer arkadaşıma, o da gerizekalı gibi bana dönüp ingilizceden "van tol vayt mokaa!" diyor, ben de hazırlıyorum. adamın içine gugıl transleyt mi kaçmış ne ahahahahaha. neyse uzatmayayım zira konumuz bu değil.
efendime söylim, uzun zamandır (2 yılı aşkın bir süreye tekabül ediyor) platonik duygular içerisinde olduğum ve benden hoşlandığını tahmin ettiğim karşı cinsten bir kız bayan arkadaşım vardı çalıştığım mekanda. tatlı hatundu vesselam. gerek fiziksel, gerek düşünsel anlamda bana çok uygun olduğunu düşünüyordum.
tabi sanırım gerek benim çekingenliğimden gerekse pısırıklığımdan mütevellit bu süre zarfında bu kız bayanın dönem dönem yaklaşık 3-4 tane erkek arkadaşı oldu. ama o dönem boştaydı kendisi. ben de yeni bir erkek arkadaş edinmesinden önce açılmayı düşünüyordum kendisine.
kendisiyle çok güzel kanka ilişkisi içerisindeydik, herşeyini konuşurdu benimle. erkek arkadaşlarının evinde yaptıklarını bile anlatırdı. o kadar yakındık yani, diyorum ya tam benlikti...
neyse uzatıp sıkmayayım sizi. mevzuya dalayım. sanırım bir çarşamba günüydü, uyuz mu uyuz bi müşteri çemkirip durdu buna işte: "ben turkçe sipariş veriyorum siz niye ingilizce söylüyosunuz", "amacınız ne, güzel türkçemizi nasıl kullanmazsınız?!" gibi laflar etti. zilli tam bir türkçe fedaisi çıkmıştı. benim sevdiceğimin yüzü ise bunca azar ve fırçadan sonra kıpkırmızı olmuştu.
o an aslında benim de kan beynime sıçradı, uçan tekmeyle müdahale etmek istedim ama hayat şartları beyler; asgari ücret+ ssk+ yol+ yemek. birşey yapamadım, boynumu büktüm çaresizlik içünde...(kahrolsun kapitalizm)
sonra tabi benim kız bayan arkadaşım siparişi aldı, çaktırmadan içeriye geldi yanıma. tam kahvenin kapağını kapatacakken aldı bu kahveyi elimden, sağı solu kolaçan edip resmen tükürüğünü tıskırttı kahvenin içine sonra kapadı plastik kapağını. ve servis etti kahveyi.
aslında bu hareketi bir yere kadar anlayabilirdim çünkü ben de çok sinirlenmiştim. ama beni bitiren nokta o değildi; öyle bi tükürmek ki öndeki iki tavşan dişinin arasından tıskırttı böyle pisçuvvv sesi geldi anlıyo musunuz löööp diye 12 den vurdu bu kahveyi. sanki o sıcak kahve başımdan aşağıya döküldü... kız resmen mahalleden harun abi çıkmıştı beyler!
işin garibi şu 2 senelik zaman zarfında en yakın olduğumuz bir dönemdeydik. dişlerinin arasından tıskırttığı tükürüğü görmezden gelip kendisine açılmalı mıydım, yoksa "hayır harun abi arkadaş kalalım" mı demeliydim?
uzun süre kararsız kaldım, zaten o arada yeni bir sevgili buldu kendisine. bu süreçte beni oyalayan tek şey formula-1 yarışlarıydı. 2 bira kapıp seyre daldım ve unuttum herşeyi. dedim ya; kimi zaman raikonen...
öncelikle ben bi kahve firmasında ürün hazırlama bölümünde çalışan bir kişiyim. yani atıyorum müşteri "bir küçük beyaz moka" diyor kasiyer arkadaşıma, o da gerizekalı gibi bana dönüp ingilizceden "van tol vayt mokaa!" diyor, ben de hazırlıyorum. adamın içine gugıl transleyt mi kaçmış ne ahahahahaha. neyse uzatmayayım zira konumuz bu değil.
efendime söylim, uzun zamandır (2 yılı aşkın bir süreye tekabül ediyor) platonik duygular içerisinde olduğum ve benden hoşlandığını tahmin ettiğim karşı cinsten bir kız bayan arkadaşım vardı çalıştığım mekanda. tatlı hatundu vesselam. gerek fiziksel, gerek düşünsel anlamda bana çok uygun olduğunu düşünüyordum.
tabi sanırım gerek benim çekingenliğimden gerekse pısırıklığımdan mütevellit bu süre zarfında bu kız bayanın dönem dönem yaklaşık 3-4 tane erkek arkadaşı oldu. ama o dönem boştaydı kendisi. ben de yeni bir erkek arkadaş edinmesinden önce açılmayı düşünüyordum kendisine.
kendisiyle çok güzel kanka ilişkisi içerisindeydik, herşeyini konuşurdu benimle. erkek arkadaşlarının evinde yaptıklarını bile anlatırdı. o kadar yakındık yani, diyorum ya tam benlikti...
neyse uzatıp sıkmayayım sizi. mevzuya dalayım. sanırım bir çarşamba günüydü, uyuz mu uyuz bi müşteri çemkirip durdu buna işte: "ben turkçe sipariş veriyorum siz niye ingilizce söylüyosunuz", "amacınız ne, güzel türkçemizi nasıl kullanmazsınız?!" gibi laflar etti. zilli tam bir türkçe fedaisi çıkmıştı. benim sevdiceğimin yüzü ise bunca azar ve fırçadan sonra kıpkırmızı olmuştu.
o an aslında benim de kan beynime sıçradı, uçan tekmeyle müdahale etmek istedim ama hayat şartları beyler; asgari ücret+ ssk+ yol+ yemek. birşey yapamadım, boynumu büktüm çaresizlik içünde...(kahrolsun kapitalizm)
sonra tabi benim kız bayan arkadaşım siparişi aldı, çaktırmadan içeriye geldi yanıma. tam kahvenin kapağını kapatacakken aldı bu kahveyi elimden, sağı solu kolaçan edip resmen tükürüğünü tıskırttı kahvenin içine sonra kapadı plastik kapağını. ve servis etti kahveyi.
aslında bu hareketi bir yere kadar anlayabilirdim çünkü ben de çok sinirlenmiştim. ama beni bitiren nokta o değildi; öyle bi tükürmek ki öndeki iki tavşan dişinin arasından tıskırttı böyle pisçuvvv sesi geldi anlıyo musunuz löööp diye 12 den vurdu bu kahveyi. sanki o sıcak kahve başımdan aşağıya döküldü... kız resmen mahalleden harun abi çıkmıştı beyler!
işin garibi şu 2 senelik zaman zarfında en yakın olduğumuz bir dönemdeydik. dişlerinin arasından tıskırttığı tükürüğü görmezden gelip kendisine açılmalı mıydım, yoksa "hayır harun abi arkadaş kalalım" mı demeliydim?
uzun süre kararsız kaldım, zaten o arada yeni bir sevgili buldu kendisine. bu süreçte beni oyalayan tek şey formula-1 yarışlarıydı. 2 bira kapıp seyre daldım ve unuttum herşeyi. dedim ya; kimi zaman raikonen...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar