bugün

yazarların hala izlerini taşıdıkları yaraları

ohooo oooo dur. hangi biri sayılası? mesela ablam ben dokuz yaşındayken(cedrikten bir yaş büyükken) sağ bileğime makas saplamıştı, ama allah var iyi kızdırmıştım ha. takip eden aylarda küçük kardeşim hafız yusuf kafama çay tabağı atmış ve üç beş santim yarmıştı. fazla kanamadı. kendiliğinden geçti. abim en büyük dingilliğini bana karşı yapmış olmalı şu hayatta. mahallede yeni aldığım bisan bisikletle tam gaz hız yapıp ellerimi bırakmışım, mahallede maç yapanların arasına önceden ıslık çalarak dalmıştım. herkes açıldı kenara, abim kaldı öyle inadına. ayağındaki topu geri- ileri yapacağına, yapamadı ve topla ben kaldık başbaşa... buyrun cenaze namazına! işte o gün öldüm ben! neyse işte üç beş metre sürüklendikten sonra, kafam çöp varilinin on cm yakınında bir vaziyette durabildim. sol kol çatlak, ellerin dışı soyulmuş ( bu en büyük acı) kafamın sol yanında hala mevcut bir delik vari birşey var. merak etmeyin şu an üniversite okuyorum , ilk girişte dersaneye gitmeden kazanabildim, ve derslerim de gayet iyi. anlatabiliyor muyum? heeee ben annemi unuttum yaa! altı yaşındayım anneme yardım edecem soba borularını çıkarmak için, annem elinden bir kaydırdı boruyu laaaaapp (from ismail abi) sol kaşımın beş cm yukarısına, lan durduramıyolar kanı, derken 7 dikiş de oraya. ha bi şey daha var ama onu da (bkz: unutulmayan kazalar) başlığında yazmayı düşünüyorum.