bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

"sen" ismindeki zenan
-----------------------------

Affedersiniz, ama...

Siz de kimsiniz ?

Tek tek görsem sizi, her birinize "Sen..." derdim herhalde. Kalemi elime alıp, sizi düşündüğümde her biriniz "Sen..." oluyorsunuz çünkü.Ama yanlış anlamayın yine beni; sizi küçültmüyordum gözümde. O kadar büyüyordunuz ki, tersine, sizden başka kimse olmuyordu, hayalimde ve gözlerimde. Sadece "Sen..." kalıyordu kelimelerden geriye.

Oysa ne hakkınız vardı hayatıma girmeye ve beni böyle dağıtmaya ? Tek tek girdiniz hayatıma, bir arada gelseydiniz, elbette, sadece birinize yer olacaktı kalbimde ve alt üst olmayacaktı ruhum boş yere. Bir öncekinin bıraktığı izler ve teker teker "Siz", şu yürekte gitgide büyüyen bir boşluk meydana getirdiniz.

Kiminize "Aşkım..." dedim, kiminize "Dostum...", kiminize "Sevgilim..."... Pek azınıza "Seni seviyorum." dedim. Ama ben hepinizi, hepinizi çok sevdim. Kiminiz, farkında bile değildiniz bu büyük sevginin, kiminiz gözlerime bile bakmadan çekip gittiniz. Kiminiz, ruhumdaki ışığı görüp ya hayret ettiniz, ya da anladınız ki bu büyük sevgi size de yeter, başkalarına da. Ama hiçbiriniz değerini bilemediniz.

Teker teker yaktınız beni. Her yanışımda yeniden doğdum küllerimden ama bir yangın daha bağrına bastı beni her defasında. Yine de tükenmedim, hayret! iyi dayanmışım doğrusu bunca ateşe. Gerçi içinizdekini açık açık söyleseydiniz, yanmazdı canım bu kadar herhalde.

Sizden yadigar defterler biriktirdim, bir çoğu yarıda tükendi. Kelimeler, cümleler, mektuplar, şiirler... Hiç resim saklamadım, pek sevmem çünkü, mutlulukların geride kaldığının kanıtını yüreğimden başka bir yerde barındırmayı. Hafızam, bir fotoğraf albümüne sığacağından daha fazla anı saklıyor ve bazen hiç istemesem de döküyor onları gözlerimin önüne. Eskiyi unuttuğum zamanlar ise, kader, hayatımı işgal edip yeniden sunuyor aynı sevinçleri ve mutluluğun sonrasındaki aynı acıları. Ben alıştım artık, ama yürek ha gitti ha gidecek.

Bedenim de iflas etmenin eşiğinde dolanıyor. Şimdiden unuttum geceleri uyumanın nasıl birşey olduğunu. Ağlamanın kâr etmediğini ise seneler önce öğrenmiştim sizden birini uğurlarken yüreğimden. Artık gözyaşlarını da unuttum galiba, gözyaşına hasret kaldı gözlerim.

Hepinizi uğurladım sanmıştım ama bakın, yine karşıma çıktınız bu soğuk kış gecesinde. Sevda, geliyorum demez. Ama siz de demediniz, garip. Siz sevda değilsiniz, sadece birkaç eski hatırasınız, iyisiyle kötüsüyle. Ama hâlâ burada, bana emanettir bıraktığınız izleriniz.

Yine de, ne iyi ettiniz ! Hoş geldiniz, sevda getirdiniz. Güle güle gittiniz, inşallah kederle dolmamıştır gözleriniz. Yine beklerim sizi. Ben hep burdayım. Eğer, bir gün dönerseniz, büyük ihtimalle, bıraktığınız gibi bulursunuz bu naçizane, bu virane gönlümü.

Ama merak etmeyin, siz nasıl olsa bulursunuz bir gecekondu, o gün gelir de neşeyle dolarsa terkettiğiniz bu hüzün yurdu.

29.12.2006 04.52