bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

hergün biraz daha kırılan umudum artık son buldu,tek tek bütün dallarım o kışların dayanılmaz soğuklarına yenik düştükçe daha da eridim ve tükendim sonunda..
herşeyin müjdecisi bahar gelir gelmez dallarım yeşermeye başladı ki tam yok olduğumu hissettiğim anda.

şuan benden ne kadar uzakta olduğunu tahmin etmek bile çok zor. bedenlerim belki birbirine çok yakın ama ruhumuzun derinliklerinde yıpranan sevgimiz bir o kadar da bizi birbirimizden iter.

belki birbirimizi çok seviyoruz, belki bazı engeller, belki de insanların kendi koydukları kurallar.. ama nerdeydi bu kurallar hangi kitaba göreydi. sevginin kitabı mı vardı, klavuzu mu vardı sevginin. adı üzerinde sevgi..

sevgiydi adı asla ölmeyecek biz ölsekte hep varolacaktı. taa ki biri onu kurallara sığdırmaya çalışıncaya kadar..

evet.. hayat ne kadar kısa ne kadar uzun kimse bilemez, önemli olanda ne kadar yaşadığın değil zaten. yaşadığın sürece neler yaptığındı..nelere sahip çıktığın, neleri elinin tersiyle fırlatıp attığındı. işte hayat buydu; sevgine ömrün boyunca sahip çıkmaktı.

artık ne seni ne de hayallerini yaşıyorum, kaçmıyorum seninle birlikteyken geldiğim yollardan ve en önemlisi inadına yaşıyorum, yaşıyorum.

ve aslında sadece mutlu olmak içinse bütün yaşadıklarım ben zaten ölmüşüm..