der mann ohne eigenschaften

romanın başında, "ki ilginç ama buradan bir sonuç çıkmayacak" bölümündeki kazanın ardından iki insanın konuşması, kadının kazayı teknik bir sorun olarak içine sindirmesi ve dahası rahatlaması beni en etkileyen anlatıdır:

"hanımla ona eşlik eden bey de yaklaşıp, kafaların ve eğik sırtların üzerinden yerde yatana bakmışlardı. sonra geri çekildiler ve duraladılar. hanım, kalbiyle midesi arasındaki boşlukta acıma diye nitelendirmekte haklı olduğu, nahoş bir şey hissetmekteydi; bu, ne olduğu belirsiz, felce uğratıcı bir duyguydu. bey, bir süre sustuktan sonra ona şöyle dedi: "burada kullanılan bu ağır kamyonların fren mesafesi çok uzun." hanım, bunu duyunca rahatladığını duyumsadı ve sıcak bir bakışla teşekkür etti. bu sözcüğü herhalde daha önce de duyduğu olmuştu, fakat fren mesafesinin ne olduğunu bilmiyordu ve bilmek de istemiyordu; bu iğrenç olayın böylece belli bir düzene sokulması ve kendisini artık doğrudan ilgilendirmeyen bir "teknik soruna" dönüşmesi, ona yetiyordu. şu anda ambülansın canavar düdükleri de duyulmaktaydı; arabanın gelişindeki çabukluk, bekleşenlerde bir tatmin olmuşluk duygusuyla doldurmuştu.bu toplumsal düzenekler hayranlık uyandırıcıdır. -görevliler yaralıyı ambulansa alır, ambulansın içi hastane gibidir- orada bulunanlar, neredeyse yasalara ve düzene uygun bir olayın gerçekleştiği yolunda haklı bir izlenimle ayrıldılar."

konuyla ilgili ernst fisher'in denemesi -aynı zamanda kitabın önsözü- mevzuyu çok güzel analiz etmiş:

anlamını kavramadığı ama kendisine tanıdık gelen herhangi bir söylem, onu rahatlatabilmektedir. tedirginliğin sesi bastırılmaktadır ve burjuva insanı, sorumluluğundan kurtarılmıştır. iğrenç olan, artık onu ilgilendirmemektedir. iğrençlik teknik bir soruna dönüşmüştür. bu sorun konusunda yetkili olanlar, artık uzmanlardır, teknisyenler, politikacılar, bürokratlardır, herhangi biridir. sorumlu olmayan tek kişi burjuva "bireyidir"! "