bugün

29 nisan 2007 cumhuriyet için çağlayan mitingi

--spoiler--
Saygıdeğer dostlar,

Türkiye Cumhuriyeti devletinin 11.başkanı olmak üzere Sayın Abdullah Gül'ün hem aday gösteriliş yöntemi, hem de siyasal kimliği, ulusal bağımsızlığımız, yurt bütünlüğümüz, özgür toplumsal yaşamımız açılarından temelli yanlışlarla doludur.

ilk olarak, bir partinin Cumhurbaşkanı adayının o partinin genel
başkanı tarafından adeta atanır gibi belirlenmesi yolunun, bu makamın nitelikleriyle, ulus gözündeki yüce saygınlığıyla bağdaşmayacağı göz ardı edilmemelidir. Bir parti grubunun Genel Başkanına "Cumhurbaşkanı olmak üzere senin belirleyeceğin kişiye oy vereceğiz." diye yetki vermesi, demokrasinin temel ilkelerine aykırıdır, kanısındayım.

ikinci olarak, Sayın Gül, ulusal bağımsızlığımızın, insanlık onurumuzun simgesi, ülke bütünlüğümüzün tapusu olan Lozan Andlaşmasının 80.yıldönümü 24 Temmuz 2003 günü, hem de ABD askerlerinin Türk subaylarının başına çuval geçirmesinden on-onbeş gün kadar sonra, ABD Başkenti Vasington'a koşan, üstelik sanki Türkiye Cumhuriyeti kusurluymuş gibi, "ilişkilerimizi düzeltmek için gidiyorum" diyerek koşan, bu iş için de bula bula Lozan onur günümüzün 80. yıldönümünü seçen kişidir. Bu tutum ve düşünce
yapısında olan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti devlet başkanlığına
gelmesinin çok yanlış olacağını düşünüyorum.

Üçüncü olarak kadını eşit insan değil, doğuştan eksik bir varlık
sayan kafa yapısının simgesi olan türbanı, Türk ulusal egemenlik ve
insan hakları düzeninin kalesi olan Çankaya'ya oturtmak, oradan ulusa ve tüm dünyaya Türk ulusunun kadın anlayışının, toplumsal ve siyasal düzende kadının yeri konusundaki anlayışının bu olduğunu her gün sergilemek, yine demokrasiyle, insan hakları düzeniyle bağdaşmayacağı gibi, ulusal birliğimizi, barış ve gönencimizi, sonuç olarak da bağımsızlığımızı ve ülke bütünlüğümüzü çok büyük tehditlere açık duruma getirir kanısındayım. Unutmayalım ki ABD ve AB'nin Büyük Orta-Doğu sömürgecilik projesi, Türk ulusunu Arap dünyasının düzeyinde görmek ve göstermek amacındadır.

Bu nedenlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki muhalefet partileri ve bu nedenleri geçerli gören AKP milletvekillleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi için AKP grup kararının onaylanması niteliğindeki bu oturumlara kesinlikle katılmamalı, 367 oyun bulunmasına asla olanak vermemeli, bu koşullarda yapılacak seçimin hukuksal sakatlığı görüşünün Anayasa yargısına götürülmesi yolunu açmalıdırlar, kanısındayım.

Türkiye Cumhuriyeti'nin gerektirdiği niteliklerde bir Cumhurbaşkanı,
ancak genel seçimlerden sonra oluşacak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni bileşimince seçilebilir.

Bunun gerçekleşmesi için ulus olarak sesimizi en gür biçimde yükseltmek üzere 29 Nisan'da istanbul Çağlayan'da, milyonlar olalım, meydanlara sığmayalım.

Saygılarımla.
Prof. Dr. Özer Ozankaya
--spoiler--