chris rea

yıllarca beklediğim, hayalini kurduğum konserine tatile çıkmış olduğum günlerde, kış soğuğunda ordan oraya gezerken Budapeşte'de 15.Şubat 2012'de kavuştuğum eşsiz ses ve slayt gitarın hüzünlü ustası...
Kaset dönemlerinden sesi beynimde o kadar yer etmişti ki o şarkıları hemen önümde yorgun görüntüsüyle çalıp söylemesi beni duygusal anlamda perişan etti. nerelere gittim, kimlerle oldum. ilk Farkettiğim grubu hep eski birlikte çalıştığı aynı müzisyenler. bas, klavye, org, 2.gitarı uzun yıllardır çalıştığı grup. Belki çok yoğun avrupa konser turnesi dahilinde olduğu, hergün bir başka şehirde çalacak olduğundan seyirciyle hemen hemen hiç diyaloğa girmeden seri bi şekilde ve genelde kendi istediklerini çalıp, adeta koşturup gidiverdi:( çok yorgun ve seriye bağlamış olmaktan da olabilir biraz donuk, yorgun ve sıkılmış görünüyordu.
bluecafeyi çalmadı, still beautifulu, fool'u da; ki en baba eski hiti. Genel olarak uzun sololar attığı blues şarkılar üzerineydi repertuar. Road to Helli full versiyon olarak çaldı. On The Beachi ise bambaşka sadeleştirdiği akorlar ve o meşhur intro solosu olmadan sahil gitarcısı havasında çaldı ve doğaçlama sözler ekledi. sahnede 3-4 farklı gitar kullanıyordu. neyse herşeye rağmen harika bir anı oldu. bu adamın şarkılarında sanki melodiden, sözleri çıkartabiliyor gibi oluyorsunuz, böyle bir sihiri var. yani çevirisine bakmadan nelerden bahsettiğini anlar gibi bir his veriyor. içinde sende saklı olan hikayeleri yazar gibi.