bugün
- herkesle iyi geçinmek13
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak8
- sokak ortasında öpüşmekten korkmak8
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi13
- hangi yazar hangi burç9
- sokak köpekleri11
- magicovento25
- kur koruma ne demek12
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak8
- özgür özel8
- lise mezuniyet törenleri10
- istanbul10
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması21
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu28
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- uzay pornosunun adı ne olmalı15
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- anın görüntüsü11
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- cinlerin musallat olma sebepleri20
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- ellerim bos gonlum hos9
- gideon reid morgan jj20
- jose mourinho15
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener13
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi26
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak11
- amerikan film klişeleri9
- esma bint mervan15
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
Ben Ezeli Bir Mağlubum
"Mektuplarını üzülerek okudum. Sen ki son liman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgilisin. Sen ki yıldızım, sen ki annem, sen ki çocuğumsun. Acılarımla hırçınlaştığına üzüldüm. Istıraplarım çok mu çirkin, çok mu çocukça? Onları senden mi gizleyeceğim? Sahneye maskeyle çıkmak! Ben aktör değilim. Sesinin tonunda minnacık bir soğuyuş hissettiğim an yokum.
Acılarımın kaynağı sensin, evet ama hayatımın kaynağı da sensin. Senin için ve seninle yaşıyorum. Sen uçuruma yuvarlanırken tutunulan dal, sen vaha, sen bütün hayal kırıklıklarımın dudaklarında ümidleştiği kadın. iki yıl önce bu akşam bir rüyaydınız, bilinmeyendiniz. Sen bütün kitaplardan daha derinsin. Sana yazdığım mektuplardan utanıyorum, kendi kendini oku. Muhammed'e nasıl iman ettiklerini anlıyorum. Tek mucize kelam. Kelam, yani sen."
Biliyorum ki Benimsin
Ve gece bir deniz kızı gibiydi. Şarkılarla başladı yıldız yıldız; köpük köpük. Kah bir çöl rüzgarı gibi yakıcı kah bir çöl gecesi kadar serin. Hangi beste sözün musikisiyle, sözün füsunuyla boy ölçüşebilir. Kelime kanattır, kelime buse. Ve gece bir deniz kızı gibi başladı. Harikulade gözleri vardı gecenin. Ve saçları bir kucak alevdiler ve dudaklarında bütün yaraları kapayan, bütün zilletlerin hatırasını silen bir iksir. Salzburg tuzlalarına atılan kuru dallar, bir zaman sonra bir kristal hevengi olarak çıkartılırmış; artık dal kaybolurmuş, gözleri kamaşırmış insanın. Kainatta farkına vardığımız her yeni güzellik, bizi hayrete düşüren bir keşif olup çıkar. Aa, deriz, tıpkı onun sesi, tıpkı onun bakışı, tıpkı onun kahkahası. Kristalizasyon yüzünden günün birinde kendi yarattığımız bir hayale aşık olduğumuzu, hayretler içinde görürüz. Tecrübe güvensizlik yaratır. Gittikçe kristalizasyon kabiliyetimiz azalır. ikinci aşk, yozlaşmış bir aşktır. Aşkın hazları, ilham ettiği korkular ölçüsünde büyüktür. Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedidir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevi ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal, o zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
Mektupların Büyülü Bir ayna
Kendimi bir mektupta seyrettim. Büyülü bir ayna idi bu. Bu aynada bütün paslarından arınmış ve tanrılaşmış bir Cemil Meriç vardı. Senin Cemil'in. Bu aynada ikimiz vardık. Eriyen, dağılan, kaynaşan ikimiz. Abélard ile Héloise'i hatırladım. Geçen devirlerde yaşamak, yani derinleşmek ve ömrü alabildiğine uzatmak. Başka ülkelerde yaşamak, başka insanlarla acı çekmek, başka insanlarla gülmek. Damlayken denizleşmek. Ve an'a edebiyeti sığdırmak. Kalbini bütün heyecanlara açmak. Yani sınır taşlarını devirmek, çağların ve politikaların sınır taşlarını. Bütün insanlığı aynı büyük aşk içinde birleştirmek. Sanat, en yüce sanat, bir "communion" değil midir? Sanatçının tek vazifesi vardır bence: insanları birbirine sevdirmek. iki insanı veya iki milyar insanı. Sanat bir heyecan seyyalesiyle kilometrelerin ve asırların ayırdığı kalpleri birleştiren büyüdür. Karanlıklardayım. Ve cinnetin sesi yüzümü kamçılıyor; bir baykuş kahkahası, bir kobra ıslığı... Karanlıklardayım. Zindanımı aydınlatan tek ışık cıvıltılarınızdı. Yıldızım benim. Ve uzaklardasınız. Çöldeki kumlar gibi susuzum, canım benim, çatlayan topraklar gibi susuzum. Ve mektupların nisan yağmuru. Hind'in turnaları gökkubbeden dökülen damlaları toprağa düşmeden içerlermiş. Kelimeler alnımı, ruhumu serinleten birer buse. Onları senin ellerin yazmış, güzel ellerin. Bir afyonkeş gibi akşamı bekliyorum. Postacı geç uğruyor.. Bu acılar saadetin gölgesi, bu acılar vuslatın dikenli yolu. Bu acılar araf. Sen yıldızlarla dostsun, kumsalda böceklerin vardı. insanlar yabancıydı senin için, benim için düşman. ikimiz de gurbetteydik. Karşılaşsak tanıyamazdık birbirimizi, bana gülümsemezdin, ben çekinirdim yanına yaklaşmağa, hisarım, gururdu.
Sizde ideali bulamadığım Zaman
Bir uçurum gibi büyüyen sükut, hayattan, ışıktan, ümitten kopuş. Nihayet gönlüme baharı getiren sesiniz. Kırık bir tekne, karanlık bir deniz. Ufukta siz olmasanız hayat denen bu yolculuk, bu rezil, bu pespaye, bu komik sürükleniş dayanılmaz bir çile olurdu. Yeniden kendimi buldum mektubunuzda, ömrümün en kederli anları sizi kaybettiğimi sandığım anlardı: Şubat'in ilk günleri, Ankara. Gökkubbenin bütün yıldızları başımda parçalandı ve güneş kahkahalar atarak uzaklaştı ufkumdan ve gece, ıslak, yağlı, isli bir gece bütün benliğimi bir ahtapot gibi kucakladı. Kimsiniz? Otuz yıldır gördüğüm rüya. Arzın bütün mevsimleri vardı mektuplarında, göğün bütün ışıkları vardı. Şimdi yıldız yıldızdı kelimeler, simdi şimşek şimşek. Arada gök kararıyordu. Sonra vuslat gibi güzel bir fecir. Mektupların fırtınayla doluydu, meltemle doluydu, lema ile doluydu, yani Lamiamla doluydu. Kuşlar tarlada mı şakıyorlardı, içimde mi?
Cemil Meriç...
"Mektuplarını üzülerek okudum. Sen ki son liman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgilisin. Sen ki yıldızım, sen ki annem, sen ki çocuğumsun. Acılarımla hırçınlaştığına üzüldüm. Istıraplarım çok mu çirkin, çok mu çocukça? Onları senden mi gizleyeceğim? Sahneye maskeyle çıkmak! Ben aktör değilim. Sesinin tonunda minnacık bir soğuyuş hissettiğim an yokum.
Acılarımın kaynağı sensin, evet ama hayatımın kaynağı da sensin. Senin için ve seninle yaşıyorum. Sen uçuruma yuvarlanırken tutunulan dal, sen vaha, sen bütün hayal kırıklıklarımın dudaklarında ümidleştiği kadın. iki yıl önce bu akşam bir rüyaydınız, bilinmeyendiniz. Sen bütün kitaplardan daha derinsin. Sana yazdığım mektuplardan utanıyorum, kendi kendini oku. Muhammed'e nasıl iman ettiklerini anlıyorum. Tek mucize kelam. Kelam, yani sen."
Biliyorum ki Benimsin
Ve gece bir deniz kızı gibiydi. Şarkılarla başladı yıldız yıldız; köpük köpük. Kah bir çöl rüzgarı gibi yakıcı kah bir çöl gecesi kadar serin. Hangi beste sözün musikisiyle, sözün füsunuyla boy ölçüşebilir. Kelime kanattır, kelime buse. Ve gece bir deniz kızı gibi başladı. Harikulade gözleri vardı gecenin. Ve saçları bir kucak alevdiler ve dudaklarında bütün yaraları kapayan, bütün zilletlerin hatırasını silen bir iksir. Salzburg tuzlalarına atılan kuru dallar, bir zaman sonra bir kristal hevengi olarak çıkartılırmış; artık dal kaybolurmuş, gözleri kamaşırmış insanın. Kainatta farkına vardığımız her yeni güzellik, bizi hayrete düşüren bir keşif olup çıkar. Aa, deriz, tıpkı onun sesi, tıpkı onun bakışı, tıpkı onun kahkahası. Kristalizasyon yüzünden günün birinde kendi yarattığımız bir hayale aşık olduğumuzu, hayretler içinde görürüz. Tecrübe güvensizlik yaratır. Gittikçe kristalizasyon kabiliyetimiz azalır. ikinci aşk, yozlaşmış bir aşktır. Aşkın hazları, ilham ettiği korkular ölçüsünde büyüktür. Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedidir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevi ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal, o zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
Mektupların Büyülü Bir ayna
Kendimi bir mektupta seyrettim. Büyülü bir ayna idi bu. Bu aynada bütün paslarından arınmış ve tanrılaşmış bir Cemil Meriç vardı. Senin Cemil'in. Bu aynada ikimiz vardık. Eriyen, dağılan, kaynaşan ikimiz. Abélard ile Héloise'i hatırladım. Geçen devirlerde yaşamak, yani derinleşmek ve ömrü alabildiğine uzatmak. Başka ülkelerde yaşamak, başka insanlarla acı çekmek, başka insanlarla gülmek. Damlayken denizleşmek. Ve an'a edebiyeti sığdırmak. Kalbini bütün heyecanlara açmak. Yani sınır taşlarını devirmek, çağların ve politikaların sınır taşlarını. Bütün insanlığı aynı büyük aşk içinde birleştirmek. Sanat, en yüce sanat, bir "communion" değil midir? Sanatçının tek vazifesi vardır bence: insanları birbirine sevdirmek. iki insanı veya iki milyar insanı. Sanat bir heyecan seyyalesiyle kilometrelerin ve asırların ayırdığı kalpleri birleştiren büyüdür. Karanlıklardayım. Ve cinnetin sesi yüzümü kamçılıyor; bir baykuş kahkahası, bir kobra ıslığı... Karanlıklardayım. Zindanımı aydınlatan tek ışık cıvıltılarınızdı. Yıldızım benim. Ve uzaklardasınız. Çöldeki kumlar gibi susuzum, canım benim, çatlayan topraklar gibi susuzum. Ve mektupların nisan yağmuru. Hind'in turnaları gökkubbeden dökülen damlaları toprağa düşmeden içerlermiş. Kelimeler alnımı, ruhumu serinleten birer buse. Onları senin ellerin yazmış, güzel ellerin. Bir afyonkeş gibi akşamı bekliyorum. Postacı geç uğruyor.. Bu acılar saadetin gölgesi, bu acılar vuslatın dikenli yolu. Bu acılar araf. Sen yıldızlarla dostsun, kumsalda böceklerin vardı. insanlar yabancıydı senin için, benim için düşman. ikimiz de gurbetteydik. Karşılaşsak tanıyamazdık birbirimizi, bana gülümsemezdin, ben çekinirdim yanına yaklaşmağa, hisarım, gururdu.
Sizde ideali bulamadığım Zaman
Bir uçurum gibi büyüyen sükut, hayattan, ışıktan, ümitten kopuş. Nihayet gönlüme baharı getiren sesiniz. Kırık bir tekne, karanlık bir deniz. Ufukta siz olmasanız hayat denen bu yolculuk, bu rezil, bu pespaye, bu komik sürükleniş dayanılmaz bir çile olurdu. Yeniden kendimi buldum mektubunuzda, ömrümün en kederli anları sizi kaybettiğimi sandığım anlardı: Şubat'in ilk günleri, Ankara. Gökkubbenin bütün yıldızları başımda parçalandı ve güneş kahkahalar atarak uzaklaştı ufkumdan ve gece, ıslak, yağlı, isli bir gece bütün benliğimi bir ahtapot gibi kucakladı. Kimsiniz? Otuz yıldır gördüğüm rüya. Arzın bütün mevsimleri vardı mektuplarında, göğün bütün ışıkları vardı. Şimdi yıldız yıldızdı kelimeler, simdi şimşek şimşek. Arada gök kararıyordu. Sonra vuslat gibi güzel bir fecir. Mektupların fırtınayla doluydu, meltemle doluydu, lema ile doluydu, yani Lamiamla doluydu. Kuşlar tarlada mı şakıyorlardı, içimde mi?
Cemil Meriç...
güncel Önemli Başlıklar