bugün

jonathan livingston

Jonathan her gün daha çok öğrendi.

O artık yaşamak için, balıkçı tekneleri ve bayat ekmek artıklarının peşinde değildi.

Bir gün Jonathan yükseklerde uçarken yıldız gibi parlayan iki martı gelerek, ona, seni daha yükseklere, yuvaya götürmeye geldik dediler.

Ve martı Jonathan Livingstone kapkara bir gök yüzü içinde yıldız gibi parlayan iki martıyla birlikte gözden kayboldu.

Demek cennet bu diye düşündü ve kendisine gülümsedi.

Burada da durmadan, dinlenmeden yeni uçuşlar öğreniyordu.

Bir gün öğreticisiyle uçuş eğitimi yaptıktan sonra, kum üzerinde düşünürken eski dünyasını hatırladı.

Gıdaklamalar, gaklamalar yerine sessizliğin diliyle sordu.

Ötekiler nerede?

Bizlerden olan niye yok?

Ne tuhaf, benim geldiğim yerde... binlerce vardı.

Biliyorum diye başını salladı Sullivan ve devam etti.

Sana şu kadar söylerim ki, sen milyonda bulunansın.

Gelecek dünyamıza bu dünyadan öğrendiklerimizle biçim verebiliriz.

Hiçbir şey öğrenmezsen gelecek dünyan önceki ile aynı olur. Sınırlı, yenilenmeyen bir hayat, kurşun gibi ağır ve anlamsız olur."

- - - - -

Jonathan bir akşam kumda dinlenirken en yaşlı martı Chiang'ın yanına yaklaştı.

-Chiang burası cennet değil değilmi? Diye sordu.

Yaşlı martı ay ışığında gülümsedi. Yine öğreniyorsun martı Jonathan dedi.

-Peki bundan sonra ne olacak? Nereye gidiyoruz? Cennet diye bir yer yok mu?

-Hayır Jonathan öyle bir yer yok.

O NE BiR YER , NE DE BiR ZAMAN. CENNET, KENDiNDE KUSURSUZLUĞU BULMAKTIR.

Bir an sessizlik oldu.

-Sen çok hızlı uçucusun değil mi?

-Ben ben hızı çok severim dedi.

Kusursuz hıza eriştiğin an cennetin kapısına yaklaştın demektir Jonathan.

Ve bu ne binlerce kilometre hızla, ne de ışık hızı ile uçmak demektir.

Çünkü her hangi bir sayı sınırdır. Ancak kusursuz hızla olunabilir. Ancak kusursuz hızla orada olunabilir.

Birden Chiang kayboldu ve aynı anda on beş metre ilerideki su kıyısının yanında belirdi.

Bunlar bir an içinde olmuştu.

Tekrar kayboldu, bu defa Jonathan onu omuz başında gördü.

Şaşkınlıkla cennet meselesini unutmuştu.

Nasıl yapıyorsun bunu?

Ne hissediyorsun?

Ne kadar uzağa gidebilirsin?

istediğin herhangi bir yere, istediğin zaman gidebilirmisin?

Ben aklımdan geçen her yere ve zamana gittim dedi, yaşlı martı.

Kusursuz bir hızı öğrenme uğruna her şeyi, her şeyi feda edenler, her yere gidebilenlerdir.

Hatırla Jonathan, cennet yer ve zaman değildir.

Bunlar o kadar anlamsız ki.

Jonathan heyecanla " Bana öyle uçmayı öğretebilirmisin? " diye sordu.

Chiang genç martıyı dikkatle süzerek

"Düşünce kadar hızlı uçmak için, gideceğin yer neresi olursa olsun şimdiden oraya vardığını inanarak başlaman gerek. " dedi.

Chiang'a göre bu işin kuralı Jonathan'ın kendisini yüz beş santimlik kanat açıklığı olan ve uçuş rotası belli bir gövdenin sınırları içinde görmemesi idi.

Bu işin kuralı öz yapısının, adı konmamış bir kusursuzlukla zaman ve mesafenin ötesinde, her yerde aynı anda yaşadığının bilincine varmaktır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar