bugün

insan haklari kisvesi altindaki ikiyuzluluk

evet var böyle bir ikiyüzlülük ve tüm pişkinliğiyle her an gündemde. bu riyanın altında yatan en önemli nedenler ideolojik ya da dinsel saplantılar; ezcümle islamiyete, hristiyanlığa ya da başka bir dine karşı körü körüne bağlılık ve cemil meriç'in ifadesiyle izm'lerin idrakimize giydirdiği deli gömlekleri olan ideolojik bağnazlıktır. mezkur nedenler bizi fütürsuzca, insan hakları karşısında ikiyüzlü olmaya sevkediyor. bu riyakarlık, sanmayın ki sadece ülkemizde var, şöyle bir kafamızı kaldırıp bakalım isterseniz:

bu ikiyüzlülük; filistin'de müslüman insanlar ölürken gösterdiği hassasiyeti, 11 eylul faciasında ya da istanbul'da sinangog bombalandığında aynı tepkiyi göstermeyenlerin hatta "oh iyi oldu" diyenlerin ikiyüzlülüğüdür.

bu ikiyüzlülük; dinlerarası diyaloglardan, medeniyet uzlaşılarından bahsederken; islam dininin peygamberine, en aşağılık biçimde hakaret edilmesine, saçma sapan karikatürlerle ona saldırılmasına izin verenlerin ikiyüzlülüğüdür.

bu ikiyüzlülük; hapishanelerde ölüm orucundaki pkk teroristlerini gazete köşelerinde canhıraş savunurken, güneydoğuda pusuya düşen, mayına basan askerleri atlayıp görmezden gelenlerin ikiyüzlülüğüdür.

bu ikiyüzlülük; asala da bizim diplomatlarımızı katletti biçimindeki ad hominem bahanesiyle, hrant dink'in ölümüne içten içe, sinsice sevinenlerin ikiyüzlülüğüdür.

bu ikiyüzlülük; çeçenistan'da, ırak'ta türkmenler öldürülürken çıtını dahi çıkarmayanların, kerkük'te kardeşlerimize bir saldırı olursa bunu diyarbakır'a yapılmış sayarız diyenlerin ikiyüzlülüğüdür.

bu ikiyüzlülük; bosna hersek'te savaş en rezilane haliyle yaşanırken müdahale etmeyip sadece seyredenlerin, petrolun yüzü suyu hürmetine dünyanın diğer bir ucuna demokrasi götürmeye yeltenenlerin ikiyüzlülüğüdür.

evet bu ülke asala'yı da gördü ama bu ülkede bir artin penik ile hrant dink de yaşadı. bu ülke pkk'yı da yaşadı, hala yaşıyor ama o bölge; bugün hala orada huzur isteyen vatandaşlar sayesinde tahriklerden münezzeh kalmayı başarıyor..

insan haklarını özellikle başat hak olan yaşama hakkını savunurken kendimizi veya tepkilerimizi bir etnik grup, bir dini grup ile sınırlamaz isek ortada bu ikiyüzlülük de olmaz diye düşündüm hep...yani özetle tutarlı olmak, asgari müşterekimiz insan olmakta buluşmaktır.

tenakuzlarla, riyalarla dolu bir insan hakları savunuculuğu, bu unsurları içinde barındırdığı nispette de inandırıcı ve samimi olmaktan uzaklaşıyor..bize ise "al gözüm seyreyle" demekten başka bir seçenek kalmıyor..