bugün
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim13
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- cumaya gidenlerin çok azalması16
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- futbolcu ismiyle nick almak10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- vatandaşlık farkı alan otel15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü18
- kanınıza rengini verir misiniz11
- abır nerede sorunsalı8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan15
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı38
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş9
reklam postmodern kapitalist dünyanın en büyük silahıdır. avrupa medeniyeti sona erip de kazılar yapılınca biz nasılsa şimdi "mısırlıların tanrısı bilmemne imiş" diyorsak birileri çıkıp "bu 21.yy insanı coca cola adlı şarap tanrısına tapıyor ve bmw adlı savaş arabalarıyla seyahat ediyormuş" diyecek. peki ama reklamlar bizi nasıl etkiliyor bunu hiç düşündünüz mü?
efendim önceliklen yanlış bilinen konuya değinmek istiyorum. yanlış tanım: "reklamlarda bizlere ürünlerin özellikleri anlatılır ve biz reklamındaki özellikleri ile sevdiğimiz ürünü gider alırız" şimdi bilader bu tanım belki 50lilerdeki amerikan reklamları için falan geçerli olabilir. ancak temelde ben reklamın amacının farklı olduğuna inanıyorum.
doğru tanım: "reklamlarda bir ürünü görürüz ve reklamda anlatılan özelliğini taşımadığını bilsek bile gider alırız"
hemen kendimi denek olarak kullandım. neticesinde bu sonuca ulaştım, anlatayım. efendim bir gün oldu evin alışverişini yapmam gerekti ve anne adını verdiğimiz evin her işinde inanılmaz bilgiyle donanmış savaşçı(bildiğin sorceress) evde yok. baba da rahat biri olduğu için söylememiş marka falan. eve de peynir lazım, yani olay tamamen benim insiyatifimde gittim reyona bakıyorum, yığınla peynir var bilader, bilmemneoğlu peynirden tut yörsana ondan tut bilmemnepınarına ondan geç bilmemnedağına kadar marka... lakin biri var ki hemen göze çarpıyor sütaş! ve ben de elbette sütaşı alıyorum. işte o anda eve yetişme çabasını falan siktiredip sosylojik tespiti koyverdim, ben bu sütaşı alırken tamamen reklam etkisinde davranmıştım. ancak reklamlardaki gibi "yahu bu sütaş reklamlarında inekler maç yapıyordu dur ben bunların peynirini alayım da sütü daha çok çalkalanmıştır malum maç helecanı falan" dememiştim, "ben sütaşı alayım çünkü adamlar iyi marka olsa gerek ki reklam vermişler yığınla, o kadar emek harcamışlar, o kadar reklama para verdiklerine göre de malları daha iyi olsa gerek" diye düşünmüştüm. elbette bunu farkında olmadan ve saniyenin onda birinde düşünmüştüm ve biliyorum hepimiz aslında böyle hareket ediyoruz.
yani bir reklamı izlerken elbette reklamın sinematik özellikleri bizi doğrudan ürün hakkında yönlendirmiyor ancak bir ürünü her gün defalarca görüp görüp sonunda çok seçeneğimizin olduğu bir yerden alışveriş yapmaktayken o ürünü tanıyormuş hissine kapılıyoruz. bir nevi "dur lan bizim sütaş değil mi bu ahaha naber hocu" diye atlıyoruz.
efendim önceliklen yanlış bilinen konuya değinmek istiyorum. yanlış tanım: "reklamlarda bizlere ürünlerin özellikleri anlatılır ve biz reklamındaki özellikleri ile sevdiğimiz ürünü gider alırız" şimdi bilader bu tanım belki 50lilerdeki amerikan reklamları için falan geçerli olabilir. ancak temelde ben reklamın amacının farklı olduğuna inanıyorum.
doğru tanım: "reklamlarda bir ürünü görürüz ve reklamda anlatılan özelliğini taşımadığını bilsek bile gider alırız"
hemen kendimi denek olarak kullandım. neticesinde bu sonuca ulaştım, anlatayım. efendim bir gün oldu evin alışverişini yapmam gerekti ve anne adını verdiğimiz evin her işinde inanılmaz bilgiyle donanmış savaşçı(bildiğin sorceress) evde yok. baba da rahat biri olduğu için söylememiş marka falan. eve de peynir lazım, yani olay tamamen benim insiyatifimde gittim reyona bakıyorum, yığınla peynir var bilader, bilmemneoğlu peynirden tut yörsana ondan tut bilmemnepınarına ondan geç bilmemnedağına kadar marka... lakin biri var ki hemen göze çarpıyor sütaş! ve ben de elbette sütaşı alıyorum. işte o anda eve yetişme çabasını falan siktiredip sosylojik tespiti koyverdim, ben bu sütaşı alırken tamamen reklam etkisinde davranmıştım. ancak reklamlardaki gibi "yahu bu sütaş reklamlarında inekler maç yapıyordu dur ben bunların peynirini alayım da sütü daha çok çalkalanmıştır malum maç helecanı falan" dememiştim, "ben sütaşı alayım çünkü adamlar iyi marka olsa gerek ki reklam vermişler yığınla, o kadar emek harcamışlar, o kadar reklama para verdiklerine göre de malları daha iyi olsa gerek" diye düşünmüştüm. elbette bunu farkında olmadan ve saniyenin onda birinde düşünmüştüm ve biliyorum hepimiz aslında böyle hareket ediyoruz.
yani bir reklamı izlerken elbette reklamın sinematik özellikleri bizi doğrudan ürün hakkında yönlendirmiyor ancak bir ürünü her gün defalarca görüp görüp sonunda çok seçeneğimizin olduğu bir yerden alışveriş yapmaktayken o ürünü tanıyormuş hissine kapılıyoruz. bir nevi "dur lan bizim sütaş değil mi bu ahaha naber hocu" diye atlıyoruz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar