bugün
- neden sürekli kabız oluyorum20
- siber güvenlik başkanlığı11
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı19
- kıllı erkek mi daha çekici kılsız mı sorunsalı8
- içlik giyer misiniz13
- bütün sözlük erkekleri alçaktır21
- bik bik'in mutfağına konuk olmak16
- sözlük yazarlarının pizzaları9
- jose mourinho24
- bekar kadın akşam yemeği10
- sözlükte sevilmeyen erkek yazarlar9
- klarnet calan sarapci koala 68
- fenerbahçe nasıl kurtulur13
- karton toplayan çocuk silik yemelidir12
- narin güran19
- sabah başlayan baş ağrısı9
- anın görüntüsü28
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko8
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı107
- fenerbahçe taraftarı29
- ismail kartal9
- the crying one9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- okan buruk18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe8
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u23
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
pink floyd'la ilgili güzel bir yazısı bulunan gazeteci - yazar.
--spoiler--
Gecikmiş bir hayalin peşinde...
16 yaşındaydık. Zorluğunu bilemediğimiz, uzunluğunu kestiremediğimiz dikenli bir yolun başındaydık.
70'li yıllardı. Sokaklarda kan vardı.
Melankolik, ürkek çocuklardık.
O dönem çıkagelen bir albüm, bizi bizden almıştı.
Kapağında alevler içinde bir adam, bir diğeriyle el sıkışıyordu.. içinde bir erkek sesi "Keşke burada olsaydın" ("Wish you were here") diye inliyordu.
O güne dek dinlediğimiz hiçbir müziğe benzemiyordu.
Gitar solonun peşine takılıp biz de yitirdiğimiz arkadaşlar, özlediğimiz dostlar, ayrıldığımız kızlar için söylüyorduk:
"Keşke burada olsaydın!
* * *
Pink Floyd, müzik dünyasını sallıyordu o zamanlar...
ilk albümleri için stüdyoya girdiklerinde yan stüdyoda Beatles, "Abbey Road"u kaydediyordu. Heyecan içinde gidip tanışmışlardı; sonradan "Kraliçe ile beş çayı içmek gibi bir heyecandı" diye yazmışlardı.
Beatles yolun sonuna yaklaşıyordu; onlarsa henüz yolun başındaydı.
Ve bu 4 genç adam, yakında Beatles'ın tahtını sallayacaktı.
* * *
1979'da "Duvar"ı, ("The Wall") çıkardılar ve ertesi yıl turneye çıktılar.
Biz, bir kan denizinde boğuluyorduk. Değil konserine gitmek, "Duvar"ı bulmak bile lükstü.
Kocabeyoğlu Pasajı yanındaki bir plakçıdan kasete kaydettirip dinlediğimizde ve sözlerini sözlük yardımıyla çözdüğümüzde anladık ki, bizi kuşatan duvardı anlatılan...
Siren sesleri, uçak sesleri, faşizmin ayak sesleri vardı fonda... Ama baskı, sadece militarizmden gelmiyordu; sudan programlarıyla televizyonlar, tüketime çağıran reklamlar, taze beyinleri koşullayan öğretmenler, hatta annenin kollayıcı kucağı bile, bizi duvarda bir tuğla yapmaya çalışıyordu.
Ve Pink Floyd, bu duvarı yıkmaya çağırıyordu.
Albüm, bu isyan çağrısı nedeniyle birçok yerde yasaklanıyor, yasaklandıkça daha çok ilgi görüyordu.
* * *
Bizse, bahsedilen duvarın içinde kıstırılmıştık.
Onu sadece dinlemiyor, hissediyor, yaşıyorduk.
O ortamda, Pink Floyd'un Avrupa'yı turlayan muhteşem sahne şovuna gitmeyi hayal bile edemiyorduk.
Zaten bir süre sonra onlar da her başarının üvey çocuğuna, "ego"ya yenildiler; kavga edip dağıldılar.
"Duvar", biz göremeden çöktü.
"Wall"u yaratan Roger Waters, yola yalnız devam edecekti.
* * *
Aradan uzun yıllar geçti.
Birkaç ay önce cep telefonuma oğlumdan bir mesaj geldi:
"-Baba, Roger Waters 'Wall'; turnesine çıkmış".;
Evde dinleye dinleye o da bir Pink Floyd hayranı olmuştu. Bütün albümlerini kaydetmiş, sözlerini tercüme etmiş, bize ısmarladığı kitaplardan, hakkında yazılanları hatmetmişti.
Akşama turne programını önümüze çektik. Parmaklarımız aynı şehrin üzerinde durdu:
Paris...
Eski bir düş için hakikate dönüşme vakti gelmişti.
Tüm Pink Floyd albümlerini i-pod'larımıza yükledik, çantalarımızı sırtladık ve yola koyulduk.
Yol boyu, kitaplardan öğrendiklerini anlattı bana...
Aynı kulaklıktan, aynı şarkıları dinledik; aynı sözlerin ruhumuzda aynı tellere dokunmasına sevindik.
"Kraliçe'yle beş çayı içmek gibi bir heyecandı"
O, 16 yaşındaydı.
Zorluğunu bildiğim, uzunluğunu hâlâ kestiremediğim bir yolun başındaydı.
Ve benim 16 yaş hayalimi yaşamaya birlikte gidiyorduk.
--spoiler--
http://gundem.milliyet.co....2011/1409230/default.htm
--spoiler--
Gecikmiş bir hayalin peşinde...
16 yaşındaydık. Zorluğunu bilemediğimiz, uzunluğunu kestiremediğimiz dikenli bir yolun başındaydık.
70'li yıllardı. Sokaklarda kan vardı.
Melankolik, ürkek çocuklardık.
O dönem çıkagelen bir albüm, bizi bizden almıştı.
Kapağında alevler içinde bir adam, bir diğeriyle el sıkışıyordu.. içinde bir erkek sesi "Keşke burada olsaydın" ("Wish you were here") diye inliyordu.
O güne dek dinlediğimiz hiçbir müziğe benzemiyordu.
Gitar solonun peşine takılıp biz de yitirdiğimiz arkadaşlar, özlediğimiz dostlar, ayrıldığımız kızlar için söylüyorduk:
"Keşke burada olsaydın!
* * *
Pink Floyd, müzik dünyasını sallıyordu o zamanlar...
ilk albümleri için stüdyoya girdiklerinde yan stüdyoda Beatles, "Abbey Road"u kaydediyordu. Heyecan içinde gidip tanışmışlardı; sonradan "Kraliçe ile beş çayı içmek gibi bir heyecandı" diye yazmışlardı.
Beatles yolun sonuna yaklaşıyordu; onlarsa henüz yolun başındaydı.
Ve bu 4 genç adam, yakında Beatles'ın tahtını sallayacaktı.
* * *
1979'da "Duvar"ı, ("The Wall") çıkardılar ve ertesi yıl turneye çıktılar.
Biz, bir kan denizinde boğuluyorduk. Değil konserine gitmek, "Duvar"ı bulmak bile lükstü.
Kocabeyoğlu Pasajı yanındaki bir plakçıdan kasete kaydettirip dinlediğimizde ve sözlerini sözlük yardımıyla çözdüğümüzde anladık ki, bizi kuşatan duvardı anlatılan...
Siren sesleri, uçak sesleri, faşizmin ayak sesleri vardı fonda... Ama baskı, sadece militarizmden gelmiyordu; sudan programlarıyla televizyonlar, tüketime çağıran reklamlar, taze beyinleri koşullayan öğretmenler, hatta annenin kollayıcı kucağı bile, bizi duvarda bir tuğla yapmaya çalışıyordu.
Ve Pink Floyd, bu duvarı yıkmaya çağırıyordu.
Albüm, bu isyan çağrısı nedeniyle birçok yerde yasaklanıyor, yasaklandıkça daha çok ilgi görüyordu.
* * *
Bizse, bahsedilen duvarın içinde kıstırılmıştık.
Onu sadece dinlemiyor, hissediyor, yaşıyorduk.
O ortamda, Pink Floyd'un Avrupa'yı turlayan muhteşem sahne şovuna gitmeyi hayal bile edemiyorduk.
Zaten bir süre sonra onlar da her başarının üvey çocuğuna, "ego"ya yenildiler; kavga edip dağıldılar.
"Duvar", biz göremeden çöktü.
"Wall"u yaratan Roger Waters, yola yalnız devam edecekti.
* * *
Aradan uzun yıllar geçti.
Birkaç ay önce cep telefonuma oğlumdan bir mesaj geldi:
"-Baba, Roger Waters 'Wall'; turnesine çıkmış".;
Evde dinleye dinleye o da bir Pink Floyd hayranı olmuştu. Bütün albümlerini kaydetmiş, sözlerini tercüme etmiş, bize ısmarladığı kitaplardan, hakkında yazılanları hatmetmişti.
Akşama turne programını önümüze çektik. Parmaklarımız aynı şehrin üzerinde durdu:
Paris...
Eski bir düş için hakikate dönüşme vakti gelmişti.
Tüm Pink Floyd albümlerini i-pod'larımıza yükledik, çantalarımızı sırtladık ve yola koyulduk.
Yol boyu, kitaplardan öğrendiklerini anlattı bana...
Aynı kulaklıktan, aynı şarkıları dinledik; aynı sözlerin ruhumuzda aynı tellere dokunmasına sevindik.
"Kraliçe'yle beş çayı içmek gibi bir heyecandı"
O, 16 yaşındaydı.
Zorluğunu bildiğim, uzunluğunu hâlâ kestiremediğim bir yolun başındaydı.
Ve benim 16 yaş hayalimi yaşamaya birlikte gidiyorduk.
--spoiler--
http://gundem.milliyet.co....2011/1409230/default.htm
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar