bugün

ölmek

Öğrendiğinizde çok tuhaf oluyorsunuz, göğsünüz sıkışıyor ve birkaç ton ağırlıkla dolaşıyorsunuz. Kendinizi mi düşünseniz, sevdiklerinize nasıl söyleyeceğinizi mi, onların ne hale geleceğini mi bilemiyorsunuz. Herşey birbirine giriyor. Yapmak istedikleriniz ve yapamadıklarınız, aylaklıklarınız, koşturmalarınız. Herşey bir anda önemini kaybediyor. Ömrümü nasıl geçirdim, beni nasıl hatırlayacak, ne verdim ki ben bu dünyaya ne yaptım bunca yıl diyorsunuz. Sonra sevdiklerinizle gözgöze gelip söylemeye çalışıyorsunuz, nasıl söyleyeceğinizi planlamaya çalışsanız da boş, o an öyle olmuyor, donuyor herşey. Sonra teselli mi etmelisiniz, teselli mi edilmelisiniz çok karmaşıklaşıyor. Bir şey yokmuş gibi davranıyorsunuz, bakıyorsunuz bir süre sonra onlarda öyle davranıyor. Be heyhatt ben ölüyorum, üzülmeyin diye öyle davranıyorum ama kendinize gelin diye bağırasanız, kaçasınız geliyor. Ama manasız olduğunu da biliyorsunuz. Bir yandan hastalıkla mücadele, bir yandan alıngalaşan yapınızla, etrafınızla mücadele derken yoruluyorsunuz. Öncesinde atıp tuttuğunuz ölüm martavallarına bakıp gülümsüyorsunuz.