başkent

recep tayyip erdoğan'ın en büyük düşü bunu istanbul'a taşımaktır.

başkent ankara'ya taşındığında emperyalist devletler uzun süre bunu tanımamışlardı. recep tayyip erdoğan ise bunu kan davasına dönüştürdü. vakıflar bankası'nın merkezinin merkezinin istanbul'a taşınması bunun başlangıcıdır. öyle sahte duygusal reklamlar falan... neymiş? yeni işler yaratmak içinmiş. lan, ankara'da olunca çalışmıyor musunuz? neyse, konudan sapmayalım.

son olarak açıkladığı dev projesi de istanbul'a iki yeni kent kurmakmış. gene aynı odakta gidiyor. amaç istanbul'u başkent yapmak. nedir bu aşk gerçekten bilemiyorum. tek tahminim de türkiye cumhuriyeti'ne düşman olan rte'nin onunla ilgili her şeyi yıkıp yerine yenisini yükseltmek...

ancak hep yaptığı gibi bunda da hesapsızlık yapıyor. istanbul'un büyüyebilecek yeri kalmadığını görmezden geliyor. istanbul'un akciğerleri olan kuzey ormanlarına göz dikti. üçüncü köprünün güzergâhı çoktan belli oldu ve tam da ormanın içinden geçecek. yan yollar falan yeterince tahrip edecek ormanları. sonra da her ana yol gibi bu yol da çevresinde oluşacak yerleşim yerleriyle kendi trafiğini yaratacak falan filan...

tabiî bu arazileri akp'lilerin ufak ufak yağmalamaya başladıklarını da biliyoruz. yani? bir taşla hem cumhuriyet'ten intikam almak, hem varsıllığına varsıllık katmak, hem osmanlı'yı hortlatmak...

aldığı soluk bile ziyan olur mu birinin? oluyor işte dostlar. cumhuriyet'e zarar, ülkeye zarar, ulusa zarar, çevreye zarar...