bugün
- birini donuzlayarak ceza vermek8
- karınıza range rover alır mısınız25
- bik bik moderatör olsun14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- arkadaşlar biri var17
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- anın görüntüsü16
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı13
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı11
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi190512
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi27
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
tanım lazımmış: söylenmek istenen şeylerin kağıda dökülmüş halidir.
"benim için beklenmedik bir talih oldun, tanrı`nın lütfu oldun. şimdi eskiden bilmediğim bir şeyi biliyorum: değeri bilinmeyen her lütuf felakete dönüşüyor. artık hayattan bir şey beklemiyorum. ama sen, şimdiye kadar aklıma bile getiremediğim zenginliklere ve ufuklara bakmaya zorluyorsun beni. oysa, şimdi bunların neler olduğunu bildiğim, önümdeki olanakları gördüğüm için, kendimi eskiden olduğundan daha kötü hissedeceğim. çünkü her şeye sahip olacağımı biliyorum ve istemiyorum bunu.."
simyacı
nefes alıp vermekten muaf geçen günler.. sessizliklere ve dahi sensizliklere gömülü geceler.. ve çaresiz kalmanın verdiği hissizlikle yaşıyorum. öylece dururken ben, bir başıma, hani sen de öylece çıkmıştın karşıma, aylardan aralıktı.. ankara da geceler ayaza çalmıştı.. tek hatırladığım, benim üstümde laciverd bir ceket, senin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. ve karanfiller açtı, ışık vurdu karanlığa.. inadına kaçardım ben her şeyden, uzatmaya korkardım ellerimi hep, sen geldin.. ve kayboldum boşlukta. ama hiç korkmayarak, öyle aptal cesareti avuçlarımda.. şimdi düşünüyorum da güleceğim tutuyor.. insan aslında hep imkansızı ister evet ama, senle yürümek bulutlarda.. hayali bile güzel geliyor işte. olmayanı oldurmak bana mı düştü? bana mı düştü geceyi gündüze kavuşturmak? düpedüz ahmaklık bu işte.. senli hayal kurmak, rüyalara kavuşmak senli.. ahmaklık hepsi. şimdi bana ait olmaman düşüncesinin ağırlığı beynimde ve yağmurlar hep gözlerime gözlerime yağıyor. bir ıslık dudağımda, ellerim buza kesmiş, yürüyorum.. yürüyorum bir başıma ve yürüdükçe yağmura karışıyorum. kızamıyorum hiç kimselere.. ne sana ne de herhangi üçüncü şahıslara.. oynalınan oyunda figuran olmak ağırıma gidiyor, basıp tekmeyi hayallerime, kendime küfretmeye başlıyorum.. kış mevsiminde karanfiller açmaz hiç. bahar kokmaz ortalık, her taraf kar altında.. ahmaklığım geliyor aklıma.. ve kendimden başka hiç kimseye kızamıyorum.
hani bir gün sormuştun ya bana, "daha ne kadar bekleyeceksin beni?" diye.. cümle bile kuramamış, üç nokta koymuştum hani.. işte öyle üç noktalar koyuyorum yaşadıklarımın sonuna.. bilinmezlik her tarafta, tamamlanmamış hiçbir şey, eksik hep ne varsa.. böyle melankolinin koyusunda olmak hiç hoşuma gitmiyor. doğrulup dizlerimin üzerinde ayağa kalkmak için delice çabalıyorum.. ama birden bir şarkı isleniyor aklıma, "ellerimde ellerin yerine yağmur. dudağımda dudağın yerine yağmur. vur yüzüme hadi, vur yüzüme.." öylece kalıyorum, kalkamıyorum.. ve lanetler yağdırıyorum herkese, her şeye.. bir sana kızamıyorum ama.. ağır bir kabülleniş sarıyor bedenimi, gerçekler acı hep, ürperiyorum. bir parça umut kalmıştı ellerimde, usulca bırakıyorum yere.. ve basıp üzerine yürüyorum sessizce, ayaklarım yağmura karışıyor öylece..
ocak-07, bursa
"kesin olan bir şey vardı: ertesi gün kız kendisini görmese, bunun farkına bile varmazdı: kız için bütün günler birbirinin aynıydı ve bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar."
"- peki dünyanın en büyük yalanı ne? diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.
- ne mi? hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. dünyanın en büyük yalanı budur."
simyacı
"benim için beklenmedik bir talih oldun, tanrı`nın lütfu oldun. şimdi eskiden bilmediğim bir şeyi biliyorum: değeri bilinmeyen her lütuf felakete dönüşüyor. artık hayattan bir şey beklemiyorum. ama sen, şimdiye kadar aklıma bile getiremediğim zenginliklere ve ufuklara bakmaya zorluyorsun beni. oysa, şimdi bunların neler olduğunu bildiğim, önümdeki olanakları gördüğüm için, kendimi eskiden olduğundan daha kötü hissedeceğim. çünkü her şeye sahip olacağımı biliyorum ve istemiyorum bunu.."
simyacı
nefes alıp vermekten muaf geçen günler.. sessizliklere ve dahi sensizliklere gömülü geceler.. ve çaresiz kalmanın verdiği hissizlikle yaşıyorum. öylece dururken ben, bir başıma, hani sen de öylece çıkmıştın karşıma, aylardan aralıktı.. ankara da geceler ayaza çalmıştı.. tek hatırladığım, benim üstümde laciverd bir ceket, senin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. ve karanfiller açtı, ışık vurdu karanlığa.. inadına kaçardım ben her şeyden, uzatmaya korkardım ellerimi hep, sen geldin.. ve kayboldum boşlukta. ama hiç korkmayarak, öyle aptal cesareti avuçlarımda.. şimdi düşünüyorum da güleceğim tutuyor.. insan aslında hep imkansızı ister evet ama, senle yürümek bulutlarda.. hayali bile güzel geliyor işte. olmayanı oldurmak bana mı düştü? bana mı düştü geceyi gündüze kavuşturmak? düpedüz ahmaklık bu işte.. senli hayal kurmak, rüyalara kavuşmak senli.. ahmaklık hepsi. şimdi bana ait olmaman düşüncesinin ağırlığı beynimde ve yağmurlar hep gözlerime gözlerime yağıyor. bir ıslık dudağımda, ellerim buza kesmiş, yürüyorum.. yürüyorum bir başıma ve yürüdükçe yağmura karışıyorum. kızamıyorum hiç kimselere.. ne sana ne de herhangi üçüncü şahıslara.. oynalınan oyunda figuran olmak ağırıma gidiyor, basıp tekmeyi hayallerime, kendime küfretmeye başlıyorum.. kış mevsiminde karanfiller açmaz hiç. bahar kokmaz ortalık, her taraf kar altında.. ahmaklığım geliyor aklıma.. ve kendimden başka hiç kimseye kızamıyorum.
hani bir gün sormuştun ya bana, "daha ne kadar bekleyeceksin beni?" diye.. cümle bile kuramamış, üç nokta koymuştum hani.. işte öyle üç noktalar koyuyorum yaşadıklarımın sonuna.. bilinmezlik her tarafta, tamamlanmamış hiçbir şey, eksik hep ne varsa.. böyle melankolinin koyusunda olmak hiç hoşuma gitmiyor. doğrulup dizlerimin üzerinde ayağa kalkmak için delice çabalıyorum.. ama birden bir şarkı isleniyor aklıma, "ellerimde ellerin yerine yağmur. dudağımda dudağın yerine yağmur. vur yüzüme hadi, vur yüzüme.." öylece kalıyorum, kalkamıyorum.. ve lanetler yağdırıyorum herkese, her şeye.. bir sana kızamıyorum ama.. ağır bir kabülleniş sarıyor bedenimi, gerçekler acı hep, ürperiyorum. bir parça umut kalmıştı ellerimde, usulca bırakıyorum yere.. ve basıp üzerine yürüyorum sessizce, ayaklarım yağmura karışıyor öylece..
ocak-07, bursa
"kesin olan bir şey vardı: ertesi gün kız kendisini görmese, bunun farkına bile varmazdı: kız için bütün günler birbirinin aynıydı ve bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar."
"- peki dünyanın en büyük yalanı ne? diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.
- ne mi? hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. dünyanın en büyük yalanı budur."
simyacı
güncel Önemli Başlıklar