bugün

recai olcay ovacıkaşı

1988'de bir de erkek çocuğu babası oldu. 28 senelik memuriyet hayatının son 8 yılını Marmara Üniversitesi öğrenci işleri daire başkanlığında çalışarak geçirdi. Belki de kendi kızının üniversite yaşamı boyunca öğrenci işlerine gittiğinde yaşadığı problemleri bildiğinden yardım edebileceği herkese kendini adadı. Taziyeleri aldığımda onun 'yardım etmek' fiilin neden bu kadar yanı başında durduğunu daha iyi anlıyorum. Ve belki de tanımadığım bir çoğunuz daha önce yaşadığı şeyleri yaşıyorum.Bu kadar iyi bir kimse iken, herkesin hayır duasını alırken, herkes onu minnetle anarken ve yapacağı çok şey varken neden onu almıştı Allah?'
Başlığı tanımlayacağı üzere, o bir evladın sahip olabileceği en iyi babaydı. Ailesine ve arkadaşlarına adamıştı kendini. Yenilikçiydi. Olmayan ingilizcesine rağmen fringe ve dexter dizilerini kızının indirip hadi birlikte izleyelim demesini severdi. Büyüklük taslamazdı, 27 yaşındaki kızının sabah işte yemek üzere götüreceği sandivici hazırlamak, boş zamanında aile bireylerinin ayakkabılarını cilalamak onun için angarya değil zevkti. insanları sevindirdiği oranda sevinirdi. Balık yemeyi değil tutup dağıtmayı severdi, bir de tamirat yapmayı. Hayat onu arkada bırakıp akmaya devam etmeden önce sık sık bırakmaya çalıştığı sigarayı severdi birde. Dua etmeyi, şükretmeyi. Bir de pilavı. Yeryüzünde kimsenin sevemeyeceği kadar.