sevdiği entry'ler

mahmud şevket paşa nın ses kaydı

https://www.youtube.com/watch?v=bk3ihhklf-g

harekât ordusu'na seslendiği konuşma.

2. abdülhamid'e ağır eleştiriler mevcuddur.

allâh gani gani rahmet eylesin mahmud şevket paşa'ya.

sicilya

sahip olduğu stratejik önemle akdenizin hep önemli adalarından birisi olmuştur. tam magrip ile Italya arasında olması dolayısıyla bir noktada da medeniyetlerin beşiği haline gelmiştir. avrupa'da en parlak dönemlerinde granada ile yarışabilmiş bir adadır sicilya. Ada'da iki tane ana merkez bulunmaktadır; nüfus genellikle buralarda yoğunlaşmaktadır, bunlar: catania ve palermo'dur.

Catania adanın bu batı kısmında bulunmakla birlikte etna'nın eteklerinde kurulmuştur. etna'nın 17.yy sonlarında patlaması şehri yerle bir etmiştir. şehir 17.yy dan sonra tekrar kurulmuştur. hatta şehrin ortasındaki denize bakan castello ursino uçuruma bakarken lavların birikmesiyle denizle hem zemin olmuştur. Catania şehri palermo'ya göre daha temiz ve düzenlidir. her italyan şehrinin sahip olduğu piazza duoma'ya da sahiptir. burada bulunan duoma katedrali şehrin en önemli yapılarından biridir. [floransa ya da Bologna'da olduğu gibi]. bu katedralin karşısında ise u liotru adı verilen üzerinde aswan'dan getirilmiş bir obelisk bulunan volkan tüfünden yapılma bir fil heykeli bulunmaktadır. bu fil şehrin sembolü olmakla birlikte catania futbol takımının da sembolüdür.

Şehrin ana ziyaret edilmesi gereken noktalarından birisi: via crucifieri'dir. burada 6 tane büyük eski kilise bulunmaktadır. hata hatta bir çok filme de ev sahipliği yapmıştır. via etnae caddesi bir başka uğrak noktasıdır. şehrin güney taraflarına doğru oranın en tarihi kalelerinden biri olan castello ursino, piazza duomo, otobüs terminali ve tren istasyonunun yakınında bulunan sinema müzesi olarak hizmet veren la chiminiere, bellini tiyatrosu, Catania amfitiyatrosu, odeon.. vs...

Bir başka uğrak nokta ise Palermo'dur. ilk geldiğinizde şehrin göçmenlerle dolu olduğu ve ara sokakların pislikten geçilmediğini fark edeceksiniz. catania'ya göre daha pis olmakla birlikte, içindeki monumental yapılar değerlendirildiğinde catania'dan çok çok haşmetlidir. ana caddelerinden birisi via maquedas'dır. burada bulunan quattro canti(dört azize), palermo'nun en büyük dört azizesini simgeleyen ve birbirine bakan tarihi 4 büyük kilisenin üzerilerindeki azize heykelleri ile tezyin edilmiştir. palermo'nun gerçek merkezi burasıdır. aynı yoldan devam edildiğinde chiesa di san cataldo(san cataldo kilisesi)[kendisi camiden bozma kubbeleri ve arap norman tarzı ile oldukça tanıdık bir görüntü olarak karşınıza çıkacaktır.] la fontana pretoria ve chiesa di santa caterina ile karşılaşırsınız. Palermo bir islam şehirliği yapmış olması dolayısıyla dar sokakları oldukça yaygındır. şehrin landmark point'i ise teatro massimo'nun şehre kurulu olduğu piazza verdi'dir. sırf bu mükemmel mimariyi görebilmek için bile sicilya'ya gidilebilir.

şehirde kafelerin toplandığı ve esas tarihi geziyi yapabileceğiniz bir sokak alarak via bara all'olivella bulunmaktadır. bu sokak üzerindeki opera dei pupi(kukla tiyatrosu)ye uğramadan palermo'yu terkederseniz şehre boşuna gelmiş olursunuz. bu tiyatronun kuklalarının diyalogları rönesans döneminin şiirlerini andırır. kökenleri donkişot'a kadar gitmekle birlikte 19.yy'da baya popüler olmuştur. bu kuklalar genellikle tahtadan yapılmakla birlikte manipulasyon tekniği(el çabukluğu) catania ya da palermo okuluna ait oluşuna göre değişir. diyaloglar bizdeki ortaoyunu ya da karagöz tiyatrosu gibi doğaçlamaya dayanır. tiyatroda sarakenlerden tutun charlemagne'ye kadar gider. chanson de roland tarzı bir müslüman karşıtlığını da içinde barındırır. bu tarihi gezinin sonu ise bin yıldan uzundur ayakta kalabilmiş olan ve dallardan salan kökleri kalın bir selvi ağcı kadar devasallaşmış kauçuk ağaçları ile karşılaşmanız oluşturur.

bu iki şehrin dışında zamanında sparta ile rekabet etmiş olan yunan kolonisi syracusa'nın kalıntılarının da bulunduğu syracuse şehrine de gitmeniz tavsiye olunur. ama ilk tavsiye edeceğim yer bu noktada taormina'dır. şehir catania'dan 60 km uzaklıktadır ve bir tepeninin üzerinde kurulmuştur. bu nedenle eğer nostalji yapıp da tren ile gitmeye niyetiniz var ise gitmeyin çünkü tren yukarı çıkamadığı için aşağıda indiriyor. taormina'nın zirvesinde ise saracen kalesi adı verilen bir kale bulunmaktadır. buraya çıkabilmek için en az 1200 basamak arşınlamanız gerektiğini ayriyeten belirteyim. buranın piazza duomo'su ise mükemmel bir etna ve taormina koyu görüntüsüne sahiptir. meraklıları için eğer adayı tamamen gezmek istiyorlarsa ilk yapmaları gereken gelmeden önce küçük bir micra ya da mercedes smart kiralamak. çünkü adayı bitirebilmek mümkün değil, noto, ragusa,agrigento,enna, etna, trapani ve özellikle yel değirmenleri ile ünül salina gidilmesi gereken yerle olarak tavsiye edilir.

genel itibari ile turunçgil ağaçları ile doludur sicilya; yemyeşildir. pek kahvaltı kültürü olmamakla birlikte erik büyüklüğündeki lezzetli zeytinleri şarap içerken yenir. sicilya'da şarabın her türlüsü içilebilir, özellikle açık sürahı şarapları tavsiye olunur. klitharos ile archi şarap da tavsiye edebileceğim bir kaç markadır. son olarak, kadınları konusunda yorum yapmayacağım gidin görün...

yılın son saatteri

görsel

akıncılar

tamamı en az bir yabancı dili ana dili gibi konuşabilen; osmanlı'da uç bölgelerde yabancı devletlere vur-kaç taktiği ile yağmalara girişen; böylece o devleti zayıf düşüren; hafif, atlı birlk.

yabancı devletlerde ajanlık yaptıkları da görülmüştür.

bir de efsane olmuş bir konu vardır:

kanuni sultan süleyman'ın almanya (hani avusturya'ya kadar gidip kös kös geri döndüğü) seferi sırasında; orduyu korumak üzere çevrede gözlem yapan bir grup gaza gelip; günümüzdeki köln'e kadar gitmişlerdir. ancak bu seferler sırasında önemli akıncı birlikleri ağır hasar alıyorlar ve sonunda da yerlerini kırım hanlığı'ndaki benzer ünite olan hafif atlılara bırakıyorlar.

yavuz sultan selim döneminde tek görevleri moskova prensliği'ni rahat bırakmamak olan ve bu görevi de başarıyla yerine getiren bu birlikler kanuni'nin üst üste yaptığı bu hatalar sonucunda batı'ya (avusturya macaristan imparatorluğu) üzerine yoğunlaştırılmışlardır. korkacak bir şeyi kalmayan moskova prensliği de gittikçe güçlenmiş ve birkaç asır içinde florya*'ya kadar ilerleyebilmiştir. aynı nedenden ötürü doğu'da da hızla geliştiler ve sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'nin yıkımına kadar başta kırım ve orta asya olmak üzere hemen hemen tüm türkeli'ni işgâl altında tuttular.

türkler'in geneli türkeli'nin altında bu kadar uzun süre rus işgâlinde kalmasından timurlu devleti'ni sorumlu tutarlar. oysa esas sorumlu "illâ batıya gideceğiz" diye kıçını yırtan osmanlı hanedanı'dır.