bugün

entry'ler (1524)

nasıl hissediyorsun

sanki beynimi delmeye çalışan bir matkap var gibi. maruz kaldığım insanların sesleri matkap gibi beynimde yankılanıyor. haftanın yorgunluğu yine üzerime çökmüş, uyku çekip resetleme zamanı gelmiş ama çay/kahve içelim, iki dizi izleyelim diyoruz. Fakat kafamın içi susmuyor. insanların anlayışsız, bencil, kindar, fesat, hesapçı, ruh emici, bok atıcı olmaları beni iğrendiriyor. bu iğrenme hissi ise ruhumu ve beynimi yoruyor. neden herkes kendine/kendi işine bakmıyor diyorum, neden insanlar başkalarıyla meşgul. ben kendi küçük, belki de çapsız dünyamda kendimle mutluyum mesela. neyse sözlük bugün bitik hissediyorum işte. çünkü insanlardan soğuyorum. iğreniyorum.

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

yorgunuz sözlük. kalbimiz yorgun. içimize attıklarımızdan , dışımıza döktüklerimizden, sustuklarımızdan, konuştuklarımızdan herşeyden yorgunuz velhasıl.
derdimi anlatmak külfet, anlatmamak külfet. insanları sevme ve sevmeme meselesi fazlasıyla hengameli. duyguları dinlemek kısmı çok yorucu. işin içine duygu dışı bir sürü faktörde giriyor. çünkü insanız. gurur diyoruz, hesaplar yapıyoruz... hesapsız sevemiyoruz, hesapsız nefret edemiyoruz. hep bir matematik işi... işin kötüsü değerler çok karmaşık. dengeler hep bozuk. çok konuştum ya.

1603 lirayı beğenmeyen beyefendiler

ne beklediklerini gerçekten merak ettiğim beyefendilerdir. evet asgari ücret tabi ki keşke daha yüksek olsa ama malzeme belli , ne kadar ekmek o kadar köfte.

gecenin repliği

Dünya ne sana ne de bana kalmaz.

yazarların içtiği sigaranın markası

Kent switch idi. Resmi olarak bıraktım, şuanda tüm markalar benim, yanımda yakınımda kimden otlanıyorsam onun içtiği sigaranın markası.

nasıl hissediyorsun

hissiz, yarım yamalak, parçalara ayrılmış.

yazarların şu an dinlediği şarkılar

yaşar-aldanırım.

gözlüklü olmanın zorlukları

Soğuk havalarda kapalı mekanlara girer girmez buharlanan camlar,
yağışlı havalarda ıslanan camlar,
sıcak havalarda burnunuzun üzerinde sürekli bir yük , ekstra bir daralma nedeni.

kalbiniz ne durumda

atmıyor gibi.

birini kaybetmekten korkmak

birini kaybetmekten korkuyorsanız eğer onu kaybetmeniz sizin hayrınıza olacaktır efendim.
zaten bu korkuyla siz onu kaybedeceksiniz ona şüphe yok sadece bekleyin, onsuz da dünya dönüyor, onsuz da mutlu olabiliyorsunuz. korkulacak birşey yok yani. kanserli hücre gibi oluyor bu tip duygular.

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

Öyle dertli dertli bakma, gören olmaz.

4 yıl üniversite okuyup asgari ücretle çalışmak

4 yıllık lisans mezunuyum, yüksek lisans tez aşamasındayım, bölümümle kel alaka bir bölümde 3 aylık işbaşı eğitim programına balıklama atladım. 1053 liraya imzamı attım. doğrusu işi kabul ederken net asgari ücret diye "eh iyi ya işte" diyerek kabul etmiştim. sonrasında öğrendim ki tez aşamasında öğrenci olduğum için asgari ücret değil 1053 lira alacakmışım. teşekkürler işkur, teşekkürler istihdam projeleriyle gönlümüzü şenlendiren çalışma bakanlığımız.*

göztepe

nedensizce süper lige çıkmasına sevindiğim takım. böyle taraftara süper lig yakışır.

bu saate kadar neden uyumadın yazar kardeş

Ramazan dolayısıyla sahura kadar oturma düzenine geçiş yapayım dedim fakat işin su çıktı. millet uyudu, uyandı, işe gidecek ben hala uyuyamadım. gram uykum da yok.

gecenin şiiri

ne söylesen ne beklesen
yaradandan ya da kaderinden;
ele geçmez istediğin
uğruna savaş vermediysen.

sanki seni boğar gibi,
sanki yeniden doğar gibi,
sanki zaman zaman ölür gibi
acısını, çilesini çekmediysen...

hani büklüm büklüm boynunda,
hani paramparça ruhunda,
hani soran gözlerle kapında,
bekleyen dargın anıların gibi.

sevilmeden de sevmeyi,
neyi özlediğini bilmeyi ,
acı da olsa yine gerçeği
görüp de söylemeyi bilmediysen

sanki seni boğar gibi
sanki yeniden doğar gibi
sanki zaman zaman ölür gibi
acısını, çilesini çekmediysen

hani büklüm büklüm boynunda
hani paramparça ruhunda
hani soran gözlerle kapında
bekleyen dargın anıların gibi
(bkz: sezen aksu - büklüm büklüm)

migrosa migros deme deyyusluğu ve gafilliği

o kadar deyyusmuşum ki migros'un anlamını bu başlık entry'leri sayesinde algıladım. *

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

bezdum da bezdum.

çalgı çengi ikimiz

beklediğimize değmeyen filmdir. bende hayalkırıklığı yarattı.
nasılsa izleniriz diye yapılmış baştan savma bir film olmuş.
bilseydim filme gitmek yerine açar bir bölüm işler güçler izler daha çok gülerdim.
özetle ikiliyi (hatta üçlüyü, Selçuk Aydemir de dahil) severek takip eden cryptic water hayalkırıklığına uğradı.
kadro süper, senaryo ve mizah beklentinin çok altında.

kediyi bantlayıp yuvarlayan şerefsiz

cezanın yanında kesinlikle psikolojik tedavi görmesi gerekli bu kişinin. minicik kediyi bantlayıp, bunu marifetmiş gibi sosyal medyadan paylaşmak bir ruh hastalığıdır kuşkusuz.

yazarlara göre ülke nereye gidiyor

karamsar olmak istemiyorum ama biraz bok yoluna gidiyor.