bugün

entry'ler (95)

türkiye komünist partisi

"tkp kimlerden oy istemiyor?" temalı videolarla ilginç bir propaganda yöntemine imza atmış partidir.yalnız bu video serilerinin ikincisinde yankılanan "yaşasın renklerin kardeşliği" sloganlarının yerini "yaşasın halkların kardeşliği" alsın istiyor insan.
http://haber.sol.org.tr/s...re-konu-oldu-haberi-41755

bedri baykam

bazen çok "samimi" ve "candan" olabilen insandır. hepimizden farklı olarak daha über ütopik sanrıları vardır o ayrı.
görsel

uludağ sözlük yazarlarının twitter sayfaları

http://twitter.com/#!/totalmuhalif

atatürk ün yaptığı tek hata

ismet inönü'nün politika kariyerini engelleyememesidir. böylece nesiller Atatürk'ü kendisinin hiç istemeyeceği bir şekilde asla hata yapmayan, kusursuz bir insan olarak tanıdı. tartışılamazlık, eleştirilemezlik yüzünden, fikirlerini daha ileriye götürebilmek için gereken dialektik fırsatı kaçırıldı ve bağımsızlık mücadelesi sayesinde halkın kazanımı olan kavramların içi boşaltıldı.

başörtülülerin ülke içinde barınmasına karşıyım

her che tişörtü giyenin devrimci olarak tanımlandığı bir ülkede yaşadığımızı farketmemizi sağlayan kişinin saçmasıdır.

radikal

kendi siteleri içindeki ve internetteki arama motorlarının bütün inceliklerini kullanmama rağmen türkan albayrak 'ın uzunca bir süredir sürdürüp, kazandığı direniş ile ilgili habere rastlanmayan gazete.

akın olgun

sağlam reçeteleri vardır.
http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1249308203&news_code=1289144867&year=2010&month=11&day=07

cumhuriyet halk partisi

değişebildiğinde "oy verecek parti mi var" diyenlerin umudu olabilecek partidir. ama bu değişimin niteliği hakkında bülent forta' nın yazdığı yazı çoğu insanın düşüncelerine tercüman olmuştur.
özellikle şu paragraf ; "chp’nin demokrasiyi ve özgürlükleri savunan; kürt sorununda, türban sorununda ileri çözümler ortaya koyan bir parti haline dönüşmesi; sınıfsal olarak ezilenlerin sorunlarına eğilmesi genel olarak sol açısından da ülke açısından da “hayırlı” bir durumdur. elbette kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan bir siyasal parti “ezilenlerin” temsilcisi olma noktasında yapısal olarak kısıtlı kalmaya mahkûm olduğunu unutmadan.
solun bu noktada konumlanması gereken zemin küresel kapitalizmin gelmiş olduğu aşamayı bütün yönleriyle kavramak ve buna karşı muhalefet yürütmenin düşünsel ve pratik yollarını bulmaktır. gerçek bir değişim bu değişime ihtiyacı olan kesimlerin öncülüğünde gerçekleşebilir. bu bir olgu haline gelmediği sürece küresel kapitalizmin toplumsal hayatın bütün dokularına yayılan eski rejimleri ortadan kaldıran yeni eğemenlik biçimleri üreten düzenini “değişim” olarak kutsama yanılgısı sürüp gider. "

http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1186603162&news_code=1289145537&year=2010&month=11&day=07

önder sav

makamından dolayı mıdır bilinmez, kolay hedeftir. keşke vaktiyle demirel, erbakan ve ecevit' e de bu kadar kolay git diyebilseydik, tartışma programlarında ömrünü bir parti için kimine göre heba, kimine göre feda etmiş görüşlerine hiç katılmadığım ama inandığı bir mücadele için ortaya hayatını koymuş bir insan portresinden dolayı saygı duyduğum bu yaşlı adamla dalga geçildiği gibi keşke diğer dinazorlarla da dalga geçebilseydik.
görevini on yıllar öncesi yapması gerektiği gibi bırakmalıdır. hatta sadece önder sav değil, başlıca chp' yi ve sonrasında da türkiye' deki sosyal demokrat hareketi esir almış, statükocu zihniyette önder sav' ile birlikte bırakmalıdır.

isminin bolca geçtiği güzel bir yazıyı akın olgun kaleme almış. http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1249308203&news_code=1289144867&year=2010&month=11&day=07

ülke tv muhabirini göt eden kadın

bir konu hakkında teorik birikimi olmayan, o konu hakkında beyin fırtınası yapmamış, konuyla ilgili düşüncelerini çevresinden, birkaç köşe yazısından ve tartışma programından derlemiş her insanın düşeceği duruma düşmüştür. konuşma genel itibariyle tutarsızdır ama ben yine de söyledikleriyle ifade etmek istediklerinin farklı olduğunu düşünüyorum. konuşmasında kendi türban algısını tam anlamıyla ifade edememiş bir öğretmen adayıdır. ve bu durumu da göz önüne aldığımda onun hangi korkularla endişelerle bu çok makul olmayan tespitlere ulaştığını anlamaya çalışabiliyorum.

kerbela

sırrı süreyya önder 'in tek cümlelik tespitine konu olmuş, müslümanım diyenin kafa yorup araştırması gereken, acılara ezelden evvele tümleç olmuş, olacak şehir.
"kerbela islam'ın yoksul elinden alınıp zenginin insafına terk edildiği yerdir" .

sırrı süreyya önder

istanbul kitap fuarı' nda, ayrıntı yayınları' nın düzenlediği "sol ve din" konulu söyleşiye katılmış yönetmen. söyleşiye katılmadım ama haberde insanın boğazını düğüm düğüm düğümleyen aforizması, insanı yüreği kanarken düşündürecek cinsten; ""kerbela islam' ın yoksul elinden alınıp zenginin insafına terk edildiği yerdir" .

söyleşi hakkında kabaca fikir verebilecek link; http://www.birgun.net/cultures_index.php?news_code=1289152443&day=07&month=11&year=2010 . bu muhabbet insanının

survivor kızlar erkekler

her saniyesi sosyalizme övgüdür bu yarışmanın.

recep tayyip erdoğan

emek sömürüsüne izin vermeyeceği palavrasını gözümüzün içine baka baka söyleyebilen siyasetçi. birileri bizimle fena halde dalga geçiyor.

bi tek siyasi başlıklara entry giren yazar

en azından, bir insanın hayattan zevk alıp almadığını yazdığı başlıklardan kestirmez. sol framede gereksiz tonlarca başlığa rağmen sabredip, ülkem insanının sorunları ile ilgili düşünür taşınır tartışır. hangi görüşten olursa olsun tutarlı örneklerle açıklanmış fikirler diyalektiğe hizmet eder ve günün birinde ulaşılacak çözümde mutlaka katkısı vardır.

futbol mu seks mi

futbolu bir zaten seks olarak algılayıp, tezahüratlarından, gazete manşetlerine ortalığı ele geçirmiş cinsiyetçi dilden gram rahatsızlık duymayan, sevgilisinin, kız kardeşinin yanında utanmadan "gasaraya nasıl çaktık, nasıl soktuk "" şeklinde gezinen yurdum insanını çok zorlayacak soru.

ülkücülerin komünistlerden daha bilgili olması

"kişinin bildiği anlatabildiği kadardır" düsturuyla ele alındığında, acaba bunları yanlış mı tanıdık dememize sebebiyet verebilecek iddiadır. ideolojik tartışmalardan çok, sistematik çatışmalardı yıllarca gördüğümüz. bolca satır, bıçak içeren. bunu düşünebilen insanın kolayca ikna olmayacağını düşünerek iki eski yazımı tekrar paylaşmak isterim.
(bkz: komünistlerin potansiyel terörist olması)
(bkz: solcuların kültürlü olduklarını sanmaları)

nevruz

insanları buluşturması gerekirken, tam tersine ayrıştıran gün. başlıkta çokça yılmaz özdil den alıntı yapılmış. belki bir iki cümlesinde haklı yılmaz özdil ama
--spoiler-
hafızanızı yitirdiyseniz... mitoloji kurcalayıp, taaa milattan önceye gitmenin âlemi yok, ananıza babanıza sorun, var mıydı bu ülkede böyle bir bayram?--spoiler-

yorumu gerçekten trajikomik. sanki farklı bir ülkede yaşamış bu adam. cezaevlerinin işkencehane olmadığı, insanların düşüncelerinden ötürü yargılanıp, hücrelere tıkılmadığı bir ülkede yaşamış. dört kişinin bir araya gelmesinin bile suç olduğu zamanlarda neden kutlama yapılmıyormuş diye aklınca ayar verebiliyor. türkiye'nin en çok satan gazetesinin en popüler köşe yazarı bile gözümüze baka baka masal anlatıyor.

nevruz kimin bayramıymış benim için farketmiyor, iki halk kardeşse, bu topraklar hepimizinse, sizler için niye farkediyor hiç anlamıyorum. "v" veya "w" harfleri değil bizi ayıran. bizi ayıran şey türk ve kürt milliyetçiliği.

yılmaz özdil

80 gençliği, türk milli eğitim sistemi tarafından "almanlar yenilince bizde yenilmiş sayıldık" mantığıyla yetiştirilmişti, şimdi bu masalsı resmi tarih uydurma misyonunu yılmaz özdil devralmış görünüyor.

nevruz veya newroz hakkında
--spoiler--
hafızanızı yitirdiyseniz... mitoloji kurcalayıp, taaa milattan önceye gitmenin âlemi yok, ananıza babanıza sorun, var mıydı bu ülkede böyle bir bayram?
--spoiler--
yorumu gerçekten trajikomik. sanki farklı bir ülkede yaşamış bu adam. cezaevlerinin işkencehane olmadığı, insanların düşüncelerinden ötürü yargılanıp, hücrelere tıkılmadığı bir ülkede yaşamış. dört kişinin bir araya gelmesinin bile suç olduğu zamanlarda neden kutlama yapılmıyormuş diye aklınca ayar verebiliyor. türkiye'nin en çok satan gazetesinin en popüler köşe yazarı bile gözümüze baka baka masal anlatıyor.

edit:imla

nevruz

insanları buluşturması gerekirken, tam tersine ayrıştıran gün. başlıkta çokça yılmaz özdil' den alıntı yapılmış. belki bir iki cümlesinde haklı yılmaz özdil ama
--spoiler--
hafızanızı yitirdiyseniz... mitoloji kurcalayıp, taaa milattan önceye gitmenin âlemi yok, ananıza babanıza sorun, var mıydı bu ülkede böyle bir bayram?--spoiler--

yorumu gerçekten trajikomik. sanki farklı bir ülkede yaşamış bu adam. cezaevlerinin işkencehane olmadığı, insanların düşüncelerinden ötürü yargılanıp, hücrelere tıkılmadığı bir ülkede yaşamış. dört kişinin bir araya gelmesinin bile suç olduğu zamanlarda neden kutlama yapılmıyormuş diye aklınca ayar verebiliyor. Türkiye'nin en çok satan gazetesinin en popüler köşe yazarı bile gözümüze baka baka masal anlatıyor.

nevruz kimin bayramıymış benim için farketmiyor, iki halk kardeşse, bu topraklar hepimizinse, sizler için niye farkediyor hiç anlamıyorum. "v" veya "w" harfleri değil bizi ayıran. bizi ayıran şey türk ve kürt milliyetçileri.