bugün
- sigara içmenin insana verdiği zevk8
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım14
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (36)
eğer stop motion tekniğinden hoşlanıyorsanız ve eğlencelik birşeyler hazırlamak istiyorsanız denemeniz gereken müthiş program. dikkat edin eğlencelik dedim, profesyonel bir şeyler beklemeyin.
son bölüm itibariyle şapkadaki delik ve ses vermemesi öldüğünü düşünmemize sebep olmuştur. umarım böyle bir şey yoktur. cass'ten sonra supernatural bobby singer'ı da kaybedemez.
yapabilirseniz ankara'da bu sezon da devlet tiyatroları bünyesinde devam eden "bir delinin hatıra defteri" adlı tek kişilik muhteşem oyununa gidiniz. Tanıma gelince: Ankara Devlet Tiyatrosu bünyesinde yönetmenlik ve oyunculuk yapan; eski bar, yeni meyhane işletmecisi.
low grubunun en güzel parçalarından biri belki de. gitarının tınısı pek bir huzurludur. Her ne kadar sözler o kadar huzurlu olmasa da.
i was a child
i was on fire
but i stayed alive while all else died
i held my breath
what could i say
and i closed my eyes like marvin gaye
but now i've had enough
it's in the drugs
it's in the drugs
it's in the drugs, ahhh
it's in the drugs
you had your plan
a heavy hand
but the weight was more than you could stand
breaking like dolls
singing like birds
we always get what we deserve
but now i've had enough
it's in the drugs
it's in the drugs
i was a child
i was on fire
but i stayed alive while all else died
i held my breath
what could i say
and i closed my eyes like marvin gaye
but now i've had enough
it's in the drugs
it's in the drugs
it's in the drugs, ahhh
it's in the drugs
you had your plan
a heavy hand
but the weight was more than you could stand
breaking like dolls
singing like birds
we always get what we deserve
but now i've had enough
it's in the drugs
it's in the drugs
low cover'ı the smiths kadar iyi olmasa da vokaller için dinlenilmesi gereken sümük sildirten parça.
kesinlikle daha sağlıklı değildir. rüzgar çarpar. yamultur maazallah.
http://inci.sozlukspot.co...@yarrak%20siken%20kelebek linkinden izlenebilecek, aman canım izlenecek dediğime bakmayın, okunabilecek, deneysel bir roman çalışması gibi geldi bana. Bildiğin sürükleyici bir şey bu. Ama okuduğunuza değer. Yeraltı edebiyatı gibi bir şey, ilginç.
Filmi çekilmediği için hiç üzülmediğim, beni derinden etkileyen, içinde yaşadığımız dünya'ya biraz daha kafa yormamız gerektiğini bana hatırlatan hakan günday romanı. filminin çekilmediğine neden üzülmediğim konusuna gelince; evet, ben yapacağım onu.
"Gabor: Bir insanın ilk öğrendiği şey nedir?
Mart : Yürümek mi?
Gabor: Hayır dostum, düşünmek!
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Evet, neden ile sonucu eşleştirmek. Bir bebeğin öğrendiği ilk şeydir. Yani düşünmek.
Peki , söyle bakalım, bir insanın ilk unuttuğu bilgi hangisidir?
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Zeki bir adamsın..."
"Gabor: Bir insanın ilk öğrendiği şey nedir?
Mart : Yürümek mi?
Gabor: Hayır dostum, düşünmek!
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Evet, neden ile sonucu eşleştirmek. Bir bebeğin öğrendiği ilk şeydir. Yani düşünmek.
Peki , söyle bakalım, bir insanın ilk unuttuğu bilgi hangisidir?
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Zeki bir adamsın..."
(bkz: epic fail)
nedeninin kaloriferle ısınan new york şehri binalarının sıcak sularını direk kanalizasyona boşaltılması olduğu söylenir.
" Batıya doğru göç eden Türkler ile kuzeye doğru çıkan Arapların karşılaşmaları çok kanlı geçmiştir.
"Resmi tarih"e bakarsanız 751 yılındaki Talas Savaşı'nda Türkler , Çinlilere karşı Araplara yardım etmişlerdir,Araplar bu sayede savaşı kazanmışlar, sonra da Türkler zaten eski inançları olan Şamanizm e çok yakın ilkeler içeren Müslümanlığı Gönüllü olarak kabul etmişlerdir.
Oysa Türklerle Araplar , Talas savaşı'ndan çok daha önce karşılaşmışlardır.
Bu karşılaşma ne yazık ki çok kanlı sayfalarla yazılmıştır.Bu durum Ne Türklerin ne de Arapların suçudur;O dönemin tarihsel gerçekleri böyledir.
Talas savaşını Çinliler kazansaydı tarih bu seferde büyük bir olasılıkla " Çinliler, Türklerin yardımı sayesinde savaşı kazandılar " diye yazacaktı.
Çünkü savaş sırasında hem Çin tarafıda hem Arap tarafında Çeşitli Türk boyları vardı.
Aslında Türkle ile Araplar arasındaki temas 600'lü yılların sonunda , Dört Halife Dönemi'nin sonunda başlamıştır .
Türklerle Araplar Maveraünnehir'de yani bugünkü Kazakistan , Özbekistan , Türkmenistan ve iran 'a kadar yayılan bölgede karşılaşmışlardır.
Çatışmalar Horosan'da , Semerkan , Buhara gibi kentlerde odaklanmıştı.
Kuteybe Bin Müslim , Yezid Bin Mühelleb , Said Bin Haraşi,Eşres Bin Abdullah , Nasr Bin Seyyar gibi Horasan valileri , binlerce Türk ü öldürmüş Arap komutanlardı.
700 lü yıllarda Horasan çok şiddetli savaşlarave aldatılarak teslim alınan Türklerin acımasızca kılıçtan geçirilmeleri gibi kanlı olaylara tanık olur.
Fakat bu savaşlara ve kanlı olaylara karşın "resmi tarih" Türklerin kendi özgür iradeleriyle,gönüllü olarak Müslümanlığa geçtikleri konusunda ısrarlıdır.
Oysa bütün dinlerin gelişmesinde olduğu gibi Türklerin de büyük ölçüde yenilgiler sonunda Müslümanlığı kabul ettikleri tarihsel bir gerçektir. "
kaynak: Emre Kongar-Tarihimizle Yüzleşmek
"Resmi tarih"e bakarsanız 751 yılındaki Talas Savaşı'nda Türkler , Çinlilere karşı Araplara yardım etmişlerdir,Araplar bu sayede savaşı kazanmışlar, sonra da Türkler zaten eski inançları olan Şamanizm e çok yakın ilkeler içeren Müslümanlığı Gönüllü olarak kabul etmişlerdir.
Oysa Türklerle Araplar , Talas savaşı'ndan çok daha önce karşılaşmışlardır.
Bu karşılaşma ne yazık ki çok kanlı sayfalarla yazılmıştır.Bu durum Ne Türklerin ne de Arapların suçudur;O dönemin tarihsel gerçekleri böyledir.
Talas savaşını Çinliler kazansaydı tarih bu seferde büyük bir olasılıkla " Çinliler, Türklerin yardımı sayesinde savaşı kazandılar " diye yazacaktı.
Çünkü savaş sırasında hem Çin tarafıda hem Arap tarafında Çeşitli Türk boyları vardı.
Aslında Türkle ile Araplar arasındaki temas 600'lü yılların sonunda , Dört Halife Dönemi'nin sonunda başlamıştır .
Türklerle Araplar Maveraünnehir'de yani bugünkü Kazakistan , Özbekistan , Türkmenistan ve iran 'a kadar yayılan bölgede karşılaşmışlardır.
Çatışmalar Horosan'da , Semerkan , Buhara gibi kentlerde odaklanmıştı.
Kuteybe Bin Müslim , Yezid Bin Mühelleb , Said Bin Haraşi,Eşres Bin Abdullah , Nasr Bin Seyyar gibi Horasan valileri , binlerce Türk ü öldürmüş Arap komutanlardı.
700 lü yıllarda Horasan çok şiddetli savaşlarave aldatılarak teslim alınan Türklerin acımasızca kılıçtan geçirilmeleri gibi kanlı olaylara tanık olur.
Fakat bu savaşlara ve kanlı olaylara karşın "resmi tarih" Türklerin kendi özgür iradeleriyle,gönüllü olarak Müslümanlığa geçtikleri konusunda ısrarlıdır.
Oysa bütün dinlerin gelişmesinde olduğu gibi Türklerin de büyük ölçüde yenilgiler sonunda Müslümanlığı kabul ettikleri tarihsel bir gerçektir. "
kaynak: Emre Kongar-Tarihimizle Yüzleşmek
bu akşam üstü tobb etü söğütözü kampüsünde görebileceğiniz, sözü edilen okulun bahar şenliklerine katılacak olan şahsiyet.
(bkz: doğru yol)
hangisinden bahsediyorduk yahu?
hangisinden bahsediyorduk yahu?
bahsettiğimiz erkekler evet takım elbise giyer. evet yaka bağır açar. tespih sallar. kirli sakal bırakır. hatta bazısı uzun saçlıdır. ama sorarım size bunlar mı belirler bir erkeğin yakışıklı olup olmadığını? pek tabi de aralarında fevkaladenin fevkinde olanlar olabilir ama bu genelleme aşkı niye?
türkiye'nin geleceği bu belirtilen hadise ise ben yokum arkadaş.
aylardır yaşıyorum ben bunu. ve evet dediğiniz gibi arkadaşlar arasında bir çabalama bi başarma isteği beni başgöz etmek için ama yok. artık bu durumda sorunun bizde olduğunu kabul etme zamanı geldi sanırım.
classic rock deyince aklıma gelen şarkılardandır. hade bakalım verin gazı zıplayın zıplayın.
bazıları derler ki türk tarihi selçuklularla bitmiştir.
bir nevi sergen yalçın. çok çalışması lazım çok. ama onda o ışığı göremiyorum ben. yıllar sonra deriz: "lan bize böle böle bi adam gelmişti, ne oldu ona?"
aklıma gelen edit: tabi sergen yalçını hatırlıyoruz, fazlasıyla yetenekli olduğundan dolayı ama bunda o da yok.
aklıma gelen edit: tabi sergen yalçını hatırlıyoruz, fazlasıyla yetenekli olduğundan dolayı ama bunda o da yok.