bugün
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- icardi190525
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü14
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence10
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız11
- uzağı göremeyen insan8
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım16
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
sevdiği entry'ler
bu aralar sıkça başıma gelen durumdur.
içinde bir sıkıntı vardır kişinin. uyku tutmaz, yatağında döner, kulağında tıngırdayan müzik artık fazla gelmiştir ve kalkar yataktan kişi. salona pencerenin karşısına gider. sonra bir sandalye çeker ve oturur karşısına manzaranın. düşünür... düşünür... neyi düşündüğünü bilmeden, karmakarışık düşünceler dolanır aklında kişinin. derken çok başka şeyler gelir aklına. eski sevgili, karşılıksız aşk, korkuları... derken bir de bakar yalnızdır kişi. büyük ihtimalle ailevi problemleri de vardır ve bu sefer kulağında tıngırdayan müzik kalbine dokunur. garip yapar içini ve gözleri sulanır, dudakları titrer. ve derken 2 damla düşer gözlerinden. ne olduğunu anlayamadan. lanet bir düşüncenin sonucudur bu iki damla.
aslında her şeyin başlangıcıdır bu iki damla ve bütün gece, ve sonrasındaki günlerde de devam edecektir bu durum. her gece aynı sandalyede, aynı pencerenin karşısında ve aynı manzaraya bakarak... kafasında sürekli aynı salak düşüncelerle başlayacaktır bu seanslar ve hep aynı şekilde sona erecektir. izlediği bir film, söylenen bir söz ve yaptığı bir hata onu hayata küstürmeye yetecektir bundan sonra. ve bir insanın çöküşü sadece "2" damla yaşla başlayacaktır.
bu sebepten yapılmaması gereken eylemdir.
içinde bir sıkıntı vardır kişinin. uyku tutmaz, yatağında döner, kulağında tıngırdayan müzik artık fazla gelmiştir ve kalkar yataktan kişi. salona pencerenin karşısına gider. sonra bir sandalye çeker ve oturur karşısına manzaranın. düşünür... düşünür... neyi düşündüğünü bilmeden, karmakarışık düşünceler dolanır aklında kişinin. derken çok başka şeyler gelir aklına. eski sevgili, karşılıksız aşk, korkuları... derken bir de bakar yalnızdır kişi. büyük ihtimalle ailevi problemleri de vardır ve bu sefer kulağında tıngırdayan müzik kalbine dokunur. garip yapar içini ve gözleri sulanır, dudakları titrer. ve derken 2 damla düşer gözlerinden. ne olduğunu anlayamadan. lanet bir düşüncenin sonucudur bu iki damla.
aslında her şeyin başlangıcıdır bu iki damla ve bütün gece, ve sonrasındaki günlerde de devam edecektir bu durum. her gece aynı sandalyede, aynı pencerenin karşısında ve aynı manzaraya bakarak... kafasında sürekli aynı salak düşüncelerle başlayacaktır bu seanslar ve hep aynı şekilde sona erecektir. izlediği bir film, söylenen bir söz ve yaptığı bir hata onu hayata küstürmeye yetecektir bundan sonra. ve bir insanın çöküşü sadece "2" damla yaşla başlayacaktır.
bu sebepten yapılmaması gereken eylemdir.
bundan aylar önce, sadece seviyor, belki konserine gelir diye, pek dinlemediğim bir kadın sanatçının * konserine gittim.
durdum, st vincent umrumda bile değildi. gözlerim burda mı acaba diye bütün insanları deliyordu.
yoktu, benzer parfüm kokuları vardı ama o yoktu.
görmek için geldim, kafama da taktım göreceğim dedim. cesaret için içtim, aslanın oz büyücüsüne olan ihtiyacı gibi, biraz içkiye ihtiyacım vardı tabi.
sonra mesaj attım, -şu an st herhangi bir konserde misin? seni bir yerde görür gibi oldum- dedim.
hayır edip, st vincent konserinde değilim dedi.
tamam dedim, ama duramadım, onu bügün görmem lazımdı. bu ihtiyaç meselesiydi, nefes gibiydi. ama neden bu kadar görmek istediğimi de anlamıyordum.
kendim ayrılmıştım, kendi acımı kendim hazırlamıştım ama cesaretsizliğimden yine telefonda ayrılmıştım, yüzünü görmeye yüzüm yoktu sanırım.
neyse sonra evinin önüne gelsem görüşebilir miyiz? dedim. olur ama 15 20 dakika vaktim var, çok duramam dedi. olsun yeterdi, gittim, konuştum, 3 yıldır uzun olan saçlarımı kendim kesmiştim ama umrumda değildi. yokluğunda bıyıklarım daha da uzamıştı, görsün istedim. ve 20 dakika çabucak bitti, tam sarılamadım, her şey yarım yamalak oldu ve döndü evine.
bugün aradım onu, sadece ben konuşayım ve kapatayım dedim,
yol boyunca -neden o gün seni görmek istedim?-
bunu düşündüm,
konsere gitmeden önce nazan öncel - seni bugün görmem lazım dinlemiştim, tetikleyici sözleri var.
" seni bugün görmem lazım,
şöyle biraz açılmam lazım,
derdimi anlatmam gerek,
içimi dökmem lazım,
bize ne oldu bilmem lazım,
önce kendim inanmam lazım,
bunla başa çıkmam gerek,
zamanla alışmam demek,
beni biraz anlaman lazım," dediğim gibi tetikleyici ama bu asıl neden değil.
peki o zaman -neden o gün seni görmek istedim?-
düşünmeye devam ettim,
st. vincent seni hatırlatmadı değil. onun da güzel gözleri var. sonra sana benzettiğim insanlar oldu,
koku, aynı koku geldi burnuma, alkol aldım, mesaj attım.
alkol de tetikleyici, seni hatırlatan şeyler de öyle ama bunlar da nedenler değil.
o gün yüzüne fazla bakamadım fark ettiysen,
suratında 00:00 olmadan beni sevmeye devam edebilirsin yazıyordu. yani sen yazmasan da ben öyle okuyordum.
sevmemem lazım, üzülmemi istemiyorsun, bakamadım pek o yüzden.
sarılamadım da farkındaysan, durumdan rahatsız olacaksın diye düşündüm, ne tam sarılabildim, ne tam koklayabildim.
düşünmesek mutlu olacağız da, düşünmeden edemiyor insan. ya da ben edemiyorum.
sonra iyice derine indim, ne bu kadar tetikledi de - seni bugün gerçekten görmem lazım- dedim.
00:00 oldu, sen gittin, bir şey kalktı üstümden. buldum ondan sonra,
veda edemedim ya ondan. telefonda olan hiçbir şeyi sevmiyorum, senle telefondan ayrılamazdım, konuşmasak da aylardır, ayrılamamışım zaten.
ama bugün gerçekten vedalaştık sanırım, 00:00 olana kadar sevmeye devam ettim seni. last.fm'deki ilk mesajından 00:00'a kadar.
gidiyorum, çağırınca gelirim demiştim aylar önce sana, o an dediğimi unut, veda olmamış tam,
bu kadar vakit geçti, saçlarımı kendim kestim, gidiyorum, çağırdığında gelirim. sevmeye devam edebilirim, adımı unutmaya devam edebilirsin. dayanamayıp görmek isteyebilirim.
fark ettim,
o yolda öpmeye, sarılmaya alışmışım. bu sefer olmadı, yüzünde sarılmak ve öpmek yasaktır da yazıyordu, altında da ufacık veda.
kapattım telefonu sözlük.
bekliyorum, bir şey desin.
özledim desin, kıtalar ayrılmış olabilir biz ayrılmayalım desin.
etkileyici bir tip değilimdir ama
seviyorum
o yüzden her insan birazcık etkileyicidir sanırım.
sevmek etkileyicidir.
umarım öyledir sözlük. umarım.
durdum, st vincent umrumda bile değildi. gözlerim burda mı acaba diye bütün insanları deliyordu.
yoktu, benzer parfüm kokuları vardı ama o yoktu.
görmek için geldim, kafama da taktım göreceğim dedim. cesaret için içtim, aslanın oz büyücüsüne olan ihtiyacı gibi, biraz içkiye ihtiyacım vardı tabi.
sonra mesaj attım, -şu an st herhangi bir konserde misin? seni bir yerde görür gibi oldum- dedim.
hayır edip, st vincent konserinde değilim dedi.
tamam dedim, ama duramadım, onu bügün görmem lazımdı. bu ihtiyaç meselesiydi, nefes gibiydi. ama neden bu kadar görmek istediğimi de anlamıyordum.
kendim ayrılmıştım, kendi acımı kendim hazırlamıştım ama cesaretsizliğimden yine telefonda ayrılmıştım, yüzünü görmeye yüzüm yoktu sanırım.
neyse sonra evinin önüne gelsem görüşebilir miyiz? dedim. olur ama 15 20 dakika vaktim var, çok duramam dedi. olsun yeterdi, gittim, konuştum, 3 yıldır uzun olan saçlarımı kendim kesmiştim ama umrumda değildi. yokluğunda bıyıklarım daha da uzamıştı, görsün istedim. ve 20 dakika çabucak bitti, tam sarılamadım, her şey yarım yamalak oldu ve döndü evine.
bugün aradım onu, sadece ben konuşayım ve kapatayım dedim,
yol boyunca -neden o gün seni görmek istedim?-
bunu düşündüm,
konsere gitmeden önce nazan öncel - seni bugün görmem lazım dinlemiştim, tetikleyici sözleri var.
" seni bugün görmem lazım,
şöyle biraz açılmam lazım,
derdimi anlatmam gerek,
içimi dökmem lazım,
bize ne oldu bilmem lazım,
önce kendim inanmam lazım,
bunla başa çıkmam gerek,
zamanla alışmam demek,
beni biraz anlaman lazım," dediğim gibi tetikleyici ama bu asıl neden değil.
peki o zaman -neden o gün seni görmek istedim?-
düşünmeye devam ettim,
st. vincent seni hatırlatmadı değil. onun da güzel gözleri var. sonra sana benzettiğim insanlar oldu,
koku, aynı koku geldi burnuma, alkol aldım, mesaj attım.
alkol de tetikleyici, seni hatırlatan şeyler de öyle ama bunlar da nedenler değil.
o gün yüzüne fazla bakamadım fark ettiysen,
suratında 00:00 olmadan beni sevmeye devam edebilirsin yazıyordu. yani sen yazmasan da ben öyle okuyordum.
sevmemem lazım, üzülmemi istemiyorsun, bakamadım pek o yüzden.
sarılamadım da farkındaysan, durumdan rahatsız olacaksın diye düşündüm, ne tam sarılabildim, ne tam koklayabildim.
düşünmesek mutlu olacağız da, düşünmeden edemiyor insan. ya da ben edemiyorum.
sonra iyice derine indim, ne bu kadar tetikledi de - seni bugün gerçekten görmem lazım- dedim.
00:00 oldu, sen gittin, bir şey kalktı üstümden. buldum ondan sonra,
veda edemedim ya ondan. telefonda olan hiçbir şeyi sevmiyorum, senle telefondan ayrılamazdım, konuşmasak da aylardır, ayrılamamışım zaten.
ama bugün gerçekten vedalaştık sanırım, 00:00 olana kadar sevmeye devam ettim seni. last.fm'deki ilk mesajından 00:00'a kadar.
gidiyorum, çağırınca gelirim demiştim aylar önce sana, o an dediğimi unut, veda olmamış tam,
bu kadar vakit geçti, saçlarımı kendim kestim, gidiyorum, çağırdığında gelirim. sevmeye devam edebilirim, adımı unutmaya devam edebilirsin. dayanamayıp görmek isteyebilirim.
fark ettim,
o yolda öpmeye, sarılmaya alışmışım. bu sefer olmadı, yüzünde sarılmak ve öpmek yasaktır da yazıyordu, altında da ufacık veda.
kapattım telefonu sözlük.
bekliyorum, bir şey desin.
özledim desin, kıtalar ayrılmış olabilir biz ayrılmayalım desin.
etkileyici bir tip değilimdir ama
seviyorum
o yüzden her insan birazcık etkileyicidir sanırım.
sevmek etkileyicidir.
umarım öyledir sözlük. umarım.