bugün

entry'ler (23)

masala çayı

Hindistan'a gittiğinizde çay dediğiniz zaman size sunacakları baharatlı özellikle zencefille harika olan bir içecek ; ee tabi ilk etap da siyah çay gelmemesinin hayal kırıklığını yaşarken o enfes tat bu duruma ilaç gibi geliyor.. Nepal de aynı tadı bulamamanın hüsranını yaşayabilirsiniz o nedenle masala çayı almak istiyorsanız eğer Hindistan'dan alın ve pahalı olandan alın diğerleri saçma sapan tatlar veriyor, hele ki Nepal'den asla almayın kazıklanmış biri olarak size tavsiyem ;)

seyyan hanım

'mazi kalbimde bir yaradır','çapkın','hasret' parçalarının eşsiz yorumcusu ilk Türk tango sanatçılarımızdandır. sesine hayran olmamak elde değildir...

akp nin karnesi başarılarla doludur

şizofrenlik belirtisi bir beyandır...kişinin kendi dünyasında doldurmuş olduğu bir karnedir. 'şizofrendir kusura bakmayın!' dedirten cümle.

din üzerinden siyaset vs atatürk üzerinden siyaset

maalesef ki ülkemin siyaset anlayışı bu kadar!!! parti kurar başa gelir müslümanım der halkta 'Allah tan korkan insandan zarar gelmez' der onu iktidara taşır.muhalefeti Atatürk bizim liderimizdir der tek bir inkilabını hayata geçirmez Atatürkü tanımaz bile ama oyumu kapıyım yeter der.
siyasetçilerimizi özel yetiştiriyoruz yada yetiştiriyor bazı dış güçler.yetenek sınavına tabi tutulurmuşcasına;
kişilik 0
onur 0
gurur 0
halk sevgisi 0
vatan sevgisi 0
bilimi teknolojiyi desteklemek 0
ülke için gelişim raporu hazırlamak 0
hak yememek 0
cebine parayı doldurma 100
eşini dostunu zengin etmek 100
çocuklarını amerikan vatandaşı yapmak 100
vatanı babasının malı gibi satmak 100
keyfi işine göre yasa değiştirmek 100

daha neler eklenir neler...bunlar ve bunun gibiler başta olduğu sürece iktidarıyla muhalefetiyle

gitar ile fotoğraf çektirip profil resmi yapanlar

ergen kişiliğin yapmış olduğu eylem...

verilen ufacık bir yetkide götü kalkan insan

genellikle eşinin dostunun torpiliyle bir yerlere gelen, diğer türlü bir halta yaramayacaklarını iyi bilen insancıklar...

ülke hızla gelişirken akp ye kızmak

ülkenin eski maliye bakanı olan unakıtan ab gıda aş adlı şirketi binlerce tonluk mısır ithalatından dört gün sonra vergi oranının artırılması sayesinde yüzde 50 kazanç sağladı. 2005 yılında kuş gribi salgınıyla birlikte unakıtan'ın çocuklarının şirketi ab gıda, pastörize yumurta işine girdiler. ancak bir kararnameyle pastörize yumurtanın kdv'si yüzde 18'den 8'e düşürüldü.vergilerle ülke için değil menfaatleri için keyfi oynayan devlet adamları varken biz yerimizde sayar mıyız.hızla gelişen yasal soygun ve uyutulan bir halk varken nasıl gelişmeyiz...

hükümet, kdv yasasında 2004 yılında yaptığı bir değişiklik ile ‘’külçe altın, külçe gümüş, elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia gibi kıymetli taşlardaki kdv oranını yüzde 18’den yüzde sıfıra indirdi. ekmekten kdv alınırken değerli taşlarda kdv’nin sıfırlanması tartışma yarattı. bu yasa maddesi tbmm tutanaklarına göre 14 temmuz 2004 günü sabaha karşı 02.34’te akp oylarıyla benimsendi.

sen halkına 630 tl asgari ücret ver, olabildiğince vergiyi daya sonrada yolabildiğin kadar yol, sırtından geçin, ne sağlığa para ayır ne eğitime para ayır, ki bu halk öğrenmesin, gelişmesin, bilinçlenmesin, ekmeğinin derdine düşsün, sen tarımı bitirip çiftçini öldür hasatını değersizleştir ; sonrada deki kendine sosyal hukuk devletiyim vayy be güzelmiş...en kolay ve karlı meslek siyaset demek ki yattığın yerden para kazanıyorsun.... her ne kadar yan gelip yatsınlar diye seçilmeselerde...

psx ladies

2007'de kurulmuş türkiye'nin ilk ve tek bayan paintball takımı olup; güzel işler çıkarmış,keşke dağılmasaydı dedirten, toplanması arzulanan ve özlenen çılgın hatunlar karması...

mary and max

mektuplar dizisinin iki kişinin hayatını nasıl etkilediğini, birbirlerinin hayatlarında nasıl izler bıraktığını o kadar güzel anlatır ki,gerçek hayatta da acaba olur mu böyle şeyler diye düşündürür insanı;ama maalesef pek de olmaz.aslında ders olabilecek nitelikte bir animasyondur.
mary geç kaldı , hepimizin bir şeylere geç kaldığı gibi ve hala da kalmaya devam ettiği gibi; ama 8 yaşındaki mary en azından hayatını değiştirdi ,44 yaşındaki max'in hayatıyla birlikte...acaba bir gün bizimde cesaretimiz olabilecek mi kendi hayatımızı değiştirmek için; ki o zaman onların da hayatı değişecek...

the shins

Sadece 'New Slang' ve 'A Comet Appears' dinlemek bu grubu en iyi şekilde anlamaya yeter...

john coltrane

saksafonun baba isimlerinden biri olup kendine has tarzıyla farkını ortaya koymuş klasik caz üstadı.
besteleriyle zamanına damgasını vurmuş ve hala adından söz ettirmeye devam eden Coltrane, aynı zamanda müziğine felsefesini enjekte etmiş ve insanların her daim hayata karşı pozitif olmalarını ve mücadelelerinin yaşanılan dünya için haklı ve güzelleştirme amaçlarıyla sürdürmelerini istemiştir.
dün aldığım 'Blue Train' albümü, niye şimdiye kadar almadım diye pişmanlık duyduğum başarılı bir Coltrane eseridir.

nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala

nazımı yermek yerine anlamak kilit nokta, anlamama konusunda inat edilse de...bu kadar açık bir şiirken hemde...

eddie vedder

into the wild filminin harika müziklerini yapan, filmdeki gibi herşeyi bırakıp kaçma ruhunu tetikleyen müziklerin sahibi güzel insan...

alyanos

gelmiş ve mutlu olmuş bir yazarımızdır.çömezdir; ama çaktırmayan bir yazardır da aynı zamanda.

one more cup of coffee

gitmek istenilen ama gidilemeye, düşünülen ama ulaşılamayan,yerden göklere çıkarabilicek güçte olup bunu sadece 4 dkk da başarabilen bir parça...

parayı bulunca yapılacaklar

1 adet jeep cj5 alıp bangladeşe doğru yolu bulmak, ordan ülkeye dönüp chopper alıp batıya kaymak

atatürk olmasaydı da bu vatanı kurtarırdık

bu vatan tabiki biinlerce kahraman tarafından kurtarıdı ona kimse laf edemez.fakat herkesde de kütleyi kitle yapabilcek bi yetenek yoktur.burdan kim çıkarda evet ben yaparım o yeteneğe sahibim derki o zaman demezler mi ki 'hadi çık da Türkiye'yi kurtar şu durumundan'
ayrıca neyin muhabbeti dönüyor,vatan için her şeyini ortaya koymuş bir insanı saygıyla anmamız gerekiyorken neden ölümünün üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen bunlar konuşuluyor.
ülkemiz bu denli tehdit ve tehlike altındayken aklımızı neden ülke sorunlarına yormayız o yüce insanın yaptığı gibi ;çünkü biliriz ki bu ülkeyi düşünürsek hakkımızda ilerde bizim içinde böyle karalayıcı, ilginç, düşündürücü laflar edilir dimi...

truman doktrini

abd başkanı harry truman tarafından 1947 de sovyet tehdidini bitirmek için hazırlanmış politik bir doktrindir.sovyetlerin komünizmi yayma tehdidi karşısında, tehdide maruz kaldığını iddia ettiği devletlere mali ve askeri sözde yardım planı.truman doktrinini hızlandıran asıl neden sovyetlerin güneye doğru yayılmasıdır. 2.dünya savaşı nedeniyle ekonomisi bitmek üzere olan ingiltere'nin bölgede yarattığı boşluğu abd e dolduruyor ve savaşta ekonomisi zarar gören diğer devletlere yardım bahanesiyle sovyet düşmanlığına teşvik ederek bölgedeki hakimiyetini güçlendiriyor.truman doktrini , kendisinin ardından gelecek olan marshall planına öncülük etmiş ve doktrinin başarısı marshall planına uygun ortam sağlamıştır.

meta

meta,toplumun en temel hücresi olarak söz edilir.kapitalizm bir meta üretimi sistemidir, yapısı gereği her şeyi metalaştırır. bu noktada, kullanım değeri ve değişim değeri kavramları çikar karşimıza.
yalnızca kullanım amacıyla üretilen nesneler yada kullanım değerinden ibaret olan maddeler meta değildir,ancak başka bir ürünle değiştirmek yada satmak için bir şey yapılırsa ,yani nesne bir değişim değeri söz konusu ise ,o nesne bir metadır.bir metayı meta yapan onun değişim değeridir.alınıp satılabilen birşey olarak emek gücü de bir metadır.örneğin maden ocağında çalışan ,demir yollarında ,inşaatlarda çalışan işçiler vb. işçinin metalaşmasının temelide burdadır.
ticaretin olduğu her şey metadır.bir ürünün metalaşması , o ürünün pazara-piyasaya başarılı şekilde eklenmesi ile ilişkilidir.asıl olay ,''ticari olma yada olmama'' meselesidir.

kültür endüstrisi

kültür endüstrisi, kapitalizmin yeniden üretiminde büyük rol oynayarak , herhangi bir duyumdan yoksun, kendi insiyatifini yavaş yavaş kaybeden ve memnun bir tüketici üreten bir kurumdur.adorno ve horkheimer'in belirttiği gibi ''izleyicilerden bağımsız hiçbir düşünce beklenmemelidir'' birileri cebini diğerlerinin cebinden aldıklarıyla doldururken arada kurulan naylon düzenle insanlar eylemsizliğe itiliyor.kültür endüstrisi, ne yaptığını bilmeyen ve durmaksızın eğlenen bir kitle toplumu yaratmanın yanı sıra , kapitalizm yanlısı ideolojileri de aktif olarak yayar.uyum sağlama,tüketme,sıkı çalışma ve bireysel olarak başarma gereksinimleri ile ilgili mesajlar,kültür endüstrisi ürünlerinin tipik bir özelliğidir.bunlar işgücünün motivasyonuna yardımcı olur ve kollektif eylemi engeller.bir bakıma yeni dünya düzeni bile denilebilir.zengin ve fakir kavramı yüzyıllardan beri süre gelirken bu kavramla uçurumlar en aza indiriliyormuş gibi gösterilsede aslında sadece para babalarının lehine gelişen bir kurumdur.yüksek sınıf üzerinden kurulan o ciddiyet en aza indirilirken ,fakir sınıfın bu dengesizliğe ,adaletsizliğe karşı isyanı da bastırılır ,o öfkesi susturulur.
tam anlamıyla bir çıkar ilişkisi düzeni kurulur.dışardan bakıldığından iyi niyetli bir kurum gibi görülsede aslında her bir mekanizmasına çıkar ilişkisini donatmış bir kurumdur.efendiler ve tüketicilerin oynatma düzeni.müşteriler el üstünde tutuluyormuş gibi gösterilerek uyutulur ama en fazla tüketicidir.sanatta kültür endüstrisinden payına düşeni almıştır.tüketim toplumunun getirilerine göre sanat üreten bir düzen hali olmuştur.