bugün

ilkokulda altıma sıçtım, evet.
ortaokulda altıma sıçtım. evet.
bir süre kendine gelememesine neden olan anlardır. bir anımı anlatayım size çocuklar. eskiden kaldığım yurdun yanında bir cafe vardı. bir gün yemek yemeye gittiydik oda arkadaşımla. çişim gelmişti tuvalet gitmiştim. tuvalet unisex idi. neyse, kapıyı kitledim ben. işte çişimi yapıyorum falan sonra birden kapı açıldı. bir delikanlı idi kapıda şaşkın halde bana bakan. kapasana diye cırladım. öyle şok olmuştu ki çocuk donakaldı. neyse, sakince kalktım, sifonu çektim, ellerimi yıkadım ve dışarı çıktım. çocuk kıpkırmızı bir halde masada oturuyordu. benim çıktığımı görünce yanıma gelip özür diledi olur böyle şeyler sıkma canını dedim.
olmaz öyle şeyler. soğukkanlı davranmış olabilirim ama o an kadar rezil olmadım hiç ben. kapıyı tıklat önce bi! senin yüzünden ben kaç gün dışarıda tuvalete giremedim biliyor musun sen?
Eve yeni taşınmıştık ben de dolmuşa bindim eve dönüyorum. Malum kış, hava hemen karardı. Durağı kaçırcam korkusuyla etrafa bakınıyorum ama yok tanıdık gelmiyor yollar bir türlü. Zaten yol çalışması vardı farklı yollardan geçiyorduk. En sonunda navigasyonu açtım telefondan ayarladım eve. Millet ölmeyi unutmuş, dolmuşta çıt çıkmıyor, benim telefon bağırıyor. 200 m sonra sola dönünüz Şoför ise bir piç gülüşüyle yanındakini dürtüyor olm duydun mu lan 200 m öteden sola dönecekmişiz.

(bkz: arkadan bi kıkırtı duydum sanki)
denizde bikini üstüm açılmıştı. neyseki sudan çıkmadan fark ettim ama bağlarken bir parça yosunuda ciciklerimin yanına alıvermişim. ben herşeyi geçtim hem cinslerim iğrenerek baktı ve ne olduğunu anlayamadım. ayıp ya ben olsam uyarırdım. hem sanki bok var neden iğreniyorlarsa. aman
Yolda pek samimi olmadığım insanlarla karşılaştığìm tüm anlar. O saçma ayak üstü muhabbetler var ya *
-napiyon?*
-okul nasil?*
-senin bir sevgilin vardi ya*
-aa şeyi gördüm geçen gün *
-bir gün görüşelim ya*
Diye uzar gider ve bütün bu sahte samimiyetten kaçmaya çalışırken cümlelerim karışır. Hayattan sogurum yumruk atmak falan isterim. Beynimin boşluğudur karşılaşmalar asla altından kalkamam.
geriye dönüp kıza bakarken kavak ağacına çarpmam.
bugün yoğun baskılara dayanamayıp düğünde oynamaya kalktım 2 el şıklattım müzik bitti roman havası başladı tekrar yerime oturdum.anlattığım herşey 2 saniyede gerçekleşti.gözler bendeydi tabi.
gökyüzünde jüpiteri incelerken dürbünle diğer gezegen ve yıldızlara bakmaya çalışıyorduk.ısrarla ay nerde göremiyorum deyip duruyordum.kafamı kaldırınca çok utandım.ay yusyuvarlak tepemdeydi ve ben dakikalardır teleskopta ay'ı aradım.kimse beni takmıyordu rezil olmayayım diye...çok utandım lan.(biri de çıkıp demedi sağolsunlar kaldır kafanı da tepeye bak demedi)
Dolmuşçuya kağıt para zannederek satış fişi vermek.
o kadar rezil bir anıdır ki paylaşmaktan utanıyorum.*
Askerde çarşı iznine çıkmışım bir dükkan da çalışan bayan var çok güzel çok hoş. Bayanla tanışmak için gidip önce atkı aldım konuşamadan geri çıktım. Yarım saat sonra eldiven almak için geri gittim yine konuşamadan geri çıktım, Bir yarım saat sonra bu kez çorap almak için gittim yine konuşamadan geri döndüm. En son içeri girdiğimde aptal cesaretimi bağışlayın isminizi öğrenebilirmiyim diye sordum. kız gülümsedi ve şafak dedi. Bense mal gibi 244 dedim. Güldü gülmeyin isminizi sordum dedim yine şafak dedi 244 dedim ya dedim hayır ismim şafak dedi o an yerde bir çukur olsaydı da magma tabakasına doğru yollansaydım dedim sessizce çıkıp gittim bir daha da o dükkana uğramadım.
Metrobüse binip akbil basmıştım.

O ses duyulunca herkes kim la bu dercesine kafayı uzatıp bakmıştı. Ben de sanki ben yapmamışım gibi akbili yavaşça cebime koydum ancak yanımdaki amca omzumu dürtüp dedi ki;

"Para gitti mi?"
bugün dolmuşla seyahat ederken mp3 çalardan yüksek sesle müzik dinlerken telefonum bir süre çalıp hissetmemişim. Yanımda oturan bir kadın bildirdi "telefonun çalıyor" diyerek.
http://instagram.com/p/ndzN95qdTh/
mağazadaki cansız mankene çarpıp pardon demek. *
ayakkabı almak üzere çıktım ve Kızılay AVM'ye gittim. Nike mağazasına girip ayakkabılara baktım ve beğendiğim bir ayakkbıyı alıp kasaya yürüdüm. Hesap kartım da 500 lira olmasının verdiği özgüvenle tek çekim diyerek ptt hesap kartımı uzattım. Görevli birkaç post makinesinden birkaç kez çekim yaptı ancak; yanıt alınamadı arkada oluşan kuyruk, alnımı basan ter ile kasiyer hatunun bana bakışlarını ve ayakkabıyı orada bırakıp herhangi bir bankanın yanlış hatırlamıyorsam garanti bankasının atmsinden 200 lira çekip onu da bir dükkan 200lük tek banknot yaptırıp mağazaya geri döndüm bana o bakışları atan kasiyere uzattım. içim rahatlamış mıydı evet ama rezil olmuştum!..

Allah belanı versin Ptt!
Bir gün babamla uzun bir otobüs yolcuğuna çıkmışız ben rahat kitap okumak için en arka koltuğu aldırmısım yanımızdaki iki koltuğa da iki güzel bayan geldi. Böyle alımlı şık mis gibi parfümleri sıkmışlar tam anlamı ile bakımlı her taraflarından kalite fışkırıyor. Vakit ilerledikçe otobüsün yanında ki kaloriferlerin içinde kalorifer böcekleri olduğunu anladık iki bayan deliye dönmüş oturamıyorlar bile korkudan o esnada babam da keyif yerinde kadınları izleyip gülüyor poşetten tuzlu fıstık çıkardı bayanlara uzattı teşekkür ettiler, tuzlu fıstığı bitince bu kez poşetten gözleme çıkarttı bayanlara ikram etti teşekkür ettiler gözlemenin peşine domates çıkardı ikram etti teşekkür ettiler ben şaşkın bir şekilde izliyorum güleyim mi ağlayayım mı bilememişim en son büyük bomba geldi poşetin en altında bir tane kocaman salatalık çıkarıp bayanların üzerine sallaya sallaya yermisiniz diyor benim koltuğa gömülmem ile uyumam bir oldu tabii.
kan bağışı için gittiğim kızılay merkezindeki doktorun
'son bir yıl içinde korunarak ya da korunmadan cinsel ilişkide bulundun mu?' sorusuna
bir an boş bulunup 'malesef:(' diye cevap verdim*
sonra işi espriye vurarak 'ehe mehe' ettim.
gülümsemedi bile.
lise çağları...
artistlik yapacam derken nereden baksan 15 - 20 kızın gözü önünde belediye çukuruna düşmem.
birgün dolmuştayım memlekette. öndeki kızın saçları upuzun dümdüz , o kadar güzeldi ki. yüzünü görmüyorum ama umurumda da değil. hayal kırıklığı oluyo zaten çoğu zaman. neyse... ben en arka koltukta oturuyorum , yanımda bir boşluk var sonra bi teyze oturuyor aynı koltukta ama hiç benden tarafa bakmıyor. bu kızın saçlarının bir kısmı arka tarafa doğru , yani bana doğru salınmış vaziyette duruyor. bende koltuğu tutar gibi yapıp saçlara dokundum. "lan kadife gibi amk bu nası bişey ya , bu saçsa milletteki ne amk" deyip duruyorum içimden. o sıra saçlarını çaktırmadan okşarken hatunun minibüs sağlam bir kasise girdi ve o sıra ellerim saça dolandı.

hafiften çekiyorum gelmiyo , hissedecek de hatun bana "sapıııkk" diye bağıracak diye korkudan altıma sıçıyorum , soğuk soğuk terler boşalmaya başladı benden. elimi hiç hareket ettiremiyorm , hissetmemesi imkansız. birkaç dk mücadele verdim ama olmadı , sonra hatun "müsait bi yerde inebilirmiyim" dedi , dedim "ahanda sıçtın yavrum , kesin sapık ilan edecekler sikecekler belanı"...

kız inerken elimle koltuğu sımsıkı tuttum dışarı doğru bakıyorum "haberim yokmuş gibi panpa" modundayım ama elime dolanan bir miktar saç duruyor halen. o sıra kız kalktı "ayhh" diye bağırdı beklenen üzere. ben hiç oralı olmadım. sonra dolmuş şöförü "ne oldu" dedi , yanımdaki teyze de "koltuğa sıkışmış saçı" dedi ve bana dönerek "genç bi kurtarsana" dedi , bende koltuktan kurtarırmış gibi yapıp saçtan elimi kurtardım kız indi. bu sıada kız kafasını döndüremediğinden ötürü görmedi ne olduğunu.

yalnız kız indikten sonra yanımdaki teyze "bi dahakine böyle birşey yapma , her zaman benm gibisi olmaz bak yanında" dedi güldü ama ben yerin dibine girdim.

(yaz yaz bitmiyor , ne rezil adammışım valla)
italyadayız 10 sene kadar önce, yanımda da canciğer arkadaşım tamer var. Agusta da 2 kızla tanıştık bara gittik yedik içtik tam çıkacağız tamer masaya koyduğu sırt çantasını eline alır almaz az önce hatıra olsun diye araklayıp çantasına koyduğu bardak yuvarlanarak yere düştü utancımdan yerin dibine geçtim. Kız döndü ve dedi ki, cüzdanlarımızı saklamamız gerekir mi. Tabii gece başlamadan bitti ve elizabetle başbaşa kaldık.
Bir öğretmenin başına gelebilecek en komik aynı zaman da rezil bir olayın baş aktörü oldum. Pişman değilim.

11. Sınıftaki bir öğrencimizin ayağı kırıldığı için üçüncü kattaki sınıfına çıkmakta zorluk çeker. Bunun üzerine okul idaresi zemin kattaki bir sınıf ile bu öğrencimizin sınıfını geçici olarak değiştirir ki bu öğrencimiz merdiven çıkma zahmetiyle uğraşmasın. Fakat idare bu durumu öğretmenlere haber etmeyi unutmuştur. Buraya kadar her şey güzel. Asıl olaylar bundan sonra başlıyor...

Aynı zamanda bu rezil olayın baş aktörü olan bu yazar da bir gün öncesinde pansiyonda 24 saat nöbet tutmuştur. Ertesi gün ise kat nöbeti vardır. Üstüne bir de 6 saat derse girince kafa iyice pelteleşmiştir. Öğretmen olan arkadaşlar beni daha iyi anlayacaktır.

Her neyse... Son saatlere yaklaştıkça kafa iyice uçmuş gitmiştir. Her zamanki gibi 9-g sınıfındaki dersi için zemin kattaki sınıfa gidilir. Bir tuhaflık vardır: normalde gürültüsü 3. Kattan duyulan bu sınıftan çıt çıkmamaktadır. Bu konunun fazla üzerinde durulmaz ve kapı açılır sınıfa girilir. içeride tarih hocasının olduğu görülür. Sürekli olduğu üzere sınıfa bir duyuru yapmak için geldiği sanılır. "Ben de sınıf niye bu kadar sessiz diyordum meğer siz varmışsınız ehe ehe" diye espri bile yapılır ve hiç istif bozmadan gidip öğretmen masasına oturulur. Tarih hocası da sessiz sakin bir adamdır ve kısık sesle bana olayı izah etmektedir. Çocuklar ise mel mel olan biteni anlamaya çalışmaktadır. Yaklaşık beş dakika sonra anca kafa idrak eder. Sınıf kahkahaya boğulur. Sen de tutamazsın kendini katıla katılan çıkarsın sınıftan.

Sonra dersin olduğu sınıfa gidilir. Şakayla karışık çocuklar azarlanır "bana niye söylemiyorsunuz sınıfların değiştiğini" diyerek... Ama olan olmuş mallık tarihime bir olay eklemeyi daha başarmışımdır.
http://s4.pic4you.ru/y2014/02-17/12216/4201193.png
Sabahım sekiz buçuğunda girdiğim lab sözlüsünde hocaya asit tahriş eder diyeceğime tahrik eder dedim. Bilinçaltıma tüküreyim.