bugün

Yengenize espiri olsun diye telefonumun zil sesini, aqua- barbie gril ile değiştirmiştim. Tabi sonra unuttum ve halk otobüsünde çaldı...
Öyle bişey olmadı.
Eşimle yeni evliyiz. Bir taksim yapalım alkol alalım dedik. Dönüşte otobüste çok midem bulandı ve o anki çaresizlikle kol çantamın içine kustum. Yerin dibine girdim. O gün bugündür alkol almıyorum. Fobi oluştu.
Bir keresinde sokakta oturan bir teyze yavruuum aynı benim askerdeki oğlana benziyorsun dedi bende Allah şey yapsın eee getirsin sana geri teyze dedim. Yalandan gülümsedi kafasını çevirdi. Gene diyemedik diyeceğimizi. Allah kavuştursun de abi ne uğraşıyorsun offf.
Arkadaşlarla evde yemek yerken öksüresim geldi ağzımda çorba varken, tutamadım bütün sofraya taneciklerimi bıraktım. işin garip tarafı da kimse bozuntuya vermeden yemek yemeye devam etti. Selamlar.
tramvaydan indikten sonra artis bir şekilde üçlü merdivenden tek seferde çıkmaya çalışmam ve yere düşüp salağım ben diye mutevazı olmak adına bağırmamdır.
telefonla müzik dinlerken kulaklığın çıkıp tüm sokağın beni dinlediği an.
Ben rezil olmuş gibi hissedemiyorum ya. Ayarlarımda bir sorun var.
Aceleyle staj yerime yetişmeye çalıştığım sırada tıka basa dolu olan otobüse binmeye çalışıp kaldırıma yapıştığım ve daha sonra insanların endişeli bakışları sırasında arkadan gelen otobüse koştuğum an. Ve otobüstekilerin benim üstü başı tozlu halime acıyarak bakmaları
Tören alanında bizzat müdür tarafından dayak atılmak. Kızların çığlıkları hala kulağımda. Neyse ki acıtmamıştı.
çok sağolsun adana zirvesinde sözlükten bi kız arkadaş masaj koltuğuna para bozdurucam bekle otur dedi. oturdum ve koltuk bağırmaya başladı , lütfen para atınız, lütfen para atınız, susmuyorda amk! kalksam şimdi fakir muamelesi görücem millet bakıyor, otursam ötüp duruyor beleşçi modundayım :((((((
Gimat'ta toptancı markette alışveriş yaptım arabaya yerleştiriyorum malzemeleri. Baktım bizim arabanın yanında son model pırıl pırıl parlayan Porsche. Bir süre Porsche ile bakıştık sesli bir şekilde 'vay be adama bak Porsche ile buraya alışverişe gelmiş' dedim. Arkamda minik bir öksürük sesi ve Porsche' nin sahibiyle göz göze gelmemiz. Kıpkırmızı pancar suratla arabaya binişim. Son yaşadığım asla unutmayacağım rezillikti.
Vakti zamanında staj yaparken 4 stajyer kızın önünde kusmuştum maalesef.
Miyoptan muzdarip bir insan oldugum icin denize girdigimde kor gibi birine evriliyorum takdir edersiniz ki.
Cok defa tanidigim diye birine dogru yuzup aslinda onun o olmadigini dibine girince fark etmisimdir.
Ya da kendi sezlongum diye baskasinin şemsiyesine dogru emin adimlarla ilerlemisimdir.
O yuzden conconlu renkte havlular kullanıyorum bir problem cikmasin diye.
kuşadası'nda bir bilimsel toplantıya katılacaktık. önceden otele gittik, yerleştik. gece başlayıp sabaha kadar salonu toparladık, düzenledik, çünkü yapması gerekenler yapmamıştı. 2 saatlik uykuyla kalkıp hazırlandık, kahvaltıya gittik. ben de görmemiş gibi bastım kahvaltıya, dünyayı yedim. hocalar gelmeye başladı, herkesle sohbet ederken biraz daha yedim. konuşmam öğleden sonra olduğu içim rahattım. açılışı izler, gider biraz uyur, öğle yemeğini az yerim, heyecanı azaltmak için de bir köşeye çekilir, kendimi sakinleştiririm diye düşündüm. çünkü tanışmak istediğim, çalışmalarına büyük saygı duyduğum hocalar vardı. onlarla muhabbet ederken bile heyecanlanıyordum. kahvaltıdan kalktı, salona çıkacağız, hocam çağırdı beni, "x hocanın özgeçmişi, takdimi falan yapılacak, açılışta sen çıkıp sahnede yapacaksın bunları. böylelikle diğer hocalar da seni görmüş olacak, akıllarının bir köşesinde kalacaksın. her zamanki gibi ol, kasma kendini" dedi. keşke sabah bunu bana söyleseydi. boğazıma kadar dolu bir mideyle kürsüye çıktım. çıkarken ön sıradaki hocalarla konuşmamda sıkıntı yoktu, fakat kürsüde durup salona bakınca midem boğazıma yükseldi, sesim kaba etime doğru kaydı. kusmamak için kendimi tutarken konuşmak zorunda da kalmak hiç güzel bir şey değilmiş. hocaların aklına kazındım ama farklı bir şekilde kazındım. en azından diğer günler hocalarla konuşurken durumu kurtarmışım, diye düşünüyorum ya da umut ediyorum.
Lisedeyken Bizim buralarda çok ünlü olan bir dershanenin testine katılmıştım. Cuma günü istiklal marşından önce derece alanları sahneye davet ettiler. Hepimiz çıktık. Boyum uzun diye ben en arkaya geçtim daha kimse söylemeden.

Neyse sırayla kişileri ve aldığı dereceleri söyleyip hediye poşedi tarzı şeyler veriyor. ismimin okunmasını bekliyorum aynı zamanda da arkada makara yapıyorum. ismimi yanlış soyismimi doğru okudular. Beni tanıyanlar gülmeye başladı, bende sinirlendim hafiften. Müdür yardımcısının yanına gitmeye kalkarken arkadaşım hadi mülayim yürü dedi, bende mülayim kim amk dedim ama biraz sesli söylemişim. Okuduğum lise şehrin göbeğinde ve ben mikrofona çok yakınmışım. Herkes gülmeye başladı benim rengim değişti müdür yardımcısı hediye poşedini verdi sonra kulağıma törenden sonra odama gel dedi. Allahtan bişey yapmadı, en azından herkesin içinde.
8. Sınıftayız ben dershaneye gidiyorum flörtleştiğim bi kız vardı. Hava falan yapıyorum derslerde bad boyum diye. Din kültürü işliyoruz bir hapşurdum ama nasıl. Sümüğü tutmaya çalışıyorum elimden kayıyor falan kafamı kaldıramıyorum peçete falan diyorum sümük ağzıma giriyor yanımda oturan kıza bi baktım saçı tüm sümük olmuş ağlamıştı. Sonra dershaneden kaydımı sildirdim. Bu tek rezilliğim değil o kadar çokki.
kütüphanede sessiz osurayım derken duvarlarda yankılanmıştı.
üniversitede ilk senem. hatta ilk ayım. ders arası olmuş öğrenci işlerinin önündeki banka oturmuşum. kimseyi tanımıyorum. can sıkıntısından ve etrafta kimse yok diye "yoğurt koydum dolaba" türküsünü söylemeye başladım. söyledikçe gaza geliyorum, sesimi artırıyorum. "vay" denilen bölümlerde veeaayyyh falan diyorum. 

birden öğrenci işlerinin kapısı lap diye açıldı. içeriden iri yarı, çatık kaşlı bir abla elleri belinde dışarı çıktı. kim söylüyor bunu dedi. aha dedim üniversitenin ilk dayağı geliyor. hem de öğrenci işlerinden. biraz çekinerek ben söylüyorum dedim. kadının yüzü yumuşadı. ne güzel söylüyorsun devam devam dedi. ben azar beklerken bunu söyleyince iyice afalladım. hayırlı işler deyip uzaklaştım!
Alarma basmama rağmen bagajı açılmayan arabanın kapısını zorlarken bi dakka napıyosunuz arabama diyen ciyak sesin kendime getirmesiyle arabanın benim kiraladığım araba olmadığını anladığım an.
geçen sene ingilizce olarak tiyatro dersi görüyorduk. hoca ikili olarak tahtanın önüne alıp elimize verdiği ingilizce bir sayfalık skeci arkadaşımızla canlandırıyorduk. bana denk gelen ohh yes kısmı vardı bende ohh' u direk boşluğuma geldi ohhh diye okudum halbuki normalde oh yazırsa oo yes diye okursun ben direk oh diyince tüm sınıf bana güldü , onlar gülünce bende güldüm ama kendimi sonrasında durduramadım böyle gereksiz zamanda kriz geldi . 15 dkkada bitmesi gereken skeç 1 saatte bitti . ben her oh yes yerine geldiğimde gülmeye baslıyordum bide partnerimde aynı şekilde ben güldükçe gülüyor .hocada tekrar baştan aldırıyordu , zaten koca dönemde iki defa derse katıldım bu sebepten. tiyatro benlik değil.
birinin arkasından atıp tutarken ansızın karşınıza o kişinin çıktığı an.
Bir kaç sene evvel otobüsten inerken, kafam otobüs kapısına sıkıştı. Bildiğin iffet gibi kaldım otobüsün içinde. Onu hiç unutmam bak.
dershanede 2 gündür tanıdığım kıza hediye almıştım kız kabul etmedi 2 gün sonra geri vites yapayım diye o kitabi sevgilime aldim dedim. meğer kıza kendime aldığımı beğenmeyip ona verdiğimi söylemişim ezilmiyeyim diye.
utanmak bir yere dursun yer yarılsada içine girsem diyorum.
not: sevgilim yok.
ilk okulda hastalanıp dersin ortasinda siraya istifra etmiştim. sanırım o.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar