bugün

sözlük yazarlarının kendisinin veya dış etkenlerin yaptığı hataları nedeniyle bir ortamda gülünç duruma düşmesi.
mesela: la cengiz kurtoğlu' nu dinlemem dinlemem, -yani dinlerim de yalnız olduğumda dinlerim, la tamam dinlerim- ama en azından metrobüste dinlemem, yani dinlemezdim, o an dinleyeceğim tuttu. radyoda karşıma çıktı. bütün şarkılarını da bilmem ama gerçekten severim kendisini dinlemeyi. neyse, mevzu bu deil, mevzu ben şarkıyı dinlerken yeni aldığım ve huyunu suyunu tam kavrayamadığım telefonumun radyonun sesini bi anda dışarı vermesi. üzücü oldu. zaten alışamamıştım, iyice soğudum telefondan. sonra ne mi yaptım? telefonu tamamen kapattım, sanki içine cin kaçtı da anca böyle çıkacak, açtım, sonra radyoyu açtım, hafiften tırstım tabi, decavu olacak sandım, sonra ağırlıklı olarak yabancı parçalar çalan bir radyo açtım. kıroluk parayla mı? değil. yine aynı şey oldu. ama bu defa britney' i duydular metrobüstekiler. ha kendimi ve karizmamı kurtardım mı? bir britney bir cengiz kurtoğlu' ndan daha iyimidir bilmem ama, başımdan geçen olay bu. aynı metrobüste olan yazar arkadaşım varsa, beni görmedin, bilmiyorsun. cengiz kurtoğlu' ndan utandığıma mı utanayım, -kendisi accık hemşerim olur- yoksa teknoloji manyaklığımla bilindiğim halde o telefonun huyunu kavrayamamamdan mı? neyse, e gideyim artık. *
(bkz: sözlük yazarlarının anketçi olduğu anlar)
(bkz: sözlük insanı rezil de eder vezir de)
lise 3 e gidiyorum, okul futbol takımı maçı penaltılara kaldı ve son penaltı da bana düştü, atarsam bitecek finale çıkıyoruz. stad okula yakın olduğu için bizim okul taraftarlarıyla dolu. her neyse ben golü attım, kendimi gerard gibi hissedip taraftarların o tarafa koştum. durdum, arkamı dönüp kolumu açacağım ve takım arkadaşlarımla sevineceğim. döndüm arkamı kimse yok, aq'mun adamları gidip yedek klübesinde seviniyorlarmış. taraftarlar çakmadı sandım, hiç çaktırmadan bu defa da yedek klübesine tam koşmaya başladığım esnada yüzlerce kişi birden götüyle kahkaha attı. ve onlardan biri de lisede birlikte olduğum kızdı. surat kıpkırmızı, koşmayı bıraktım, yürüyerek sahadan çıktım.
kabinde* iki seksen yere uzadığım an.
sağır olduğunu anlayamadığım oto yıkamacısı abiye arkasından anahtaaaaar diye böğürürken çalışanların uyarması sonucu düştüğüm durumdur.

hayvanlığımdan bile utandım o derece.
bir gün* deniz kenarı bir yer akşam 8 suları. üç arkadaş yolda yürüyoruz, tahmini 50 metre ilerden 2 adet hatun geliyor ama gelmeden rüzgarları geliyor yok böyle bişey, hemen sol yanımda markasını dahi bilmediğim muhteşem bir otomobil görüyorum, hemen kapısına yaslanıp kollarımı birleştirip benimmiş edasıyla hatunlardan birini kesmeye başlıyorum ki o da ne hatun yanıma geliyor ağzım kulaklarıma varırken kız bana gülümseyip müsade eder misiniz deyip yaslandığım arabanın kapısını açıp basıp gidiyor.tamam zaten acayip rezil olmuşum e yanımdaki iki sevgili arkadaşım lan niye yerlere yatıyonuz gülmekten a ibneler...
BJK stadında maça dalmışım. bir tezahürat bir milleti çoşturma çabaları formamı giymişim atkı şovumu yapmışım... tam sigaramıda yakmışım.. stadlarda bilirsiniz işte..tabiri caiz ise çakmak kardeşliği vardır. heyecanlı bir şekilde son derece çoşmuşken biri aradan seslenip çakmağı alabiirmiyim gibi bi işaret yaptı.. hemen uzattım adam bir çakmağa bir de bana baktı ... çakmak sarı kırmızı.. böyle bi taraftarın da sarı kırmızı çakmağı olsun. bi süre bakıştık öyle.. sonra durumu açıklamak için ettiğim iki kelime;shell vermişti. aldığım cevap; haha tamam shell verdi. ulan shell benzin şirketi başka renk bulamadın mı.

arabadan yanıma aldığım yedek çakmak idi. malum çantamdaki alınırsa ayakkabımın içindeki kalsın düşüncesi..
asistanı öğrenci sanıp da yine mi sen arkadaşım yeter ya diye serzenişte bulunduğun andır.
izmirde aquaparkta idim. Kardeşimle birlikte büyük kaydıraktan kaymak üzere sıraya girmiştik. Uzun bir bekleyişten sonra, sıra bize geldiğinde bota oturmak icin adım attığım an milletin gözü önünde ayağım kaydı ve düştüm. Görevli adam da benimle dalga gecmek icin "kaydıraktan botsuz kaymak yasaktır" dedi ve güldü. Cok utanmıştım. Bu da böyle bir anımdır işte.
-tanışabilir miyiz?
-sen her önüne gelenle tanışıyor musun?
eridim ben yerin yedi kat dibine girdim...
(bkz: 11 cm)
ilk okul 1. sınıftayken, ki o zaman 5 saatti dersler, erkenden okula gidip futbol oynayacaktık arkadaşlarla. Neyse ev de yakın olunca ben okula gittim ve kimse yoktu top oynayacak. Bir öğretmen beni alıp sınıfına soktu ama ben hiç tanımıyordum; ne o öğretmeni ne de sınıfta gördüğüm o "yumurta kokulu öğrencileri". Neyse fiş miş, bitirdik dersleri. Zil çaldı dağılıcağız. okul binasından bi çıktım, aşağıda sıraya giren öğlenci öğrenciler, benim sınıf arkadaşlarım bana el sallııyor. O gün 10 saat derse girmiştim.
tabancayı emniyet modunda unutup atış talimi yapmaya çalışmak ve etrafta bir kaç kişinin olması.
(bkz: tam rezillik)
lisedesin, sevdiğin kızla konuşuyosun koridordaki kaloriferin üzerinde (ki aşk başlangıcı mekanıdır) çok karizmatik olduğunu düşünüyosun, hapşuruyosun, "çok yaşa" diyor o üst insan, sen de "hep beraber" diyosun manalı bir şekilde, konuşmanın seyri sonrasında değişiyor, hapşırığın milat gibi bişey, öncesi ve sonrası var, anlam veremiyorsun o muhteşem varlığın gözlerini gravatından ayırmayışına, "ne oldu yaa?" diye soruyosun, "koptun birden sanki" diyosun sınırsız özgüveninle, "hmm" diyor, "eee" diyosun, "gravatın pis olmuş sanki" diyor, eğilip bakıyosun, gravataki sıvama yeşillik dünyanı başına yıkıyor, hayatında yaşamadığın, görmediğin şey o anda olmak zorunda ve oluveriyor, sana mendil uzatıyor, karizmanla birlikte o sümüğü de alıyorsun oradan, suratına dünyanın en iğrenç sırıtışı oturuyor (iki dakika önceki özgüvenin ile iki dakika sonraki yıkılışının aynı potada eriyişi şeklindeki grotesk ağız şeklin), ampül gibi kızarıyosun ve sınıfa gidip sırana oturuyosun, ders başlıyor, sen bitiyosun.
Bir akrabamızın düğününe gideceğimiz akşamın öncesinde düğün kıyafeti almaya gitmiştik. Gençler tiril tiril katılacaktı düğüne.

Kuzenim kırmızı kıravat siyah gömlek almıştı, düğün ahalisinin baskısı da beni beyaz gömlek turuncu kravat almaya zorlamış çok yakıştığını söylemişlerdi.
Öğretmenler evinde yapılan düğün sonrası topluca birşeyler yemeye çıktık, Orange Cafe diye bir yere girdik,
Cafenin isminden dolayı bütün garsonlarda beyaz gömlek turuncu kravat vardı, herkes güldü bana, potansiyel karizmam yerle bir oldu.
ağzına kadar dolu bir minibüste en arka koltuktan kalkıp yan yan yürüyerek inmeye çalışırken tutunduğum direği bırakmamla, oturmakta olan zavallı ve bereli bir adamın kafasına okkalı bir tokat attığım andır. avucumun içinde olduğu gibi adamın kafasını hissettim. akabinde adamın beresi yüzüne indi ve o an çok utandım.
esparkın * anlamsız dönen kapısından dışarıya çıkmaya uğraşırken, önüme değil de yere baktığım için dışarı çıktığımı zannedip hızlı bir adımla ileri atılmıştım ki büyük bir acı ve sesle irkildim. öyle bir ses çıktı ki herkes bir anda sustu. evet. kafayı cama toslamıştım.. anında şişen kafam ve kızaran burnumla sadece "ahhhhh kafam!" diye inlediğimi hatırlıyorum. sonrasında patlayan kahkahalar. işin kötüsü yalnızdım da. *
lunaparkta gondoldan indikten sonra bir arkadaşın 'buna çok bindim ya' demesi tıkanan kulak ve müziğin etkisiyle benim 'buna çok güldüm ya' anlamam ve bana mı diye dönüp sormam ve arkadaşların hepsinin bir anda susması. sonra arkadaşın şey..ben..gondol diye gevelemesi . benim o an gerçeği anlamam 'haaa ben güldüm anladım yaaa' diyip önden hızlı adımlarla yürümeye başlamam.

hani derler ya yer yarılsaydı da içine girseydim . onu yaşadım işte.
*
sevgilinin beni markette 32 rulo tuvalet kağıdı alırken yakalandığım andır.
sözlükte bir yazara mesaj atmışken, sonra sözlükte dolanırken başka bir entry ile ilgili birine daha mesaj atmışken ve üstelik ilk mesaja cevap dahi almamışken, aynı kişiye mesaj attığınızı farketmek. ulan...
geçen sene yazın balayına istanbula gitmiştik.içtim içtim içtim içtim öyle böyle deil eve dönerken ağaca sarılıp bu agaç benim ben bunla evlenicem diye bas bas bağırmıştım.halen aklımıza geldiğinde utanmayla karışık gülüyoruZ * bu da yetmezmiş gibi eve döndük sabahın 6 sına kadar herkes başımda bekledi tabi kusmamı ama kusmadım yatar yatmaz uyumuş sabah kalktığımda kahvaltıda direkt masaya midem hepsini çıkartmıştım walla herlade o an bol bol küfür etti kuzenlerimiz içinden * rezaletti tamamen içmesini bilmezsen böyle olur tabi.
ilk buluşmada sesli osurdum.
intihara kalkıştım, ölmedim.
yıl, lise 1*,

anadolu lisesi olduğu için kimse kimseyi tanımıyor haliyle... neyse bizde bebeyiz daha...
beden dersindeyiz, biz topu aldık maç yapıyoruz,kızlarda dağınık halde*...
neyse efenim, benim ayağımın ayarı biraz bozuktur, karşı takım atakdaydı bizde topyekün savunma yapıyoruz... tam top kaleye giderken bi vurdum allahsıza... dannnkk diye gitti hoşlandığım kızın suratına çarptı. bişeyde diyemedim, millet nasıl yarılıyo ama, tek kelime bile edemedim utançtan. sonra ne mi yaptım? maça devam ettim, bak odunluğa bak hele git bi kıza nasılsın diye sor demi kereste...