adalet ve kalkınma partisi

hakkında bir iki saptama ve yorum yapmayı birkaç gündür düşünüyor ama nereden başlayacağımı bilemiyordum, aha da yardırıyorum;

adalet ve kalkınma partisi bir şemsiyedir. içindeki farklı hizipler voltron'ı oluşturmuşlardır. büyük ortaklar recep tayyip erdoğan ve fethullah terör örgütü'dür. küçük ortaklar ise eski tüfek solcular, ülkücüler, liboşlar ve kürtçülerdir. bu ortaklar bir dönem turgut özal'ı şişirerek başa getirmişlerdi, şimdi de recep tayyip erdoğan'ı. tek tek hiçbiri %5'i aşamayacak büyük ortaklar ve %1'i aşamayacak küçük ortaklar birleşince güncel durum ortaya çıkmıştır.

ilk seçimdeki büyük başarının altında yatan neden ortakların etki alanlarında canla başla çalışmalarıdır. öyle ki ülkü ocakları başta istanbul olmak üzere mhp'ye değil akp'ye çalışmışlardır. zaten günümüzde ülkü ocakları'nın adının okunmayacak kadar güdük kalmasının nedeni de budur. neyse...

ilk seçimlerde gelen büyük başarı sonunda büyük ortaklar ülkücüler'i, görevlerini bitirdiklerini düşünerek, bir köşeye attılar. böylece kürşad tüzmen ve birkaç kişi daha aday bile gösterilmediler.

bir sonraki seçimce sıra liboşlara gelmişti. cüneyt ülsever gibi liberallerle iktidar şakşakçılığı yapan, kısa yoldan köşe dönem isteyen gerçek liboşları ayırdılar. liberaller atıldı, liboşlar ise "eğlensin çocuklar" kıvamında taraf v.b. birkaç muzır neşriyata tıkıldılar. liboşlar durumdan memnun. hem ciddi iş yaptıkları kanısı uyandırıyorlar hem de ipe sapa gelmez yöntemlerle ortak düşmana**** salladıkça sallıyorlar. arada tarafsız(!) görünmek için de rte'yi falan eleştirir gibi görünüyorlar. büyük ortakların da çok işine yarıyorlar çünkü gündem saptırma konusunda çok başarılılar. ancak son mehmet baransu olayında görünmüştür ki efendilerinin kuyruklarına bastıkları anda şamarı yer ve otururlar.

işte bu ahval ve şeraitte son genel seçimlere geldik. büyük ortaklar mhp'yi meclis dışında bırakmak için daha önce kurtuldukları ülkücülerin oylarını istediler. bunu da ahmet kutalmış türkeş gibi bir çocukla yapmayı uygun gördüler. üstüne bir de mhp'deki kaset skandalı patlatıldı ama bu kez kendi kalelerine gol attılar. mhp meclis'e girdi.

burada chp'ye bir bölüm ayırmak zorundayım: deniz baykal ve kurmaylarının başına örülen çorap çok başarılı oldu. kemal kılıçdaroğlu'nu kukla başkan yapan ve örgütü parmağında oynatan gürsel tekin chp'nin anasını ağlattı. güneydoğu anadolu bölgesi'ndeki kürt oylarına göz dikti ama bunun boş olduğunu seçim gecesi gördü. çünkü dinci kürtçüler akp'den şaşmazken laisist kürtçülerin oyları zaten bdp'nindi. dep'in kuruluşundan beri kürt oyları hep böyleydi zaten. dinciler en güçlü gördükleri dinci partiye, laisistler ise dep ve ardıllarına oy verirlerdi. işte gürsel tekin'in bu hamlesini gözümüze soktu yandaş basın. akp'yle birebir aynı söylemlerde bulunan chp akp maşası basın tarafından itin götüne sokuldu. güneydoğu'ya pirince giderken batı anadolu'daki bulgurdan oldu. iktidar diye yola çıkıp ege kıyılarındaki sarsılmaz gözüyle bakılan tahtı da sallandı, hatta bazı bölgelerde devrildi.

dönelim konumuza;
akp şemsiyesi altında şu anda etkin konumların tümünde ya tayyipçiler ya da fethullahçılar var. sesi çok çıkan kürtçüler olsa da bunlar iki büyük ortaktan birinin eteği altından kıvranmak dışında bir şeyler yapmıyorlar. bu anlamda akp'yi kuran rte-ftö koalisyonu parti içindeki amacını başarmış, küçük ortakları aralarında paylaşmış bulunuyor. ülke yönetimi ve devlet düzeni konularında da mutabık oldukları işleri teker teker başardılar. devletin üniter yapısı, ulus devlet ilkesi, sosyal devlet ilkesi, tsk, yargı falan hep bertaraf edilmiş durumdalar. akp ve türkiye için en önemli viraja ise yeni yeni geliyoruz;

recep tayyip erdoğan ile fethullah gülen arasındaki güç savaşı ufak ufak açığa çıkıyor. bunlardan biri diğerini yutmak için fırsat kolluyor. iki tarafın da ellerinde önemli kozlar var ve ülke içi soğuk savaş kilitlenmiş gibi görünüyor ama bel altı vuruşlar da gelmiyor değil. nadire içkale, denizfeneri derneği, kanser haberleri sızdırılması, savaş uçaklarıyla bombalanan kaçakçılar... bunların tümü soğuk savaşın piyon hamleleridir. şu an recep tayyip erdoğan güçlü görünüyor ama polis ve istihbarat ftö'nün elinde. üstelik bu rte'nin son genel seçimiydi ve sonraki seçime girmeyecek. bu durumda ne olur kestirmek güç.

son olarak ilker başbuğ'un tutuklanmasıyla ilgili rte'nin açıklamalarının da içten olduğunu düşünüyorum. bunun nedeni ilker başbuğ'a bayılması değil sıranın kendisine geldiğini düşünmesi çünkü savcılar kendisinin değil ftö'nün adamları. evet, görünen o ki ftö uygulamaya geçmek ve recep tayyip erdoğan'ı bitirmek için fırsat kolluyor.

ekleme: sonuçta fethullah gülen iran modeli, recep tayyip erdoğan ise daha çok suudi arabistan/mısır modeli bir yönetim arayışındalar. bunlardan biri diğerini elemek ama onun yandaşlarını küstürmeden bunu yapmak istiyor. olan türkiye cumhuriyeti'ne oluyor.