bugün

Artık daha işlevsel bir hale sokulması gereken yağmurda kafa bölümünü koruyan ancak omuzların ıslanmasını engelleyemeyen, kız arkadaşla yürünürken erkek tarafının tutmak zorunda olduğu, kol ağrıtıcı, rüzgarda ters dönen, rezil rüsva eden kompleks yapılı alet.
su geçirmez kumaş ve onu açıp kapamaya yarayan mekanizmadan oluşan, yağmurlu havalarda insanları yağmurdan koruyan eşya.*
yağmurdan ve güneşten koruyan bir aksesuar
bir tarık akan - necla nazır filminde sihirli olduguna inanılan varlık
bazı yerlerde açılan bazı yerlerde açılamayan bir çeşit aksesuar
göte girip açılmayan tipleri mevcuttur..
türklerin 'şemşiye' diye adlandırdıkları, rüzgarda ters dönen, yağmur veya güneşten koruyan, bir nevi portatif tente...
şemsi adının dişil versiyonu. (bkz: tayyare)
ŞEMS:GÜNEŞ (FARSÇA)
ŞEMSiYE:GÜNESLiK
eskiden güneşten korunmak için kullanılan, adı da bu yüzden şemsten türetilmiş olan müennes kelime.
çeşitli rivayetler göre, bu aleti fransızlar b.ktan, araplar güneşten, çinlilerse * yağmurdan korunmak içn kullanmışlardır.
çin atasözünün baştacı
ingilizce umbrella
almanca regenschirm

fransızca parapluie seyyyar japonn'a teşekkürler.
bozulunca üst kısmı fırlayan alet.
an itibarıyla türk halkına hayırlı olsun dediğimiz nesne.

(bkz: güle güle kullan)
bir kız su kaplumbağası ismi. benim kaplubağamın. erkek arkadaşı da var şemsi.
ilk patentini alanın, 1885 yılında ingiliz william c carter olduğu yağmurdan korunma amacı.
türkçe : (şems, güneş'ten) güneşlik.
ingilizce: (umbra,lat.gölge) gölgelik. (bkz: penumbra)

kölelik döneminde avrupalı seçkinler, gün boyu güneş altında yanıp kara kara görünen kölelerden kendilerini farklı kılmak için, beyaz tenlerini korusun diyerek bu gölgelik-güneşlik ile gezerler imiş.

bu olay, kendilerine asiller diyen güruh içerisinde o kadar uygulanır olmuş ki,şemsiye ile tavaf olayı asalet ile ilişkilendirilmiş. yani yağmur yağsa da yağmasa da, başpiskoposun asası gibi taşırlarmış.

sonraları işte yağmurdan korunma amaçlı gayet asi, en ufak rüzgarda ters dönen bir iki kullanımlık halk işi sürümleri çıkmış. asalet tarihe gömülürken, şemsiye de güneşten değil yağmurdan korur olmuş ve asıl yerini bulmuş ve öyle bilmiş.
yağmur yağdığında her ne hikmetse hiç yanımda olmamış nesnedir.
(bkz: göte giren şemsiye)
yukaridan yagan nimettir, temizdir diyerek daha cok yanimdan gecen arabalarin üzerime kirli su sicratmasini engellemek icin kullandigim alet.
şems kelimesinden türemiştir. $ems güneş demek olduğu için sıcak ülkeler gölge oluşturmak için $emsiye (güneşlik) kullanmıştır. daha sonra yağmurluk olarak kullanıldığı için eski ismiyle kalmıştır.
göte girince açılmayan nesne.
ilk olarak 3400 yıl önce Mezopotamya'da, bir rütbenin, bir ayrıcalığın sembolü olarak kullanılmaya başlanmış..
18. yüzyıl sonlarında istanbul gençleri arasında şemsiye modası çıkmıştı. Rengarenk ipek püsküllü şemsiyeler yalın ayaklı, dökük kıyafetli gençlerin bile elinde görülürdü. Kibar ve zengin gençler o zamanın kabadayılarından sayılan Levent'lerin külhanbeyi kıyafetlerini giyerler, at üstünde şemsiye açarak dolaşırlardı.
mutluluk yağmuru altında sırıl sıklam olsan da açmak istemezsin.