bugün

entry'ler (111)

uludağ sözlük aşık atışması

amanın bağlar bağlar,
ninja kaplumbağlar.
yeşil yeşil gezerler,
kötüleri ezerler.

esra bilgiç

instagram fotolarının altına "gözlerinizde kaybolmak istiyorum" temalı şiirler yazan dayılar gibi kekoluk yapmamak için kendimi zor tuttuğum hatun.

ilk kez o dayıları anlıyorum ulan. minik kalplerindeki o keko umudu anlıyorum. içimden bi ses "ulan bari şöyle ufak bi çok güzelsiniz falan yaz" diyo, yine tutuyorum kendimi. o kadar da delikanlı, o kadar da gururluyum amk.

doğum günü hediyesi olarak canlı hayvan almak

kapitalizm ile cinsel ilişkiye girmiş insanoğlu eylemi.

duyguları olan, canı acıyan, onu besleyene bağlılık duyacak hiç bir canlı para ile alınıp satılmamalı bence. hele asla hediye olarak verilmemelidir. böyle bir hediye gelirse kabul edilmemeli, sebepleri açıklanmalıdır. sevgilinizin size aldığı çantayı ayrılınca, o sizi aldatınca geri iade edebilir, camdan atabilir, parçalayabilirsiniz. ama bunu bir yavru köpeğe yapamazsınız. ya da yapamamalısınız, fakat bu boktan dünyada böyle örnekler mevcuttur. size bağlanan o hayvanı sokağa atmak, sahibi değiştirmek onda çok büyük psikolojk travmalara sebep olacaktır. hayvan sahiplenmek isteyenler için barınaklar veya sokaklar en güzel yerlerdir.

age of empires de kürtleri seçmek

kürt halkına yöneltilmiş yeni bir ırkçı mizahi saldırı söylemi.

gerçekten bu boktan ülkede buz gibi orta asyalı türk, sünni bir müslüman ve erkek olduğum için şanslıyım. başka bi ırkı kendi ırkımdan küçük görmeyecek olgunluğa eriştiğim için daha da şanslı hissediyorum orası ayrı.

5 dakikaya hazırım deyip 5 dakikada hazırlanan kız

herkesçe aranıldığı rivayet edilen, övülen, üzerine methiyeler düzülen fakat bulunduğunda bakımsız ilan edilip buna binaen kezban yaftası yapıştırılacak kız.

üniversitelerin itiraf sayfalarına yazılanlar

- bugün dolmuşa binerken gördüğüm sarı montlu kızın yanında gezen mavi kapşonlu çocuğun hemen arkasında duran leopar desenli ablanın önündeki çıplak abinin apartmanına girerken göz göze geldiğimiz sarışın kızın yanındaki kırmızı başlıklı kız, çok güzeldin seni arıyorum..

değişik bi kekoluk bunlarınki. bir sonraki aşaması izdivaç programlarına utanmadan katılabilmektir.

16 yaşındaki adama ergen deme yavşaklığı

çok da yanlış olmayan önermedir.

16 yaşındaki bu delikanlı, tabi ki ona ergen denildiğinde kızacak, tabi ki araba kullanmayı, alkol, sigara vb. kötü alışkanlıkları adam olmak sanacak. 16 yaşında lan çünkü. aile eğitimi yeterince iyi değilse, şımartılmışsa, sahip olduğu lüksleri de ön plana koyacak tabi ki. 16 yaşında çünkü.

yapılması gereken şey; bazı bireyler için çok zorlu geçebilecek bu dönemde, o kişiye bir birey olduğunu hissettirerek içinde bulunduğu dönemin sorunlarını nasıl aşacağını öğretmektir. bu delikanlı böylece pek tabi mütevazi, düşünceli bir insan olabilir.

ergen denilmesinden hoşlanmıyorsa demeyiverin amk.

konuşmak varken susmayı tercih eden kadın

ortalama bir erkek bebek 1.5 yaş civarında konuşurken*, 5. ayda ilk kelimelerini söyleyebilen bir cinsiyetin ferdi olarak duygu dünyasında çok derin şeyler yaşayan insan türü.

benim mesela kız arkadaşımla, onun anlatması ve benim dinlemem, arada bir yorum yapmam falan üzerine kurulu bir sohbet düzenimiz mevcut. arkadaş ortamında da çenesi maşallah pabuç kadar olabiliyor. çok sert kavgalar, tartışmalar geçiriyoruz bazen ve ne kadar sinirli olursam olayım o sustuğu an var ya o sustuğu.. işte o an gerçekten yanlış bir şey yaptığımı ya da yaptığım şeyin onun kalbini gerçekten kırdığını anlıyorum. kendimi sonuna kadar haklı da görsem, öyle anlarda bir durup, neye bu kadar kırıldığını öğrenmeye ve onu çözmeye çalışıyorum önce. sonra barıştığımız da oluyor, kaldığımız yerden devam ettiğimiz de. değer veriyorsanız, bu tutumu tavsiye ederim.

anası türbanlı kızın kendi patlak çıkması

başlığı ve yorumları görünce ufak çaplı bi şok geçirebileceğiniz, sonra troldür lan diyerek biraz rahatladıktan sonra türkiye'de yaşadığınızı hatırlayarak bu konuşmaları hemen her yerde duyabileceğinizi bildiğinizden hemen kendinize geleceğiniz durum.

ya patlak ne lan patlak. "kendi patlak çıkması" ne amk. biri patlak demiş, bi soktum kan çıkmıyor demiş, öbürü "anası taytlı kızı orospu olan" falan saçmalamış. diğeri "mal pardon kadın" falan diyerek aşağılamış.

ne kadar iğrenç insanlarsınız ne kadar iğrenç bir ülkede yaşıyoruz amk ya. kadına verilen değere bak amk yerinde. bu sözleri söyleyen insan müsvettelerinden kaç tanesi bakir olarak evleniyor acaba amk ülkesinde. kaç tanesi biraz açık giyinen bir kadın gördüğü zaman salyasını akıta akıta bakmıyor arkasından, laf atmıyor. kaç tanesi gerçekten namuslu amk.

ya da kadın bakire değil diye "mal" mı olunuyor lan geri verilebilecek, duyguları hisleri olmayan bir mal mı oldu amk sadece bu insan şimdi. nasıl bu kadar iğrenç varlıklar oluyorsunuz anlamıyorum lan. yemin ediyorum nefret ettirdiniz ya. insan lan karşınızdaki insan amk insan. sizin soktuğunuzda kan gelmesi gereken bir mal değil amk.

senin değer yargılarına uymuyorsa efendi gibi ona göre davranırsın amk.

önüne gelen her kıza laf atıp, arkadaşların arasında her türlü iğrenç muhabbeti yapıp, bir mini etekli gördüğün zaman beyin fonksiyonlarını kaybedip, bir turist gördüğün zaman her türlü sarkıntılığı yapıp "gavur nasısa amuagoyim" diyen sen mi savunacaksın lan güzel değerleri.

islamiyeti ya da ne gibi değer yargın varsa, bir insana mal diyerek, küfür ederek, onu aşağılayarak, patlak çıktı falan diyerek mi savunacaksın?

özgecan cinayetinden alınan ders, o kadar söylemden alınan ders bu kadar işte. çünkü biz erkekler azdırılmaması gereken, azdığı zaman istediği her pozisyonda sikme hakkına sahip, beyinsiz varlıklarız amk dimi. böyle yaşamak, böyle görülmek nasıl zorunuza gitmiyor amk nasıl. kızlar da tek vazifesi biz beyin yoksunu, hormonlarına hakim olma yetisi olmayan iğrenç varlıkları azdırmamak, ona göre giyinmek, davranmak zorunda olan, soktuğunuzda kan gelmesi gereken varlıklar sadece. ne ruhları var ne hisleri ne başka bişeyi amk.

yazık. vallahi yazık.

kışın güneş gözlüğü takan insan

güneş gözlüğünün sadece yaz mevsimine özel bir şey olmadığını bilen insandır.

bu insanların genel özellikleri arasında, onları "sapık" veya "gözünde rahatsızlık olan" olmak üzere iki gruba indirgeyecek kadar sığ kalmış beyinlerin ya da "hava atmak için takıyor" diye düşünen ilk okul bebelerinin ne düşündüğünü umursamamak da bulunmaktadır.

pek tabi kıyafetiyle uyumlu güzel bir aksesuar olarak kullanmak için yahut beyaz karın yoğun olarak yansıttığı ışıktan korunmak için yahut gözü morardığı için yahut canı takmak istediği için takabilir.

(bkz: farklı olanı dışlamak)

not: kışın güneş gözlüğü kullanmam.

uludağ sözlükte hiç klas hatun olmaması

klas erkeklerin olmadığı yerde gerçekleşecek durum.

umarım doğru bi önerme değildir beyler. kendimizi sorgulamamızı gerektirir.

namus takıntısı yüzünden çirkin biriyle evlenmek

özgüvensiz kişi eylemidir çoğunlukla.

bu bakış açısıyla düşünenlerin çoğunun öncelikli problemi namus takıntısı değildir. özgüvendir. onların güzel insanlara karşı yetersiz kalacaklarını, böylece güzel insanların sadakatini kazanamayacaklarını düşünmesidir. yoksa birçok kişinin hayat görüşü ne olursa olsun kendisine sonuna kadar sadık kalacağından emin olduğu güzel bir insanı, geçmişte ne yaşarsa yaşasın kabul edeceğinden eminim.

düşünsenize, hem çok güzel, hem deli gibi sadık size, asla kıyas yapmıyor, sizi çok sevdiği için daha önce yaptıklarından nefret ediyor, asla düşünmüyor, hep sizi sevecek, asla terk etmeyecek, sizinle dalga geçmeyecek ve çok güzel vs. vs.

geçmiş de kim ola ki.

tabi değer yargısı diye bi kavram var ki inkar edilemez. benim de şahsen ortalamanın üstünde de olsa, bir sınırım var. lakin namus kavramına çok ciddi önem veren bir erkek, güzel bir kızla evlenmez diye bir şey de yok. ne güzeller harcandı o çarşafların içinde.

şaka bi yana, namus kavramını takıntı olarak görenler, bu kavrama önem veren ve ona göre yaşayan kızları güzel bulmayabilir. o ayrı.

diriliş ertuğrul

orta asya türk yaşayış biçimini güzel yansıttığı kanısı tüm ideolojik ve hatta etnik çevrelerce kabul gören türk dizisi.

sorun olmaya başlayan şey ise bu güzel dizinin tüm ideolojik ve etnik çevrelerce izlenebilirliğini yavaş yavaş kaybediyor olması.

şahsen benim orta asya yaşam tarzına ilgimden dolayı başından sonuna kadar takip ettiğim dizidir "diriliş ertuğrul", içten içe özlem ve merak duyduğum otağ ve oba kültürünü, şahsi araştırmalarımın hemen her ayrıntısıyla benzer aktarmış dizidir aynı zamanda. lakin sanırım yarın izlemek, son bir şans vermek olacak benim için bu diziye.

neden birşeyleri abartma ihtiyacı devamlı süregelmiş bu güzel millette. tarih boyu yaptığımız kahramanlıklarımız, kazandığımız ya da kaybettiğimiz cesurca savaşlarımız, çağ açıp kapatmalarımız falan neyimize yetmemiş.

ertuğrul gazi ve kayı boyunun hikayesi, tüm dünyanın tanıdığı dünyanın en büyük imparatorluklarından olan "osmanlı imparatorluğu"nun başlangıcı gibi muhteşem bir hikaye iken, neden gerçekleşmeyen olaylar var gibi gösterilmiş.

evet bir televizyon dizisi izlediğimizin farkındayım. belgesel değil evet. anlıyorum. ama 4 kişiyle 10 kişiyi dövebilmek marifet iken, bi alay haçlıyı pataklama ya da bi tekmede 2 adam bayıltma sahneleri falan sık sık görülmeye başlandı dizide, bu ihtiyaç neden. bunu anlayamıyorum. evet savaşçı bi toplumdu atalarımız, at biner kımız içerlerdi eyvallah. ama hadi ama, bi alay haçlı ya bu. ne gerek var.

gerçekten merak ediyorum kayı boyu ile hiç karşılaşmamış, hatta diğer tüm türk topluluklarıyla da bilinen bir münasebeti olmamış ibn-ül arabi'nin neden bu dizide olduğunu. arabiyi anlatmak isteyen başka bir dizi çekmeli çünkü bence. diziye mübarek bir kişilik katmaksa amaç, pekala senaryoya uygun bir kişilik üretilebilirdi. ibn-ül arabi büyük bir şahsiyet olabilir, ama gerçekleri bilen izleyiciler olarak bu durumdan rahatsız oluyoruz. neyse ona da neyse, amcanın gözler falan bi acaip böyle, bi fena. sibirya kurdu gibi, etkiliyor mübarek. ordan kurtarsın o da hadi.

ama sırf bölüm durgun geçti diye saçma sapan kavgalar görmeyelim lütfen. geçen bölüm ertuğrul o 2 haçlıya niye daldı hala düşünüyorum. arandığın bi şehirdesin, gizliliğini korumak zorundasın, zamanında sana bi iki laf etti diye, aslında resmen bölümde başka olay olmadı diye kavga çıkarır gibi daldı durduk yere adamlara. benim biraderle izliyoduk, bakakaldık bu niye bunları biçti şimdi diye.

bir de lütfen bi kan efekti falan bişey verin adam biçilince. yere düşerken bağırsakları saçılsın, etrafa dağılsın falan demiyoruz, hadi kesik de olmasın göğsündeki kumaşta ama nolur bi kan lekesi falan olsun bari. soğutmayın artık şu diziden.

biliyorum nolursa olsun bir trt dizisisin, çapın belli. ama sana inanarak başladık. destek verdik. gayret et biraz.

sözlükte yazdıklarını yıllar sonra okumak

aynaya bakarken fark edemedeğimiz ya da kabullenemediğimiz büyümüş, hatta çok büyümüş olduğumuz gerçeğini yüzümüze tokat gibi vuran olaylar silsilesi.

bide yazdıklarınızı okurken yüzünüzde beliren o ekşi ifadeyi başka yerde bulamazsınız kolay kolay.

dört senede bir gelip kendime eziyet ederim niyeyse evet.

sözlükte hiç arkadaşı olmayan yazarlar

yıllar önce lise arkadaşlarıyla sözlüğe kayıt olan 4. nesil bir yazar olarak, hevesimiz geçince terk ettiğimiz sözlüğe tek dönüş yapan olarak içinde bulunmuş olduğum sosyal olmayan sınıf.

"madem herkes yalnız, neden herkes yalnız?" sorusunu akla getiren.

fatih sultan mehmet vs yavuz sultan selim

ruhları karşı karşıya gelse, yavuzun ruhunun fatihin ruhu önünde diz çökeceği versus.

kamil koç

"Eskiden kaliteliydi, şimdi rezalet" dedirten firma. misal olarak son yolculuklarımdan madde madde rezaletler;

1) son bir hafta da, malesef ki iki kere Ankara-Afyon arası kullanmak zorunda kaldım. ikisinde de tv'si bozuk koltuk denk geldi. Aslında o an denk geldi sandım, kalktım ve genel de Afyon Ankara arası boş koltuk bulunduğundan * iki kere koltuk değiştirdim. ve denediğim 3 koltukta da bozuktu o amk tvleri.

2) zaten bozuk olmasa da tv'ler baya hala şu eski püskü, sikik, sadece kanal geçtiğin, filmi yarısından izlediğin, 3-5 tane kanal olanlardandı.

3) muavinleri yavşak, gömlekleri dışarda, bağırları açık, kıro kıro konuşan terliksilerdi.

4) yolculuğun bitmesine yarım saatten fazla kala da bu yavşak muavinler "otobüsü toparlıyoruz" diyerek uyuyanları uyandırmaya, tvleri kapatmaya, koltukları dikleştirmeye falan başladılar. insanların üzerlerine çıka çıka perdeler toplandı falan. milletin yolculuğunun anasını siktiler kısacası.

(Bu amına koduklarım benim de yanıma geldi sonra perdemi düzeltmeye. Ağızlarına sıçtım tabiki. şikayet edeceğimi de söyledim. gittiler toplamayı bırakıp. anca o zaman.) *
5) şikayet etmek üzere müşteri hizmetlerini arıyorsun sonra. adamlar kapatmış sistemi ya. resmen ulaşamıyorsun. öneri ve istek için diyo zaten o kahpe karı. şikayet için falan da derlerdi eskiden. 5'e tuşlayın diyo tuşluyoruz kapanıyor direk bağlantı. ananın amı kamil koç.

Çok kuruldum bu ibnelere ama. amına koyacam onların ne yapıp edip. en azından bu kadar köklü bir kuruluşta bir şeyler bu kadar boka sarmamalıydı.

paranormal olaylarla karşılaşmış yazarlar

gusül yoksa aralarına katılma yusuf yusufunun tavan yaptığına inanılan yazarlardır. *

laikçilerin kurban kesmeyip 9 gün tatil etmesi

- laikçi kelimesi kullanılmasa bile mizah anlayışı rengini belli edebilecek olan,

- laikçi tabir ettiği insanların kurban kesmediği vesvesesini ortaya atarak kurban kesen laikçi(!)lerin kul hakkını yemekten çekinmeden Müslümanlık taslayan,

- laikçi(!) olmayıp da kurban kesmeyen yok mu desen edecek lafı olmayan

vb. maddeler sıralanarak tarif edilebilecek yazar sıçmığı.

bugün de sevişemedim

hacı şakiri hacı macı dinlemeden kötü emellerine alet edenlerin zelzenişidir.