bugün
- iyi geceler18
- depresyondan kurtulamamak10
- 4 mayıs 2025 fenerbahçe beşiktaş maçı38
- hıdırellez10
- yazarların sahip olmak istedikleri süper güçler17
- silivri'deki yapraklar alkışlıyor mu15
- iyi insan olmanın hiçbir işe yaramaması21
- uyudun mu yazan kız13
- gerçeği aramak10
- şeytan13
- bir sonra ki halife kim olacak14
- anın görüntüsü14
- hırsız vaaaaaaaaaar12
- hiçbir bant o yolsuzluk dosyasını kapatamaz13
- özgür özel'e atılan osmanlı tokadı16
- bir ilişkinin kısa sürme sebebi14
- koltukta uyumak8
- o kadın polisimiz başörtülüydü20
- kader doğuştan yazılı bir şey midir12
- sırrı süreyya önder50
- osmanlı yı yeniden kuracağız13
- ali koç11
- ramadan fahriden8
- 3 mayıs türkçüler günü15
- 13 yıl önceki fotoğraflarınız11
- 4 mayıs özgür özele saldırı30
- en sevdiğiniz sözlük ahmeti8
- stanley termos olmazsa ben pikniğe gitmem12
- kendini esmer sanarken birden sarışın olan kız19
- nihal atsız türkçülüğü vs atatürk türkçülüğü13
- akrep burcuyum soruları alayım9
- diyanetten skandal cuma hutbesi15
- 3 mayıs 2025 galatasaray sivasspor maçı16
- akp ve chp'nin birbirinden farkı olmaması9


entry'ler (19)
evet çünkü amerikan filmlerinden önce dedelerimiz ninelerimizin memelerine selamın aleyküm birader diyordu.
kadınsa ilk 1, erkekse asgari 3 azami 18 ay içinde döner. bu limitleri atladıysan geçmiş olsun
kılavuz gereksiz. ne anlamak istediğine göre çok basit sorular sormalısın. sakın soruları derinleştirme. bu seni yanlışa götürür. edineceğin fikir en basit sorulardan çıkmalı.
2018 yılı itibariyle sürekli fake kadın proilleriyle sazan.avi yapmaya çalışan çakal yuvası. Uzun süredir soteye yatıp bekliyorum. Aynı profillerin zaman zaman fotoğrafları değişiyor. bir bakıyorsunuz zayıf esmer bir abla bir bakıyorsun şişman saırışın bir teyze. artık özellikle kadınların böyle bir siteye asla ihtiyacı olmadığını düşününce siberalemin ve diğer tüm arkadaşlık sitelerinin hiçbir işe yaramayacağını görmek zor değil. gold üyelik aldırma stratejileri de takdire şayan
Falanca efendi keramet gösterdi, filanca hazret benim adıma Allah'a falanca duayı etti diyen arkadaşlarım, ben hak dostu gördüm. Bir emekli maaşı, kıyı köşe bir mahallede mütevazi bir müstakil evi vardı. Şeyhliği kabul etmiyor, kimseden himmet vs. toplamıyor, kimseye gel benim evin çatısının inşaatında çalış, git benim tarlada biber topla getir demiyordu. Örgütlenmeye çalışmıyor, bizim arkadaş çevremizde bürokratlar, iş adamları, bakanlar olsun demiyordu. Toprak gibi mütevaziydi. Ne kadar hürmet gösterisi yaparsak yapalım, onun altına inemiyorduk. Kendisi musikiyi sever kimi tekfriciler gibi biz çalgıcıları kefere ilan etmez, aksine bize fazladan hürmet ederdi. Uşşak makamını sever, şarkı söylemek yerine ilahi çalalım dediğimizde "biz hangi ağızla ilahi okuyacağız evladım, canım kurban olsun senin yoluna diyor Yunus, canımızı kurban edebiliyor muyuz?" diyebilecek kadar nefsini öldürmüş, kendindeki değeri beğenen fakat nefsini beğenmeyen, ego namına tek zerre taşımayan bir adamdı.
Bu anlattığım adam şeyh değildir, hak dostudur. Şeyh ise islamda daha çok bir öğretmen vazifesi taşıyanlar için kullanılan bir sıfattır. Şeyhlerin hepsi Allah dostu değildir. Allah dostu olmak için şeyh gibi derviş gibi yaşamak lazım gelir.
Hasılı, eğer bir şeyh örgütlenme yapıyorsa, sağda solda kendi ideolojisini yaymak için yurtlar açıyorsa, tarikine bakanları iş adamlarını sokmaya çalışıyorsa, kendine hizmet ettiriyor, mercedeslerle geziyorsa o şeyhten koşarak kaçın. Zira o şeyh değil şarlatandır. Son günlerde yaşadığımız olayları 10 sene sonra şu anda kontrolsüzce büyüyen başka bir cemaat yüzünden yaşayacağız. Buraya yazıyorum, eğer o din düşmanı sahte tariklerle mücadele edilmezse toplumun dini değerleri erozyona uğrayacak, çok ciddi bir güvenlik sıkıntısı yaşayacağız ve bunları ayıklamak daha zor olacak. Aklınızı başınıza alın, şıhların şeyhlerin, gavsların, efendilerin kölesi olmayın. Allah'ın kölesi olun.
Bu anlattığım adam şeyh değildir, hak dostudur. Şeyh ise islamda daha çok bir öğretmen vazifesi taşıyanlar için kullanılan bir sıfattır. Şeyhlerin hepsi Allah dostu değildir. Allah dostu olmak için şeyh gibi derviş gibi yaşamak lazım gelir.
Hasılı, eğer bir şeyh örgütlenme yapıyorsa, sağda solda kendi ideolojisini yaymak için yurtlar açıyorsa, tarikine bakanları iş adamlarını sokmaya çalışıyorsa, kendine hizmet ettiriyor, mercedeslerle geziyorsa o şeyhten koşarak kaçın. Zira o şeyh değil şarlatandır. Son günlerde yaşadığımız olayları 10 sene sonra şu anda kontrolsüzce büyüyen başka bir cemaat yüzünden yaşayacağız. Buraya yazıyorum, eğer o din düşmanı sahte tariklerle mücadele edilmezse toplumun dini değerleri erozyona uğrayacak, çok ciddi bir güvenlik sıkıntısı yaşayacağız ve bunları ayıklamak daha zor olacak. Aklınızı başınıza alın, şıhların şeyhlerin, gavsların, efendilerin kölesi olmayın. Allah'ın kölesi olun.
Kendimi dahil hissettiğim burçtur. Şimdi bundan bi 30 sene önce kafama göbek kordonunu doladığım için doğumum bir haftadan fazla bir süre gecikmiş. Sonunda eldeki kısıtlı imkanlarla sezaryen yöntemiyle beni dünyaya getirmişler. Doğum günümden bir hafta geriye gidince Balık burcu var. Ben güya koçum. Ama koç özelliklerini taşımıyorum. Bu durumda ben balık olabilir miyim sevgili astrocu yazarlar?
O tarihin kendisine geçirilmekten başka bir öneminin olmadığını öğrenmek üzere olan gelindir.
Aynaya baktığında bir Jennifer Anitson bir Penelope Cruz gören, bizimse menapozlu bi abla gördüğümüz kadındır. Kadın özgüveni çok acınası
Öyle şey olmaz. Kalite insan için kullanılabilecek bir sıfat değildir. Elektronik ürün değiliz. Bunun yerine başka sıfatlar bulunması lazım.
isviçreli değil isveçli. Bu amk bilimini bi tek isviçreliler mi yapıyo!
Doğu'nun Paris'i neresi arkadaşlar? Van mı, Erzurum mu, Elazığ mı, Diyarbakır mı? Bu doğunun parisi terminolojisi boku çıkmış bir benzetmedir. Ayrıca eğer doğunun gerçekten bir Parisi varsa asla Kars değildir o.
bkz. musalla turizm
Penaltılara gitmekte olan eğer giderse Oblak farkıyla Athletico'nun alacağını düşündüğüm maç. Slovenya Slovenya olalı böyle reklam olmadı. Adamsın Oblak
edit: imla
edit: imla
Akp'nin suçudur. Diğer milli bayramları terör endişesiyle kutlamayıp fethi kutlayarak insanları fetihten soğutmaktadır.
4 yıldır hayatta kalmaya çalıştığım, her gece yatarken sabah başka bir şehirde uyanmayı hayal ettiğim şehir. Merak eden arkadaşlara geniş geniş anlatayım.
Güzel yanlarından başlarsak;
*kaşar, bal, tereyağ gibi bilumum süt ürününü ve lezzetli et ürünlerini üst kalitede bulabilirsiniz. Aktif sayılabilecek bir havaalanı var. Ayrıca Ani harabeleri görülmeye değer. (Güzel yanlar bitti)
Kötü taraflarından doktora tezi yazarım ama özet geçeyim;
*En kötü yönü rakımıdır. 1750 metre civarı bir rakımla Türkiye'nin en yüksek birkaç ilinden biridir. Bu yükseklik birkaç yıl kaldıktan sonra size solunum yolları rahatsızlıkları, kronik yorgunluk, dolaşım sistemi hastalıkları, uyku bozuklukları gibi bilimum can sıkıcı şekillerde dönüş yapacaktır.
*Bir başka en kötü yönü de iklimidir. Seyir halindeki dizel araçların donabildiği, bazen donup patlayan borulardan dolayı özellikle varoş semtlere su verilemediği, sümük donması denen şehir efsanesinin gerçek olduğunun suratınıza tokat gibi çarpıldığı, bazen nefes almayı imkansız hale getirebilen, 35mt2 eve 340tl doğalgaz faturası ödediğiniz bir soğuk var burda. Benim bizzat şahit olduğum en düşük derece -39'du. Fakat -48'in resmini çeken arkadaşlarım da var. Bunun yanında şehrin kuru havası sürekli bir ağız kuruluğu, dudaklarda ve ellerde çatlama gibi sıkıntılara da yol açıyor
*Bir başka sıkıntı da asosyal yapısı. Akşamları malum sokaklarında kimseyi göremiyorsunuz. insanlar nerde vakit geçiriyor, 4 yıldır çözemedim. Ben geldiğimde sadece Antik kafe vardı. Şimdi cafe sayısı epey arttı. Fakat bir çoğu başka bir maddede detaylı olarak açıklayacağım "cellolarla" dolu. Yazları açık alanda alkol alabileceğiniz herhangi bir alan bulunmazken kışları da sevgilinizle bacınızla gidip iki bira içebileceğiniz bir yer yok. 2-3 ayda bir Erzurum Devlet Tiyatrosu gelir, Konservatuar çok seyrek konser verir. Ayda bir tane de üçüncü sınıf şarkıcı getirilir. Tüm sosyal yaşam bundan ibaret. Bu arada bir AVM bile yok. Alışveriş yapmak için 200 kilometre uzaktaki Erzurum'a gitmeniz gerekebilir. internet alışverişleri olmazsa olmazımız. (Kargo var)
*Üst maddede bahsettiğim cellolar; Adana'nın Conoları, Erzurum'un hıştoları, batıdaki şehirlerin Apaçileri gibi Kars'ın da Celloları var. Bunlar her yerde olduğu gibi ipsiz sapsız, eğitimsiz, edepsiz, saygısız ve serseri tipler. "Ola ne diysen olaa" gibi nidalarla ilk atarlarına kalkıp "Ola bana bu şehirde laf edenin aklını alaram ogglum", "Bu boynunu yerin altına sohtuğum bana ne diyi kıral?" gibi veciz tümcelerle başınıza bela olmaya çalışırlar. Tiksınçsınız.
*Bir başka kötü yönü kamu kurumlarının işleyişidir. Mesela yollarındaki çukurları ancak batının aşırı ücra köylerinde bulursunuz. Her altı aydı bir rot başıydı, rotildi, amortisördü... imanımız gevriyor. Belediye başkanları bir ara. sokağa asfalt dökünce önünde ekipçe fotoğraf çektirip "Kars'ı bayındır bir şehir haline getiriyoruz" mesajlarıyla yerel basına manşet oluyorlar. Belediyecilik=asfalt anlayışı var fakat yine de yollar köstebek yuvası gibi. Sorarsanız kış koşulları yüzündenmiş. Ben Kuzey kutup dairesine gitmiş adamım, alemin Finlandiyalısının 6 ay kış değil direkt 6 ay gece olan memleketlerinde bir tane bile çukur yok. Kışa bok atmak niye? Ayrıca çalışmayan tek kamu kurumu belediyeler de değil. Hastanelerin hali içler acısı. Borç batağında her gün yerel basının diline düşen bir üniversite hastanesiyle, tüm doktorların birbirine rapor yazıp "bana ne la gebersinler, ben memlekete kaçıyorum" mantığıyla çalıştığı, MHRS'den randevu almanıza rağmen sabah 6'da gelip tekrar sıraya girmeniz gereken bir de devlet hastanesi var. Herhangi bir özel hastane yok. Birçok durumda Erzurum'a, o da yetmezse Ankara'ya gitmek zorunda kalıyorsunuz (1100km)
Şimdi istanbul'da, izmir'de, Bursa'da, Ankara'da falan yaşayan arkadaşlar; lütfen benim için odanızın camını açın, içeri temiz şükür girsin.
Güzel yanlarından başlarsak;
*kaşar, bal, tereyağ gibi bilumum süt ürününü ve lezzetli et ürünlerini üst kalitede bulabilirsiniz. Aktif sayılabilecek bir havaalanı var. Ayrıca Ani harabeleri görülmeye değer. (Güzel yanlar bitti)
Kötü taraflarından doktora tezi yazarım ama özet geçeyim;
*En kötü yönü rakımıdır. 1750 metre civarı bir rakımla Türkiye'nin en yüksek birkaç ilinden biridir. Bu yükseklik birkaç yıl kaldıktan sonra size solunum yolları rahatsızlıkları, kronik yorgunluk, dolaşım sistemi hastalıkları, uyku bozuklukları gibi bilimum can sıkıcı şekillerde dönüş yapacaktır.
*Bir başka en kötü yönü de iklimidir. Seyir halindeki dizel araçların donabildiği, bazen donup patlayan borulardan dolayı özellikle varoş semtlere su verilemediği, sümük donması denen şehir efsanesinin gerçek olduğunun suratınıza tokat gibi çarpıldığı, bazen nefes almayı imkansız hale getirebilen, 35mt2 eve 340tl doğalgaz faturası ödediğiniz bir soğuk var burda. Benim bizzat şahit olduğum en düşük derece -39'du. Fakat -48'in resmini çeken arkadaşlarım da var. Bunun yanında şehrin kuru havası sürekli bir ağız kuruluğu, dudaklarda ve ellerde çatlama gibi sıkıntılara da yol açıyor
*Bir başka sıkıntı da asosyal yapısı. Akşamları malum sokaklarında kimseyi göremiyorsunuz. insanlar nerde vakit geçiriyor, 4 yıldır çözemedim. Ben geldiğimde sadece Antik kafe vardı. Şimdi cafe sayısı epey arttı. Fakat bir çoğu başka bir maddede detaylı olarak açıklayacağım "cellolarla" dolu. Yazları açık alanda alkol alabileceğiniz herhangi bir alan bulunmazken kışları da sevgilinizle bacınızla gidip iki bira içebileceğiniz bir yer yok. 2-3 ayda bir Erzurum Devlet Tiyatrosu gelir, Konservatuar çok seyrek konser verir. Ayda bir tane de üçüncü sınıf şarkıcı getirilir. Tüm sosyal yaşam bundan ibaret. Bu arada bir AVM bile yok. Alışveriş yapmak için 200 kilometre uzaktaki Erzurum'a gitmeniz gerekebilir. internet alışverişleri olmazsa olmazımız. (Kargo var)
*Üst maddede bahsettiğim cellolar; Adana'nın Conoları, Erzurum'un hıştoları, batıdaki şehirlerin Apaçileri gibi Kars'ın da Celloları var. Bunlar her yerde olduğu gibi ipsiz sapsız, eğitimsiz, edepsiz, saygısız ve serseri tipler. "Ola ne diysen olaa" gibi nidalarla ilk atarlarına kalkıp "Ola bana bu şehirde laf edenin aklını alaram ogglum", "Bu boynunu yerin altına sohtuğum bana ne diyi kıral?" gibi veciz tümcelerle başınıza bela olmaya çalışırlar. Tiksınçsınız.
*Bir başka kötü yönü kamu kurumlarının işleyişidir. Mesela yollarındaki çukurları ancak batının aşırı ücra köylerinde bulursunuz. Her altı aydı bir rot başıydı, rotildi, amortisördü... imanımız gevriyor. Belediye başkanları bir ara. sokağa asfalt dökünce önünde ekipçe fotoğraf çektirip "Kars'ı bayındır bir şehir haline getiriyoruz" mesajlarıyla yerel basına manşet oluyorlar. Belediyecilik=asfalt anlayışı var fakat yine de yollar köstebek yuvası gibi. Sorarsanız kış koşulları yüzündenmiş. Ben Kuzey kutup dairesine gitmiş adamım, alemin Finlandiyalısının 6 ay kış değil direkt 6 ay gece olan memleketlerinde bir tane bile çukur yok. Kışa bok atmak niye? Ayrıca çalışmayan tek kamu kurumu belediyeler de değil. Hastanelerin hali içler acısı. Borç batağında her gün yerel basının diline düşen bir üniversite hastanesiyle, tüm doktorların birbirine rapor yazıp "bana ne la gebersinler, ben memlekete kaçıyorum" mantığıyla çalıştığı, MHRS'den randevu almanıza rağmen sabah 6'da gelip tekrar sıraya girmeniz gereken bir de devlet hastanesi var. Herhangi bir özel hastane yok. Birçok durumda Erzurum'a, o da yetmezse Ankara'ya gitmek zorunda kalıyorsunuz (1100km)
Şimdi istanbul'da, izmir'de, Bursa'da, Ankara'da falan yaşayan arkadaşlar; lütfen benim için odanızın camını açın, içeri temiz şükür girsin.
Kan görmeye dayanamayan erkektir. Düpedüz kan fobisi vardır. kimse erekte olmuş halde bayılmak istemez düşüp kırılma olabilir çünkü. Adam haklı olabilir beyler
Hayır sanki bütün halay erkekleri sıraya girip düzmüş gibi nası bi tepkidir o öyle ya!
-Benden bu kadar Şefik, sen beni haketmiyosun
-....
-Hah şimdi susarak da umursamıyorum havası verceksin dimi
-....
-Şefik ayrıldık diorum sallamıyosun ya
-Haaa, pardon ya ne diyodun
-Allah belanı versin şurdaki kadına mı bakıyodun sen?
-Hangi kadın ya, ne kadını!..
-Yeter Şefik ben gidiyorum. Buraya kadardı
-Pişştt bana bak sigarayla çakmak kaldı çantanda aloo bekle
-....
-Hah şimdi susarak da umursamıyorum havası verceksin dimi
-....
-Şefik ayrıldık diorum sallamıyosun ya
-Haaa, pardon ya ne diyodun
-Allah belanı versin şurdaki kadına mı bakıyodun sen?
-Hangi kadın ya, ne kadını!..
-Yeter Şefik ben gidiyorum. Buraya kadardı
-Pişştt bana bak sigarayla çakmak kaldı çantanda aloo bekle
Pankreasıma bayılıyorum lan. ismi çok güzel bi kere. Var mı o kadar güzel adı olan başka organ