entry'ler (8)

lost highway

Sinemanın büyüsü böyle bir şey işte. Patricia Arquette gerçek hayatta sıradan bir tip olmakla birlikte filmde bir kadını bile hipnotize edip kendinden başka tarafa baktırmayacak güçte bir cazibeye dönüşüyor.

black swan

.........Spoiler değil ama olabilir de...........
Anne kızını taciz ediyor olabilir mi? (Kahvaltıda kızına koyduğu greyfurt "mmm prettyy" bir sembol mü?)
Filmde şehvet/siyah kuğu modu genelde açık saç; beyaz kuğu modu topuz saç ile gösterilmiş. Bir sahnede anne açık saç ve siyah gecelikle kızın odasına geliyor. Bir sahnede 'Take of your tshirt' şeklinde buyurgan bir çıkışı var vs.)
Anne kızın yiyeceklerine algı durumunu bozacak madde koyuyor olabilir mi? (Örneğin kız pastayı yemek istemedi diye çok kızmıştı)
Hasılı anne büyük sıkıntı. Anne kendi gerçekleştiremediği kariyeri kızı gerçekleştirsin filan istemiyor. Tam tersine kızını kıskanıyor ve daima rölantide, kendi kontrolünde, bağımlı kalmasını istiyor.
......Spoiler değil ama olabilir de...........

lea seydoux

Lea Seydoux, hiçbir şey yapmasa, mimik dahi yapmasa, öylece dursa bile yüzünde daima bir anlam var. Hüzünlü bir ifade var. Aynı şey Edward Furlong içinde geçerliydi. Salt güzellik, cazibe değil, onu anlamlı kılan bizzat bakışlarındaki hüzün.

sahara

içinden sahara geçen Şahane bir şarkı:
https://www.youtube.com/watch?v=8H--OemRGGs

yeşil göz

"Geri gelen mektup" şiiri bu gözlere yazılmıştır.

almıla

"Kızım oldu ona öz be öz Türkçe isim koymak istiyorum" diyenlerin listesine girmesi gereken isimdir. Al elma demektir. Nitekim Orta Asya'da elma önemlidir.

kedi

Sevimlilik - asalet- güzellik genelde bir arada bulunmaz. Çok şirin, tatlı sevimliyse klasik güzel tanımının dışında kalır, asil bir havası, duruşu varsa pek öyle şirin mirin değildir vs. Bunun tek bir istisnası varsa o da kedi denilen gerçek üstü canlı türüdür.

match point

spoiler içerebilir dikkat!!
1-Şans meselesi: Cinayeti soruşturmak üzere olay mahalline gelen polisler kendi aralarında "Kızın şanssızlığı, yanlış zamanda yanlış yerdeydi" derler. Oysa olay "Biri" tarafından planlanmıştı. Şans değildi. Hayatlarımız da "Biri" tarafından planlanıyor, biz bilmesek de mesajı veriliyor olabilir. Yani Allen ters köşe yapıp tam tersine, şans değil, kader vardır demek istiyor olabilir.
2-Adalet meselesi: Biz insan türü, küçük dünyamızda neyin adil, neyin adaletsiz olduğuna karar veremeyiz. Chiris'e hem karnındaki çocukla Scarlet'i, hem de masum komşuyu öldürdüğü ve cezasız kaldığı için kızıyoruz. Ancak yaşlı komşu ilaçlara bağımlı yaşayan, kimsesiz, hayatı kaymış biriydi. Belki de ölüm onun için hürriyetine kavuşmak demekti. Scarlet ise seksiliğinden başka bir özelliği olmayan, tek yaşam ideali olan aktrislikte sürekli çuvallayan, zengin aileye kapak atma şansı da olmayan bir kaybetmiş kişi idi. Karnındaki çocuk ise, kendisine gerçekten de sorulsa "Hiç doğmamış olmayı tercih ederdim" diyeceği bir hayata gelecekti. Bu durumda ölen tüm karakterler için yaşam zaten bir ızdırap yeriydi.
Spoiler bitti!!

Biz insanlar neyin şans, neyin kader; neyin adalet neyin haksızlık olduğunu bilemeyiz. "Büyük resim" ve "Onu yapan" bunu biliyor.