bugün

entry'ler (122)

fakirliği en iyi anlatan cümle

dönüşte bakarız.

ölümüne en çok üzülünen dizi karakterleri

(bkz: bihter ziyagil)

uludağ sözlük yazarlarının twitter sayfaları

http://twitter.com/shah_ane

behin

mercan dede'nin nefes albümünde aynur doğan tarafından nefes bulan şahane eser.

sözlükçülerin formspring sayfaları

http://www.formspring.me/kostantiniyye

bienal

istanbul ayağı tek sayı ile biten yıllarda yapılmaktadır.

bim de satılan muhteşem ürünler

osmanoğlu profiterol.
öyle su tadı gelenlerden değil, bildiğin profiterol.

badem yemek

(bkz: buzlu badem)

çiftçiye eğitimsiz köylü muamelesi yapan kişi

başbakan olma ihtimali olma olasılığı yüksek kişidir.
hele ki çiftçiye ananıda al git veya gözünü toprak doyursun diye cümlelere sarfedebiliyorsa.

stifler s mother

saygısız yazardır.

sözlükçülerin kayda alınmayacak yetenekleri

(bkz: i can see dead people)

final sonrası profesörle geçen diyaloglar

* sınavdan sonra genç uluslararası ilişkiler öğrencisi, tayyar hoca * ile karşılaşır.

öğrenci : hocam kitabınızı imzalar mısınız?

tayyar ari: daha burdasın imzalarım.
o kadar emindir öğrencinin o dersten kalacağına.

farrah fawcett

king of pop ile aynı gün öldüğünden kitleler üzerinde yaratması gereken şoku etkiyi yaratmayan ölümdür onunki. halbuki o da michael jackson ile 80'lere damgasını vurmamışmıydı? huzur içinde yat sarı melek.

orhan bursalı

21.06.2009 tarihli lanet olsun yazısı ile silkelenip kendimize gelmemizi sağlayan yazardır. uludağ üniversitesi'nin eski ve yeni öğrencilerinin en azından bir kere bile olsa okuması gerekir.

alıntıdır:

Lanet Olsun!

Milliyeti tebrik ederim, ülkemizin yüz akı rektörlerinden Prof. Mustafa Yurtkuran manşetinden dolayı! Silivri'de Kanser Cezası.. Yurtkuran'ın yaşam hakkı ihlal edildi... insan olanın içini parçalayacak, bu ülkede yaşamaktan utandıracak bir kepazelik. Rezillik bataklığında çırpınıyoruz! insana benzerlerle yaşamak zorlaşıyor! Lanet olsun!

Değerli eşi, tıp profesörü Merih Hanım'ın çaresiz üzüntüsü karşısında, bir kez daha haykırıyorum: Lanet olsun, her şeye, kendim dahil!

Sevgili Yurtkuran, başına bu olaylar gelmeden önce gazetemizdeydi, bize de uğradı, sohbet ettik; Atatürkçü Düşünce Derneği'ni Fetocuların saldırısından sonra derleyip toparlamaya çalışıyorlardı. Hocam demiştim, bu derneğe askerler değil siviller önderlik etmelidir! Bu konuda benzer düşünceleri paylaşıyorduk.

Yurtkuran'ı rektörlüğü sırasında ziyaret etmiştim. Üniversitenin arazisi içinde, ciple dolaşmış, hocamın yoğun bilgi bombardımanından sonra bir devekuşu yumurtasıyla dönmüştüm.

***

Yurtkuran 8 yıl rektörlük yaptı. Ve 8 yıl boyunca gece gündüz üniversitesiyle uyudu-kalktı, soludu. Ve üniversitesine çok şey kattı; çok şey ne demek, Uludağ Üniversitesi’ne çağ atlattı! Bilim atlattı! Türkiye atlattı! Evrensellik aşıladı!

Yurtkuran ve arkadaşlarının, pek çok bakımdan geri, sıradan, siyaset soyguncularının arpalık alanı bir üniversite iken, başlattıkları yeniden yapılanma modeli takdir toplamış, Avrupa Üniversiteler Birliği (AÜB), Uludağ Üniversitesi'ni 80 Avrupa üniversitesi arasında ilk üç arasında göstermişti.

Yurtkuran ve arkadaşları, üniversitenin araştırmacı özelliğini hızla geliştirmiş, üniversiteyi teknoloji gelişimi ve üretimi ile tanıştırmış, eğitimin kalitesini AB standartlarına bağlamış; üniversitenin, çevresinin sorunlarına çözüm getirme kapasitesini geliştirmişti.

Üniversitenin 2001 yılında uluslararası araştırma makalesi sayısı 79'du. Öğretim üyesi başına düşen yıl/makale sayısı 0,12 idi. Ülkemiz üniversiteler sıralamasında sonlardaydı.

Özkaynaklardan araştırmaya ayrılan pay 400 bin dolar iken 2003'te hızla 3.3 milyon dolara yükseltildi...

Bursa'nın ve sanayinin sorunlarıyla ilgili projeler geliştirildi. Pek çok kuruluşun atık sorunu sıfırlandı.

Kredili sisteme geçildi; mezuniyet kredilerine ve diploma programlarına uluslararası düzeyde eşdeğerlilik kazandırıldı; öğrencilerin, öğretim üyelerinin başarımlarını değerlendirme sistemi kuruldu; öğretim üyeleri atamalarında başarım kriterleri kondu.

Yurtkuran yetkilerini kurullara ve danışmanlara dağıttı. Danışmanlık sistemi kuruldu. Karar verme süreçleri belirlendi... Dekanlar Konseyi, Akreditasyon Kurulları, Stratejik Plan Kurulları, Anket Ölçme ve Değerlendirme Kurulu, Sürekli Eğitim Merkezi...

Tıp Fakültesi'nden 17 öğretim üyesi ve yönetici, uluslararası standartlar serisi olan ISO 9001: 2000 belgesi konusunda zorlu bir sınav vererek International Register of Certificated Auditors (IRCA) onaylı, baş tetkikçi diploması aldı.

TOFAŞ ile birlikte, otomotiv yüksek mühendislik eğitim programı açıldı... Pek çok bilim, eğitim, tıp, teknoloji ve hizmet alanında ilklerin temeli Yurtkuran ile birlikte atıldı.

Baktım: Üniversitenin 2006 yılında 514 akademik üyesinin toplam bilimsel araştırma makale sayısı 358'e yükselmiş (YÖK verisi). 77 üniversite arasında 17. Sonraki yıl ondördüncü.

Bu ülke için yapılan bütün iyi, dürüst hizmetlerin hesabı sorulur; ama alçaklar büyük adamlar gibi ortalıkta dolaşırlar her dönemde... Bizde ülkeyi soyma, ülkeyi batırma demokrasisi vardır; en büyük özgürlük, bu demokrasiye ve uygulayıcılarınadır!

***

Bolu dağlarında, bu demokrasinin uygulayıcı seslerinden biri yankılanıyordu: Şükür eski rektörler gitti, yerine çok değerliler geldi!

Abant'taki Feto demokratlarından hiçbirinin akılcığına, soyut birtakım iddialarla tutuklanan rektörlere görülen bu revanın hangi demokrasiye sığdığını sormak gelmemişti! Abant'ta, Bu rektörlerden geride kalanları, Atatürkçüleri, gerçek solcuları, bütün AKP ve Feto'ya direnen muhaliflerin köklerini kurutabilmek için nasıl daha geniş bir demokrasi kurulur bu ülkede, konusu tartışıldı!

CHP'ye Başkanlığı bile önerilenlerin de katıldığı, Fetocuların yumuşatıp olgunlaştırdıkları bu demokratların orada keşfettikleri daha geniş demokrasi uygulamalarının ne olduğunu göreceğiz demektir, pek yakında!

Hey Uludağ Üniversitesi! Size can katan rektörünüz için, en azından cüppelerinizle yürüyecek mecaliniz de mi kalmadı?..

Ayaklarınız mı titriyor, yoksa beyinleriniz mi tutuldu?..

kızların bir kızda baktığı ilk yer

göğüsleri.
acaba destekli mi takmış diye düşünerek.

cuma selası

an itibarıyla dinlediğim müziği kapatıp, tüylerimi diken diken eden bir sesle okunan seladır.
içime işledi sanki.

atatürk eş cinseldir iddiası

güneş balçıkla sıvanmaz.

iltifat olarak hayvan isimleri kullanmak

-at gibi hatun valla...
bu ne şimdi iltifat mı? hakaret mi?

ben bu yazıyı kendime yazdım

gözlerimi kapıyorum küçük anılar geliyor gözümün önüne kulağımda çıkaramadığım sesler var, kafamda soru işaretleriyle birlikte peş peşe. farklı kişiler, farklı mekânlar birbirine girmiş; birinde olması gereken diğerinde, diğerindeki bir diğerinde değiştiremiyorum yerlerini, kafamın içinde onlar zaten çoktan yer değiştirmiş. gerçek yerlerini hatırlayamıyorum bile tek bildiğim oralara ait olmadıkları. sonra fark ediyorum ki bende oraya ait değilim. daha da kötüsü sadece oraya değil hiçbir yere ve hiç kimseye ait değilim hep bununla övünürken, kendime bile ait olmadığımı fark ettiğim andır bu an.

a z kim lan

an itibarıyla yazarların sözlükte ben kısmına girip a z kim lan diyerek arama kısmına a z yazıp bilgilenme çabasında, amaca ulaşmak için kullanılan soru kalıbı