bugün

entry'ler (112)

kuran ı kerim yerine risale okuyan tip

kendisine "koskoca kuran-ı kerim yetmiyor mu?" diye sorulması gereken tip.

finaller

istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde benim için çileden başka bir şey olmayan sınavlardır.

bu dönem girdiğim 9 finalin 8'inden 40 puanı geçemedim. tüm hocalara selam ederim. şimdi bütünlemelere kassam mı, formalite için mi girsem, yoksa vurup kafayı uyusam mı? güzel bir tavsiyesi olan varsa bekliyorum.

3 pkk lı kadının cenazesine katılmayı düşündüm

memleketin bir mustafa kemal'e daha ihtiyaç duyduğunu gösteren beyanat.

çıksa onun gibi birisi, vursa masaya yumruğunu. gazi paşanın bu otoriterlik özelliğinde birine ihtiyacımız var.

hristiyanlığı seçen aileye 15 yıl hapis

sözüm ona müslüman ülkesinde yapılan saçma sapan bir uygulama daha.

benim şöyle bir iddiam var.

şu an dünya üzerinde kaç müüslüman var? 1,5 milyon mu? Bunun en az yarısı gerçek müslümanlığı yaşamıyor, yaşayamıyor.
Allah'ın affetmeyeceğini söylediği tek günah şirktir. Peki şirk ne demektir? Allah'tan başka yaratıcı yoktur, demekle şirkten kurtulunur mu?
Şirk, Allah'a mahsus olan bir sıfatı, özelliği bir başka varlığa da yüklemek demektir. Yaratmak gibi, her şeyi bilmek gibi, hüküm koymak gibi. Hüküm koymak, yani Allah'ın hükmü tektir. Onun kuralının üzerine kural yoktur.
Allah'ın kitabında recm yoktur mesela. Recm uygulamak Allah'a şirktir. Dinden dönene de ceza yoktur. Ayrıca Allah'ın kitabında kural, hüküm tektir. Mezheplere, fırkalara yer yoktur. Bu şekilde yanlış bildiğimiz yüzlerce örnek verebilirim.
Allah sonumuzu hayır etsin.

edit: milyon değil milyar melek subasının ogluyum da ben *

şeytan ın isyan etmekteki asıl amacı

başlangıçta bu isyanı aslında bir amaç değildi. insanlığın yaratılması için bir vesile olmuştur. daha sonra kendisine bu yaratılan insanları yanlış yollara saptırmayı amaç edinmiştir. kendisi gece gündüz her an çalışmaktadır. ancak bu yönü kesinlikle takdir edilesidir, helal olsunluktur.

örtülü kadınların kalabalık otobüslere binmesi

yapılması halinde hiç bir mahsur göremediğim durumdur.

diyelim ki oturduğunuz sokakta koskoca bir aslan var. öyle oturuyor sokağın ortasında. gulyabani gibi dolaşıyor ve nihayet belediye bir açıklama yapıyor;

"sayın kanarya sokağı sakinleri sokağınızdaki aslan için şikayetlerinize karşılık elimizden bir şey gelmiyor. takdir edersiniz ki kendisi aslan efendim laftan sözden anlamaz. siz en iyisi mi evden dışarı adım atmayın, sokağa çıkmayın. olur da insafa gelir, vicdanı el vermez ya da allahından korkar. o vakit çıkabilirsiniz."

sen sokakta aslan olsa sokağa da çıkmayalım dersin öyleyse.
mantıklı olan nedir? o sokaktaki aslanları toplamak. aslan diyorum bak, hem de ne aslanlar.

15 ocak 2013 şakirt kemalist savaşı

olmayan savaştır.

her türlü fikre saygılıyım. iki tarafta da değilim, tam ortasındayım diyebilirim.

Ancak daha ne kadar birbirimize düşeceğiz? fikir ayrılıklarını kavga gürültüye çevirenler kemalist olsun şakirt olsun nurcu olsun devrimci olsun benim gözümde hiç fark etmez. hepsi en basit ifadeyle kalın kafalıdır.

oysa ki fikir ayrılığı güzeldir, birbirinin yanlışlarını görüp düzeltmeye çalışmak ne güzeldir. ancak ota çiçeğe savaş çığırtkanlığı yapanlara asla saygım yoktur, azalarak yok olsunlar. fikirleri tabii.

rtük ün stv ye ceza kesmesi

rtük'ün can sıkıntısından ne yapacağını şaşırdığının ispatıdır.

az önce rtük bizim eve geldi toplum ahlakını bozmaktan ceza kesti, neymiş efendim evde küfürlü konuşuyormuşuz hayret bir şey.

yazarların telefonuna gelmesini istediği mesaj

benim içim budur:
"merhaba nasılsın? ben elif. 4 yıldır düşünüyordum, sonunda pişman oldum"

not: gerçek ismi yerine kod adı kullanılmıştır. manita - nick uyumu.

wesley sneijder

an itibariyle galatasaray'a transferi söz konusu olan hollandalı futbolcu.

doğrusunu söylemek gerekirse 1 haftadır heyecandan yerimde duramıyordum. ha geldi ha gelecek derken, karısıydı çoluğuydu çocuğuydu sponsoruydu derken; aha bitti bitecek derken; olmadı. suya düşecek gibi görünen sneijder transferinde dünkü kadar heyecanlı değilim zaten. olmasın abi. nedenlerini söylüyorum.

bugün galatasaray takımına tekrardan baktım. en başa sneijder yazdım. sonra bana göre en değerli oyuncuları sırasıyla yazdım. ise olaylar şöyle gelişti.

"wesley sneijder'ı yazdık bakalım en başa. of be bu ne müthiş adam. devamını da yazayım dur, kim olur ikinci? felipe melo mu, peh. selçuk inan, elmander, amrabat, burak... ya bunlar ne dandirik oyuncular keşke değiştirseler bunları da. olsaydı robben ribery falcao ne ulan bunlar mahalle topçusu gibi allah kahretsin hepinizi be sneijder reisinizden utanın"

sonra kendime geldim, yok arkadaş olmaz istemiyorum. parayı bulan adam önce karıyı değiştirirmiş benimki de o hesap oldu, gelmesin iyiyiz biz böyle.

bu takıma iyi bir kanat beki, iyi bir stoper farzdır. top kontrolü, takım oyunu yüksek bir forvet oyuncusu vaciptir. sağ açığa amrabatın sol ayaklısı sünnettir. ama sneijder ancak ve ancak israftır.

wesley sneijder bestesi

ultraslan'a ait olduğu iddia edilen ancak benim bir türlü inanmadığım / inanmak istemediğim bestemsidir.

uludağ sözlük yazarlarından kitap tavsiyeleri

notre dame'ın kamburu, victor hugo.
silahlara veda, ernest hemingway.
saatleri ayarlama ensititüsü, ahmet hamdi tanpınar.

i am legend

son zamanlardaki virüslü/zombili konulara merak salmamla birlikte taze taze izlediğim amerikan filmidir.
öncelikle şunu söyleyeyim ki, ilk kez enfeksiyonlu zombili bir film izledim. biraz araştırdım ve mide bulandırıcı fazla sahne olmadığı için izlemek istedim. sonra hadi ordan dedim, yani konu zombi olacak da ortada böğürüp iğrençlik yapmayacaklar he?
ancak istediğim oldu ve zombiler beni sadece ürküttü; tiksindirtmedi. başrolü will smith ve köpeği sam paylaşıyor. ikisi de çok usta bir performans göstermişler. özellikle doktorun(will smith) köpeği hastalanıp öldürmek zorunda kalması beni çok duygulandırdı.
finalini pek beğenmedim yalnız. filmin adı "i am legend" ama efsane olan adam ölüyor. dolayısıyla ismi, "he is legend" olsaydı; anlardık. neyse, sözün özü bu tarz film severler için güzel bir film.

saraçoğlu na tek bir galatasaraylı giremez

aziz yıldırımın böyle bir açıklama yapacağını hiç zannetmiyorum.

not: koyu galatasaraylıyım.
not2: desire or will haberin ntvsporda da olduğunu söyledi ancak videoyu izlediğinizde aziz yıldırımın bizzat konuşması yok başkası okuyor. ama dediyse de demiştir yani şaşırılacak şey değil doğrusu; sadece yakıştıramadığımı söyledim.

benden öte benden ziyade

bu sabah beni benden alan barış manço şarkısı.

bir sen var ki benim içimde; benden öte benden ziyade.

mükemmel gerçekten.

kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi

beni zerre kadar ilgilendirmeyen tercihdir. hatunların tercih sebebi ne olursa olsun erkeğin kişiliği, efendi ya da piç olmasını belirler. ben, istesem de piç erkek olamıyorum. bu benim kişiliğimle ilgili bir durum.
bu iş biraz erkeklerin, evlenme çağına gelince bakire kız aramasına dönecektir. nasıl ki erkekler evlenmeyi düşünene kadar 'kaşar,yollu' diye tabir ettikleri kızlarla birlikte olur, zevk-i sefa ederler, sonra temiz aile kızı ararlarsa; kızlar da evlenme çağına geldiğinde "düzgün işi olan bir beyefendi" arayışına çıkar. tabii ki yine olan, efendi erkek ve temiz aile kızına olacaktır. ikisi de muhtemelen yollu kız ve piç erkeklerle evleneceklerdir.

galatasaray a koyduk mu

bugün cumartesiydi değil mi? şimdi hatırladım.

erkekleri çekici yapan detaylar

bugüne kadar birlikte olduğum insanları ele alarak bir tespit yapabilirim.
evet, her insan dış görünüşe önem verir tabii ki ama; geniş omuz, giyim, sakal vs. çok iyi olsa bile tek başına kâr etmeyebilir. o yüzden kendimi üzmüyorum.
birlikte olduğum kızlar bana ilk görüşte aşık olmadılar, ama en sonunda kendimi zor kurtardım hepsinden. geçerli sebeplerim vardı tabii ki, yanlış anlaşılmasın. karşımdakini de üzmemek adına yani, neyse çok uzatmayayım.
dürüst, cömert, sadakatli bir insan olduğumu söylediler hep ve ayrılırken de hiç biriyle kötü olmadım. çünkü aklım fikrim başka şeylerde değildi. bunu sonradan gördüler.

özet: ilk bakıştaki çekicilik evet, dış görünüştür. ama uzun vadeli çekicilik ise az önce saymış olduklarımdır. bunları bir ayıralım.

kitap okumaya ihtiyaç duymak

3 ay önce işten ayrılmamla birlikte kitaplarıma kavuşmuştum. ihtiyaçtan, hasrete dönmüştü hatta. kitaplarla haşır neşir olmayı çok seven biri olarak, ruhun ve zihnin en büyük ihtiyacıdır kitap okumak.

sözlük yazarlarının tespitleri

bayanlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanıyor diyenler isviçreli bilim adamları da olsa artık inanmam.