bu akşam skytürk'te katıldığı programın şu an tekrarı yayınlanıyor, kaçıranlara duyurulur.

kendine "kibar sapık" olarak hitap eden birisi olarak, nickine hayran kaldığım yazar.

j. j. Johanson - So Tell The Girls That I Am Back In Town

http://www.youtube.com/watch?v=tDKZpjNsL8Q

bir didem madak şiiridir.

Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan
Sicim yağmur taklidi
Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan
Bardağa birkaç çiçek ıslamaktan.
Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut
Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla
Parmağıma düşen bir damla kandı aşk.

Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan
Oturup ağladım sonra, şaşırdın.
Bu “süper” oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Canımın acısıydın.
Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.
Sevişmiştik.
Evde binlerce tespih böceğinin ayak izleri
Sevişmiştik.
Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü
boşaltmış gibi
Seni sevince kıpırdayan her şiiri
Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.

Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.
Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini
Bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim.
Herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine.
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.

Sonra gittin
Gözlerin bir yeşil fanila unutulmuş balkonda
Sicim yağmur taklidiydi
Artık iyice inceldi.

e bu da ırkçılık değil midir? adam tatlı tatlı gelmiş, forma değişmek istiyor. sen o adamı ne kadar tanıyorsun da katil muamelesi yapıyorsun? bir insanın karakterini formasındaki bayraktan tahin etmek ne kadar normaldir? her israilli katil midir sorusunu akıllara getiren, takdir edilmemesi gereken bir olay.

keşke ronaldo o formayı verip, maç sonunda da israil'in yaptıklarını en içten cümleleriyle eleştirseydi. hem barış saçıp, hem de eleştiri yapabilseydi...

olmamış.

"Benliğim öylesine irileşmişti ki, onu aşıp bir başkasına, nihal'e ulaşmam mümkün olmuyordu."
barış bıçakçı - bizim büyük çaresizliğimiz

"seninle biz de böyleyiz. kimsenin anlayamayacağı bir dilimiz var. el kol hareketlerimizle, yüz ifadelerimizle, nihayet sözcüklerle örülen bir dil. kendi meslek sırrımızı korumak için. azınlık kültürümüzü korumak için. bütün sıkı ilişkiler bir azınlıktır çünkü."
barış bıçakçı - bizim büyük çaresizliğimiz

"...çünkü aşk eşitler arasında yaşanır, vehmi bey bir istisnadır! eşit değilseler bir taraf diğerinin esiri olur, diğeri de ona eserim diye bakar"
barış bıçakçı - bizim büyük çaresizliğimiz

"sende her şey hayatla ilgiliydi. erken gelen ölümlerin sana sunduğu armağan: üç adet protez diş ve yaşıyor olmanın bilinci, erinci... işte bu nedenle en basit eylemleri bile bir şenliğe dönüştürüyorsun."
barış bıçakçı - bizim büyük çaresizliğimiz

"bazı aşklar vardır, içinde kahkahaların çınlamasından ziyade gözyaşlarının çağlaması daha uygun düşer."
alper canıgüz - gizli ajans

"iki yüzlülük ile saygı birbiriyle sıkça karıştırılan kavramlardır."
alper canıgüz - gizli ajans

"bu acıyı birine anlatabilmek, yaşadığın acıyı bir başkasının anlaması gerçekten çok zordu... acı, kendi acımız olunca bir anlam kazanıyordu çünkü... yoksa hüzünlü bir kelimeden öteye geçemiyordu..."
derviş şentekin - beş parasızdım ve kadın çok güzeldi* *

sol frame'e tek bir bakışla kendisine hak verilecek yazardır. *

'drunk', 'give me love', 'kiss me' parçaları ile alkol tüketimini beşe katlayan ed sheeran albümü.

bell hooks - feminizm herkes içindir

türk erkekleriyle sınırlandırılmamaktadır. türk kadınları, türkiyenin kedileri, türkiyenin çöp bidonları da eziktir.

bizler, kendimizi her fırsatta küçük görmeye devam ettiğimiz sürece, en alçak sıfatları kendimiz kendi milletimize hiç bir vicdan azabı duymadan yakıştırdığımız sürece, daha nice aşağılık sıfatları 'genetiğinizde var' diye yedirirler. bizler, kendi genetiğimize kendimizi küçük görmeyi işliyoruz. espri yaptığımızı sanarken, kendisine ve milletine güvenini kaybetmiş bir nesil yaratıyoruz.

(bkz: uzaydan türk atlasa)
(bkz: biz atlasak dünyayı tutturamazdık)
(bkz: biz daha yan koltuğa atlayamıyoruz)

Agnes Obel - Riverside
ane brun - big in japan (cover)
Antony and the Johnsons - Deeper than love
Birdy - People Help The People
Birdy - Skinny Love
Birdy - White Winter Hymnal
Emiliana Torrini - Ha Ha
Firewater - Electric City
Fun - Light a Roman Candle With Me
Justin Nozuka - After Tonight
La Mar Enfortuna - Aman Minush
Moby - Temptation
Mor Karbasi - Shecharhoret
Nils Landgren - Killing me Softly
Palya Bea - Tchiki tchiki
Peter Cincotti - Always Watching You
Pharaoh's Daughter - Shnirele Perele
Portishead - Roads
Roxette - Crash! Boom! Bang!
Rumer - Slow
shaw blades - california dreamin' (cover)
Smokie - I'll Meet You at Midnight
Terry Jacks - If You Go Away
The Bird and The Bee - Don't Stop the Music
The Bird and The Bee - Sara Smile
The Nightwatchman - One Man Revolution
Tommy Stinson - Light of Day
Violent Femmes - See My Ships
Watcha Clan - Qoulou *

çok kültürlü, saygılı, düşünceli sözlük yazarlarımızın yazdıklarına bakılırsa 'şişman kızlara hakaretler' olarak değiştirilmesi gereken başlık.

Hepimiz öyle mükemmeliz ki, kendi karakterimize yakışmayanları düzeltmek yerine şişman bayanların ne zaman sıçması gerektiğini düşünüyoruz. ilk önce bi kendimize bakalım derim ben, kime ne zaman sıçmayı öğreteceğimize, kendi egomuzu milletin kilosu üzerinden tatmin etmemeyi öğrenmeliyiz.

onların özgüveni şişmanlıklarından değil, bir takım gerizekalıların, erken sıç, yalvarırım tayt girme, 69 senin ne haddine gibi, saçma sapan onur kırıcı yorumlarındandır. fazla kilolar öldürür de, biz bu yorumlarımızla süründürmüyor muyuz? * *

(bkz: barış bıçakçı)

alper canıgüz - gizli ajans. gerçekten. o son sayfa çok etkilemişti.

standart fm sayesinde tanıdığım. dublörü dilemması romanıyla hayran kaldığım, ikinci romanı korkma ben varım sayesinde yeni romanı ve afilifilintalarda paylaştığı her filmi, cümleyi sabırsızlıkla beklediğim yazar.

müzik zevki, edebi yeteneği ve entellektüel birikimi kadar harika. korkma ben varımdan anlayabileceğimiz üzere tam bir centilmen ve aile babası. yazarın en takdir edilesi yanıysa; entellektüel birikiminin onu kibirli bir birey yapmasına izin vermemesi, en iyisini ben bilirim demiyor, hakedene hak ettiğini veriyor (afilifilitalar sitesinde polis karşıtı yazısının ardından bir polis memurunun verdiği cevabı olanca sertliğine rağmen haklı bulup kendi sayfasında yayınlamıştı.)

kendisinden çok şey öğreneciğimizi, takipçisine çok fazla kapı açacağını düşünüyorum.

bakın ne diyor;

"Yazar, yazarken kendini aşmaya çalışan kişidir. Yazının en belirgin özelliği, söze kalıcılık katmasıdır. Dolayısıyla, kayda değer olmayan bir ifadeyi kumsala dahi yazmamak icap eder. Milan Kundera, sanırım tam da buna dayanarak “Esaslı roman, yazarından biraz daha zekidir” diyor.
Okur, yazıda belirtilenin ötesinde bir anlamı kurcalayan kişidir. Okumak, metinde kastedileni doğru kavramak, akabinde yorumlamak, geliştirmek, başka [entelektüel, duygusal, tecrübî] bölgelere taşımaktır.
Edebiyat alanında yazar ile okurun ilişkisi, yazma ve okuma eylemlerine özgü gayret sayesinde dengeye kavuşur.
Yazarın saygınlığı, okura sunduğu saygıdan doğar.
Yazar ya da okur, buyurgan bir tavır takındığında edebiyat alanının dışına çıkılmış demektir. Edebiyatın edeple ilgisi, doğal olarak özgürlükçülüğe matuftur."

“Bildiğim bir şey varsa, herkes hak ettiği cezayı bulsa dünya altüst olur.” murat menteş - korkma ben varım (sayfa 195)

"insan bir yerde doğdu mu oralı olmuyor, o zamanlı oluyor daha çok. Memleketi o zaman oluyor. Doğduğumuz büyüdüğümüz şehirdeki bütün değişimleri hüzünle kaydetmemizin nedeni bu. Hüzünlenmek için illa somut bir yıkıma da gerek yok. “Eskiden bu okulun kapısı paslıydı ne güzel,” diye üzüldüğüm de oldu. Konu doğduğumuz yerin mazisi olunca asla vazgeçemeyeceğimiz takıntılar var çünkü. Renkler var, sesler var, kokular var, binlerce ıvır zıvır var. Sonsuza kadar yitirilmiş anlar var. insan zamanını durdurmak istediği yere aittir."

emrah serbes

dinledikçe dinlendiren göksel albümü, sarhoş ve rüzgar adlı parçalarının tadı da apayrıdır.

doğallıktan uzaklaştıran her şey.

Violent Femmes - See my ships

http://www.youtube.com/watch?v=yVCSfHygLeg

rüyalarınızı değiştirecek bir parça.

eels - i need some sleep

http://www.youtube.com/watch?v=tTx-Aw9omXc

fazlasıyla etkileyici...