bugün

entry'ler (216)

eskimeyen sözler

üzerinden yıllar da geçse varlığını her zaman sürdürecek sözlerdir. *

askerlik anılarının abartılması

amcamın oğlundan öğrendim abartı olduğunu. bana anlatıyordu; yok işte şöyle dövüyordum alt devreyi, sözümü herkes dinlerdi falan filan. bir de askerliği bitmeden bir gün önce eğlence yapmışlar, cd ye almışlar. taktık cd yi izliyoruz. bir de ne göreyim; yavrum bu çömelmiş gariban gibi yere ve bunun gibi yüz tane asker yerde. ayakta 5-6 kişi var, bunlardan biri geldi benim amcaoğlunun kafaya vurdu bi tane ve ''kalkma lan ayağa'' dedi.
sonra ben bastım kahkahayı. hani atıp tutuyodun ne oldu ha ne oldu !

devlet hastanesi nin olmazsa olmazları

koltukların birinde ağzı açık uyuyan çocuklar. bazılarından salya akıyor hatta.

sözlük yazarlarının kendilerine öğütleri

düşünme. düşme, düşersen düşüncelerin değişir.

ahmet kural vs murat cemcir

(bkz: murat cemcir i ahmet kural sanmak)

sevgiliyi unutamamanın verdiği acı

herkes birini sever hayatta ve her insan bir kez aşık olur. aşkın tanımının yapılamaması da bir o kadar değerli kılar aşkı. binlerce kelimenin yetersiz kalmasıdır, aciz olmasıdır. oysa bir insanı tanımlarken 3-5 kelime yeterli, olabilirken aynı insanın içinde bulunduğu aşkı anlatamamak ne kadar da kötü. peki unutmak mümkün müdür ? nasıl unutabilir insan ? bence yaşanılan hiçbir şey unutulmaz, sadece alışırsın yokluğuna. dinlediğin şarkılar, onunla aynı ada sahip biriyle tanışmak, beraber gezdiğiniz yerleri görmek hep bir hatırlama sebebidir. seversin ilk önce bir insanı, içinde hırçın ırmaklar akmaya başlar, volkanlar patlar içinde. sevmek ve sevilmek duygusu tamamen sarar seni, ama ne yazık ki güzel olan herşey gibi bu da biter. sonra acı başlar, seni bıraktığı yerden tekrar alır, işkence gibi sıkan avuçlarının içine. gözyaşı akıtmanın bir değeri olmaz onun için. sessizce bir köşede ağlarsın. sanki o zamana kadar ilacın olan uykular, sarılarak huzur bulduğun yorgan, birer iğne gibi batar sana ve kanarsın içten içe. anlamışsındır artık, büyüyorsun çocuk...

yemeden, içmeden kesilirsin ansızın. annenin ısrarları ölüm gibi gelir sana, oysa senin için yanında olan tek insandır o. görmezsin bunu, göremezsin. bir bakarsın ki zaman sonra, onun hayatında biri vardır. anlamsız bir şey beynini ve ciğerlerini sıkıştırmaya başlar. umrumda değil dersin ama umur bile çırılçıplak bir fahişe gibi kimin kollarında uyuduğu belli olmayan bir kadın olur..

yıllar geçer, mevsimler değişir, saçın sakalın şekil değiştirir, kilon değişir, boyun uzar, okulun değişir, sınavlar farklıdır, sen farklısındır. oysa içinde bir yerlerde biri vardır ki, işgal etmiştir kalbinin en hassas yerini. kalıcı bir işgaldir, sömürüsü çok fazla olan. eriyorsun işte ve hiçbir şey gelmiyor elinden çocuk. kafanda deli sorular var. nerde, ne yapıyor, kimin dudaklarında huzur buluyor ? boşver. onun seni çoktandır boşverdiği gibi.

ha bu arada unutmadan, aşk neydi ?

delikanlım deniz

bir nazım hikmet ran şiiridir.
deniz gezmiş için yazılmıştır ve deniz in de en çok sevdiği şiirdir, dilinden düşürmemiştir.

matematikten soğuma nedenleri

küçükken elde var 1 kuralını yeni duymuştum ve derslere de geç başlamıştım. acaba hoca ne demek istiyor elde var 1 derken diye düşündüm ve avucumun içine ''1'' yazıp yumdum avucumu. hoca bir sonraki işlemde elinizde tuttuğunuz 1 i kullanıcaz demişti. sonraki işleme geldiğimizde bende heyecanla gösterdim avucumdaki ''1'' yazısını gösterdim ve sınıfta bir sessizlik oldu. sonra kahkahalar filan... o günden sonra matematik benim için bitmişti.

zeki kırdemir

''devrim bize yakışırdı'' adlı kitabın yazarıdır. 78 döneminde olan biten bütün devrimci harekatlardan bahseder ve halkın başkaldırısını anlatır. dam'dan dar'a 78'liler'in öyküsü diye olayı özetlemiştir.

gece 12 den sonra sözlüğe giren kızın amacı

hemen art niyetle düşünmemek lazım arkadaşım. belki canı sıkılmıştır gülmek, eğlenmek istiyordur. belki sözlüğe içini dökmek istiyordur. kaçıncı yüzyıldasın arkadaşım kızların yüzde doksanı 12 den sonra uyuyor artık alış buna. kızın olduğunda senden sonra uyuyacaktır merak etme.

sözlük yazarlarının yeni yıldan dilediği 3 şey

1)karı
2)kız
3)hatun

sözlük yazarlarının yatmadan önce düşündüğü şeyler

her gece tavana bakakalıyorum ve enteresan düşüncelere dalıyorum. bazen ölmeyi bazen delicesine yaşamayı istiyorum. bazen de hasretin en yoğun halini yaşıyorum kimi özlediğimi bilmeden.

para etken olmasaydı ne olmak isterdiniz

yine fakir olmak isterdim. başka hiçbir şey bana bu kadar yakışmıyor bundan eminim.

galatasaray ı anlatan kitaba isim önerileri

rekorların takımı.

ahmet kaya nın haklı olduğu gerçeği

bu başlığı hiç korkmadan açtım ve eksiler de yağacak bunu çok iyi biliyorum fakat bazı doğruları kabullenmek gerekir. ahmet kaya bu ülkeden kürt olduğu ve kürtçe şarkı yapmak istediği için sürgün edildi. ne kürt milliyetçisiydi ne türk milliyetçisiydi, sadece halkların kardeşliğinden yanaydı. bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz derdi hep. gel gör ki o zamanın yöneticileri ve amerikan ideolojisi bu fikrin gerçekleşmesini istiyordu. yani kürt-türk kavgasının çıkmasını. tabii ki de ahmet kaya gibi bir insanı ülke içinde tutmayacaklardı. ne sağcısı ne solcusu seviyordu ama kasetleri 2 milyon satıyordu. hepimizin en az 2-3 tane ezbere bildiğimiz şarkısı olan bir adam ahmet kaya. türkiye nin yediği adamlardan biridir ve her zaman da haklıdır bana göre. ben kürt müyüm diye sorarsanız değilim öz ve öz türküm ama bu gerçeği kabullenmek gerekir.

pil denildiğinde akla gelen ilk şey

kumanda geliyor hemen niye bilmiyorum. kumanda diyince de pil geliyor, lan beynim ters çalışıyor herhalde benim. şu an salak olduğumu farkettim. niye açtınız lan bu başlığı !

rte ye dik dur eğilme diyen insanlar

bence en çok karısı emine erdoğan diyordur ama küçük recep e diyordur.

türkçe isimlerin ingilizcesi

türkçe özel isimlerin hecelenerek ingilizce ye çevrilmesidir.

soner sarıkabadayı :last soldier yellow ungentlemanly uncle

ben bu yazıyı sana yazdım

kısaca ben;

ilkokul yıllarımda pantolon altından eşofman giyen, en sevdiği içecek capri-sun ve en sevdiği yemek patates kızartması olan ben gel gör ki pek değişmedim, hala öyleyim. küçücük şeylerle mutlu olurum ben vesselam. ne bileyim biri bana bi çay ısmarlasın canını yerim onun. lise bitene kadar kimseye aşık olamadım adam akıllı. hep kaçak göçek oynadım. her zaman hayatımda aksilikler oldu biladerim. ne zaman ''aha tam bu sefer herşey yolunda gidiyor'' desem, hayat bir stoper gibi kayarak alıyor topu ayağımdan. aslında ben hiç kaleciyle karşı karşıya kalamadım be toprağım.

lise bitmişti artık. liseyle birlikte soluksuz olarak her gece çektiğim 31 ler de seyrekleşmişti. önce iki günde bir, sonra haftada 1 derken zaman içinde en büyük hobimi terkettim. bir şeyler değişiyordu hayatımda sanki. her zaman tek maçtan yatan ben ara ara parayı vuruyodum iddaadan. ahh ulan arsenal hiç sevemedim seni. aga neyse zaman geçtikçe daha bi olgunlaştım. çocuksu heyecanlarım, zevklerim teker teker kaybolmaya başladı. gerçi bu durumdan pek memnun değildim ben. insan büyümeyi sevmez arkadaş kim ne derse desin hep çocuk kalmak ister, hep masum olmak ister. lakin hayat buna izin vermez sevgili dostum bir yerde gelir ümüğünden sıkar seni.

ramazan ayından bir gün;

cehennem gibi sıcak var dışarda. götünden akıttığın terle kendi barajını yapar ekinlere su verirsin şerefsizim. bir de üstüne oruçlu olduğunu düşün herşey daha da kötü. vakit geçirmek için arkadaşımla salak salak geziyoruz. bir anda yanımdan siyah kıyafetlere bürünmüş, güzel kokulu, saçları rüzgarda dans eden, yüzüne kurban olduğum biri geçti. ben o anda vuruldum aga bu kıza. aşk denilen şey artık beni bulmuştu. ne olduysa bana yerimden hareket edemiyordum. olduğum yerde yerli malı gibi kalmıştım hacım. elim ayağım ben değil, gözlerim ayrı bir telden çalıyor, götüm iyice terliyordu. sonra kız giderek uzaklaştı ve bir nokta haline dönüştü. ben ise hala duruyorum olduğum yerde.

a:arkadaşım
b:ben

a: -ne oldu lan etkilendin mi kızdan sıfatını siktiğum ?
b: -sikerim tarhana beynini çocuk kim lan bu kız aşık oldum resmen.
a: -k..... olum adı ben tanıyorum bu kızı istersen konuşurum senin için.
b: -oğlum allah aşkına konuş lan yap şu kardeşine bir iyilik.

bu muhabbetin ardından arkadaş sağolsun konuştu kızla ve biz bi gün buluştuk bir yerde.

mekan o kadar güzel ve o kadar ucuz ki herşey için inanılmaz rahat. ne yersek yiyelim sikimde değildi resmen. benim gözlerim kızın üzerindeydi. o güzel kokulu dağlardan gelmiş bir kısraktı ben ise allah ın unuttuğu, cebimde sigaram varsa mutlu olan, her çift çorabımdan biri kesin yırtık olan bir dallamaydım. tek iyi yanım ise hep sadıktım insanlara, sevdim mi tam severdim kanka öyle böyle değil.

gel zaman git zaman biz bu kızla çıkmaya başladık. o kadar mutluyum ki anlatamam. diğer kızlar umrumda bile değil. aşkın güzel yanı bu olmalıydı herhalde, bir kıza aşıksan diğer bütün kızların cenaze namazını kılıyormuş insan. beraber sinemaya gidiyoruz, istanbul u geziyoruz, aynı şeylere gülüp aynı şeylere ağlıyoruz. ona sarıldığım zamanki o koku varya o öldürüyor adamı usta. keşke bi şişeye doldursam da hep koklasam diyo insan. birbirimize ufak tefek hediyeler alıyoruz. çok masumdu herşey, gerçekten sevgi vardı ortada. insan gerçekten sevip sevilince yaşamanın tadını alıyormuş.

bu ilişki böyle uzun zaman sürdü gitti aga herşey iyiydi. ta ki bir gece vaktine kadar. saçma sapan bir muhabbet yüzünden tartışmaya başladık birbirimizle ve o anda birden hava gürlemeye başladı. bir an sessizlik oldu. ikimizde başımızı eğdik yere ve sıradaki cümlelerimizi düşünüyorduk resmen. sonra ilk yağmur damlası burnumun ucuna düştü başparmağımla sildim çabucak. galiba herşey bitiyordu. o esmer kız, o hayatımın en değerli varlığı, gözümün nuru gidiyordu. bazen hayat sana öyle kötü şeyler sunar ki sonucu bildiğin halde engelleyemezsin. bir an gözlerimin içine baktı. son kez gözlerindeki sevgiyi,aşkı gördüm. yağmur iyice bastırdı. insanlar kendini yağmurdan korumak için bir yerlere kaçıyordu, biz ise kocaman bir isyan gibi duruyorduk herkese inat. ''bitti mi '' dedi bana. ben de '' evet '' dedim. gidiyordu işte arkasını dönmüş gidiyordu. ''hayır, dur gitme. son kez bak gözlerime, tut tekrar elimden'' diyemedim. sonra gözümden yaşlar dökülmeye başladı. sevdiğim ilk gördüğümdeki gibi yine uzaklaşıp nokta haline gelmişti. bu da bizim hikayemizdi başından noktalanmıştı galiba. sonra başımı gökyüzüne kaldırdım yağmurla konuştum. ağzımı hafif açtım kirpiklerim sırılsıklamdı. sonra oracıkta yağmurla beraber ağladık, gidişine beraber üzüldük...

bir şarkı vardı dinlediğim;
gülüşün güftesi, bakışın bestesiydi.
kalbimin ortasında sahnesi,
dinleyicilerini bile kıskandığım,
bütün enstrümanların sesiydi sanki...

bir roman vardı okuduğum;
olay örgüsü saçlarınla bağlanmış.
ve aranmış yıllardır baş kahramanı,
satır aralarından sızan ten kokusuyla,
en güzel yerinde noktalanmış sanki...

bir hayal vardı kurduğum;
senin olduğun her yeri içinde barındıran,
ve utandıran bugüne kadar kurulmuş bütün hayalleri,
bir deniz kenarında, şiddetli bir dalgayla,
yağmur eşliğinde boğulmuş sanki...

şimdi,
şarkı sustu, roman bitti, hayal uçup gitti.
bütün sensiz gecelerin gözü kör olsun!
tek bir dileğim var üzerinde hakkı kalan;
boşver üzülme, canın sağolsun...

gheorghe hagi

çok özlüyoruz seni be hagi. çalımlarını, paslarını, füze gibi şutlarını ve tabii ki de hırçın tavrını. sen çocukluğumdun hagi, sevinçlerimdin resmen. bir daha gelmez bu takıma senin gibi bir oyuncu biliyorum ama seni özlemek de güzel. yaşattığın her bir zafer için teşekkürler ''CiGA''