bugün

entry'ler (134)

uçmak isteyen yazar

buraya yazı yazdım ve tüm yazılarımla uçmak istiyorum.

'tanım yapmadan, gönül kırmadan, selametle.. ha yazıalrımınhepsini bi zahmet sielrseniz * ''
giderayak rahat bir yazı oldu he..

madenci

muhafazakar kızlarla nargile partisinde hu çekmiş yazardır.

havan kime goçum?

madenci

solcuların ortak kadın paylaşması konulu bir panelden çıkmış kişi.

cemal süreya, turgut uyar, ece ayhan ın tomris hanımla ilişkisi ve nazım ın 3 nikahlı 40 civarı karısı falan değinilen konular olmuştur.

madenci

nazım hikmet in doğum gününde, solcu kız kucaklayamazsa içinde ukte kalacak yazar.

up
up
up

madenci

dolmuşta kızların tacizine uğrayan, kitap okumasına dahi fırsat verilmeyen kişi. geç arkadaş, brad i kıvanç ı kenan ı. maden sapı gibi sapı olan yazar.

madenci

kürt, fenerbahe-galatasaray, rte, cinsellik diyerekten, geçmiş günlerimi yad ediyor, benim de fikir sahibi olduğumu beyan ediyorum.

madenci

sözlük kızıyla hiç sevişmemiştir, hatta hiç bir kızıyla hiç sevişmemiş, hatta eliyle bile sevişmemiştir.

uludağ sözlük taksim yakışıklı yazarlar zirvesi 1

'yakışıklı erkekler'in bir arada bulunma istekleri ibne cemaatlerinde çokça görülen bir davranış biçimidir der freud amca.

radikal

fitnenin evveli şam, ahiri şam...

madenci

yanlış işleri biriktirmiş yazar.

ne zaman yapmayacağım dediyse yapmış, kaderi hep yakından hissetmiştir. 'kulun çizdiği kaderi değil'

uludağ sözlük

...lerin bacısının sikişgen olması yazıları kadar, ...lerin sorunlarının da para ettiği, okunduğu bir gün olur umarım.

kürt tabusu

geçen gün ntv de bir kürtçü konuşuyordu. 'tabi en sosyalist, en müslüman, hemde en vatanseverdi aynı zamanda'

abdullah öcalan a artık bebek katili denilmediğini, türkiye de böyle bir gelişme, normalleşme yaşandığından falan dem vurdu.

eski serleri inceleyen olursa, kürt olmayan bir sürü kişiye dahi, halkın sempatisi nedeniyle kürt lakabı verilmiştir. aynen laz, arnavut falan gibi. yani, biraz esmerliği fazla olan türk e kürt denilmiştir, burundan hafif bonbeliye laz falan. bundan kimse gocunmamış, hatta türkler gurur duymuştur.

şimdiki durumu gerçekten öğrenmek ister misiniz? anadolunun en ücra 'kürt olmayan' köylerinde birine kürt dersen en büyük hakaret addeder. en ılımlı, lafda en çok kardeşlikten dem vuranları dahi bırakın kürt 'kardeş'i kürt komşu istemiyor...

medyada hangi akşam görmediniz ki bir kürt tartışılması dönmedik? neredeyse hepsi de kürt dostu bu insanların son 5 yıldır çığırtkanlıklarına rağmen, terörün en yüksek derecesinde dahi türk-kürt ayrımı bu kadar yapılmamıştı.

medya sürekli, kürt sorunu derken, hatay ın bir köyünde yaşlı bir insan, ne gurur için ne degomoji için es kaza yörüğüz dediğinde, spikerin korkarak ürkerek başka konuya lafı getirmesi, türkler in bir çoğu madem kökene geldik, kökenleri 'türkmenlik yahut oğuzluk' hakkında hiç bir şey bilmezken, asimile olmuş, zaza, türkmen ve hatta arnavut aileleri kürt diye kesip atanlar kürt e de, türk e de, laz a da yav daha ne varsa işte bu ülkede hepsine en büyük zararı vermiştir.

kenan evren in manevi torunları şimdi de elini attı kürtler e. yok kürtler anarşist toplummuş! 'tabi artık iyi bir şey o cenaha göre anaşistlik', ayaklarıyla eskiden beğenmeyip kart,kurt derlerken, şimdi de istedikleri gibi beğenmeyerek dine saygısı olanlarına vurarak, ekmeğinde olanları isyana, eşcinselliğe, siyasete boğmak istemeleri ayrı bir iki yüzlülük olsa gerek..

angry bird

beni seven yazar..

benim de sevdiğim yazar.

firavun olmak ya da hallac ı mansur olmak

ben hakikatim sözünü söyleyen iki kişi..

bu söze baş veren iki kişi, biri rahmetle birinin lanetle anılmasına neden olmuş bir söz..

hallac ı mansur ben hakkım derken, kendi benliğini yok etmiş, ortada 'kendi' benliği kalmamış, baştan ayağa, hakk, hakikat olduğunu söylemiş, firavun hakk benim diyerek, tanrıyı unutmuş, kendinden başka her şeyi unutmuş...

acaba biz hangi taraftayız, hangi tarafımız ağır basıyor, mansur aşkımız mı mı firavun nefsimiz mi?

bir hal üzerinde, eylem üzerinde olduğumuz muhakkak.. ebrehe gibi kabe yi mi yıkmak niyetinde yoksa ibrahim gibi putları mı yıkmak yolundayız. bir yolda olduğumuz muhakkak ama hangi yolda..

bizim hamurumuz da, hz. ali gibi 10 yaşında müslüman olduktan sonra islamı, sünneti, hakkı bırakmadık, candan aziz yapıştık mı yoksa, ,''Önce inanırlar sonra inkar ederler, yine inanırlar ve tekrar inkar ederler ve inkarcılıklarında ısrar ederler (4/137-138).'' şeklinde mi bir yola koyulduk...

kendisine onlarca kez davet geldiği halde, sürekli peygamber i görme şerefine nail olduğu halde, müslüman olmayan ebu cehil miyiz peygamberi görmeden inanan, bağlanan abdülkadir geylani mi?

peygamber 's.a.v' in hangi amcasıyız, ebu lehep olan mı, hamza olan mı?

kendi içimizde biz hangi taraftayız, oluğumuzdan nur mu akıyor kir mi?

bir zaman bıraksak herkesi, dedikoduyu, çekiştirmeyi, baksak kendimize, neyiz biz, nerdeyiz?

uludağ sözlük

terörist yuvası olmadığı için canilerce sevilmeyen yer.

madenci

güzellik bir andır hissiyat..

bir an olur seversin, bir an olur tüm sevgin nefrete dönüşür.. onun için güzelliğin kalıcı olmadığını bilir, güzelliğe tapmaz da güvenmez de..

nice güzellerden çirkin surat görmüştür, bilir..

madenci

istanbul da yalnızca 700 bin nüfus cüzdanında, 3 milyodan fazla sivaslı, yalnızca peçetecilik yapmadığını gayet iyi bilen yazardır..

sivas ı çok sevmiştir ve sevecektir, memleketçilikten çok daha öte, memleketi anlamak için memleketini hele ki sivas ı tanımayı görev bellemiş yazar..

sivaslılar ın bir takım zavallıların dediği gibi, düşük işlerde çalışması kötü müdür, namussuzluk mudur taksicilik, yahut bir zamanlar bazı taraftarların sivaslı şimdi de sivasspor un teknik direktör ü rıza çalımbay ın babasına itafen güya yermek için yazdıkları rıza efendi iki ekmek bir şişe süt pankartıyla gurur duyar.

kaç sivaslı istanbul un yahut başka yerlerin sokaklarında, namusuyla çalışırken, yoksulluktan yitip gitmiştir, herkesin düşünmesi gerekir.

hasan hüseyin'den sivaslı hasan hüseyin den bir şiir;

Acıyı Bal Eyledik

Pir Sultan olur dirilir'

bak su bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde

kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni

damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
sanki kendimizi gütmüşüz
hor baktık mi karıncaya
kirdik mi kanadını serçenin
vurduk karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana

sen olmazsan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
ilenmek ne dilenmek ne
issiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yasamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni...

ve bir şiir daha hasan hüseyin den; sivas a ve istanbul a saygıyla, sevgiyle;

Bu kenti sevdim dedim
Benim olsun demedim ki

Sevdim dedimse akşam kızıllığını
Gönlüm gibi akıp giden şu çayı
Şu ormanı şu denizi şu dağı
Benim olsun demedim ki

sivaslılar ın perişanlığıysa yani konu bir şiir daha, sivaslı ahsan hüseyin den;

insan pazarı

gondulardan gelmişik
açlık nedir bilmişik
aman ağbey yaman ağbey
gör bizi

sabahın seherinde sıcak yataktan
kopmuşuk da gelmişik bu güvenpark'a
gelmişik de birikmişik bu güvenpark'ta
'angara angara güzel angara'
aman ağbey yaman ağbey
gör bizi

çorum'lardan suvas'lardan oluruk
çangırı'dan ezirgan'dan gelirik
gırşeher'den yozgat'tanık vallaha
anşe'lerik fatma'larık gülüzar'larık
güllü'lerik hatçe'lerik ağbeyim
açlık nedir bilirik
hele sen bir al bizi
hele sen bir olur de
biz her işi görürük

cam silerik parıl parıl
halı kilim silkerik
ağartırık gap-gacağı
aş da yaparık
çamaşır dikiş nakış
yatak da gabartırık
süpürürük tertemiz
gül-gülüstan ederik
bakma öyle kibir kibir ağbeyim
bakma öyle horgörük
hele sen bir olur de
hele sen bir al bizi
hele sen bir goku sür
sultan olur sekerik
açlığın dini olmaz ağbeyim
yoksulluğun vatanı
kör olasın gahpe devran
biz açlığı bilirik

güvenpark'ta bir anıt var
gördün mü
aha böyle yamrı yumru bir daşdan
bildin mi
yazıyo ki o anıtta ağbeyim
'övün çalış güven türk'
garga bokun yememiş
it deşmemiş çöplüğü
biz gelirik gondulardan ağbeyim
aha orda bekleşirik
beklerik ki gelsinler
bizi ordan alsınlar
yap desinler aha şunu
yap desinler aha bunu
üşenmezik erinmezik
biz her işi görürük
yeter ki gelsin epmek
yeter ki brakmasın bu can bu teni

türkük diye övünüyok ağbeyim
açlık türkü bilmiyo ki
varak diyok iş üstüne
çağır çağır gelmiyo ki
çalışsak da güvensek da ağbeyim
övünsek da olma mı
anam sayrı üç yıldır
babam işsiz ağbeyim
gardaşlarım daha güççük
daha suçsuz ağbeyim
birileri gelse de alsa ya beni
yuğsam da arıtsam ya kirlilerini

dersim'lerden suvas'lardan oluruk
gıtlıklardan gıyımlardan gelirik
erinmezik üşenmezik ağbeyim
biz açlığı bilirik
güvenpark'ta o anıta
selam saygı ederik

eğer hasan hüseyin alevi derseniz kid ersiniz, bi de sünni şairden şiir o zaman, yavuz bülent bakiler'den;

Anadolu

Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç...

Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.

Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.

Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...

Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç...

En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.

Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç...

Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç...

Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç...

Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç...

sözlük yazarlarının itirafları

yolda giderken araba camlarından, dükkan camlarından yansıyan görüntümü kimsenin görememesi, çok koyuyor.

internet kafede kaldım diyip para isteyen yazar

size de olmuştur galiba, bir cadde de yürürken adres soracakmış gibi yanaşıp, o illi olmayan yolda kalan zibidiler türedi son zamanda.

sözlüğe de sirayet ettiklerini düşünüyorum.

hayır kim ihtiyac sahibi kim değil, bunlar yüzünden bilemiyorsun.. insana pis pis yanaşıp kafa tokuşdurduktan sonra, ulan nerden tanıyordum demeye kalmadan para isteyen zibidiler az geldi, abi fazla oturmuşum, beş lira göndersen olmaz mı diyen sözlük yazarları geldi..

gerçek hayatta inşaat için geldik, aç kaldık diyip, iki kişi dolanan bu söyüşçüler sözlükte de bir arkadaşıyla bir olup para istiyor.

siktirolun lan, hangi dernek örgütlüyo sizi ama size para, mara, yok.

madenci

hakkındaki en güzel şiirlerden birini orhan veli nin yaptığı, dünyadaki en zor işi yapanalrın ortak olarak karşılaştırdığı iş yapan insanlar,

orhan veli nin şiiri;

Zonguldak yolundayız.
Dağların tepesinden,
Birdenbire denizi göreceğiz.
Denizi gökle bir göreceğiz,
Şimal rüzgârları gelecek uzaktan.
O yolcu, biz yolcu,
Şimal rüzgârlarıyla öpüşeceğiz.
Güneşli bir günde,
Masmavi göreceğiz Karadeniz'i.
Balkaya'dan Kapuz'a kadar,
Karış karış biliriz biz bu şehri;
Eki'nin çiçekli bahçeleri
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen
Soluk benizli insanlarıyla...

Siyah akar Zonguldağın deresi;
Yüzkarası değil, kömür karası;
Böyle kazanılır ekmek parası.