bugün

entry'ler (146)

50 liradan fazla ayakkabıya para vermeyen kişi

devrik ,ama berbat devrik özne yüklem çelişkisi kullanan kişidir..

hem 1 60 boyunda hem çirkin hep de şişko kız

inat edip, bir afete dönen ve intikamı tatlı tatlı içen kızdır.. misalleri çok görülmüştür...

ben bu yazıyı sana yazdım

hayalden öte bir aldatmaca, sıkı bir illüzyon , tek taraflı çekilince mozoşistçe çekilen bir zevk.. kurtulmak istenen bir mikrop ama sistemi girince sistemim tüm hücrelerine yayılan bir virüs. ister bilgisayar ister insan virüsü olsun, çaresi olmayan sistemde çöküntü yaratan ve bellekten silinmeyen tamiri mümkün ama zaman alan.. bir acı tarifsiz, bir tatsızlık sebebi hiç bulunmayan, yaşamsızlıkla/ yaşama arzusunun bittiği ama kesiştikleri bir nokta...

karısı kanser olunca boşanmayan salak

aşkın ve sevginin ne olduğunu anlamış.. vefalı son tür kocadır..

karısı kanser olunca boşanmayan salak

AŞKIN VE SEVGiNiN NE OLDUĞUNU ANLAMIŞ VEFALI SON TÜR KOCADIR..

185 cmlik hatun

hmm uzun fazla uzun dedirten yazar..ama şüpheli bir kadın yaklaşımı, olmaya bilirde..

kürdistan hava kuvvetleri nin kurulması

kağıttan uçak filosunun kutlanmasıdır..

kürdistan hava kuvvetleri nin kurulması

kağıttan uçak filosunun kutlanmasıdır..

erkekleri çekici yapan detaylar

zeki olması

son geliş

Bu günü yad ettik senle .. pardon geçmişi bir damlaya sıkışmış geçmişi. Ne kadar içi boş derken bana, ben sustum ve sen anlattın saatlerce. Ben utandırmadım , dinledim sadece.. Zamanlar hızlanmalı, boş boş durmayalım derken.. Sadece sen olsan ve zaman dursa o noktada dedin.. Sustum ve dinledim... ZAMANLAR AKIP GiDERKEN, DEĞERNi BiLMEZKEN VE SEVGiLERi KÜÇÜMSERKEN OLAN YAŞAM KIYILARINDA ne diye bilirdim.. Sen uyurken bir gün, yanında aniden uyandım ve yüzüne eğildim ve sesiz bir çığlık attım ve zıbardım... Duyman ve merkezde olman için mi tüm incinmeler? Soru sormaları bırakalı çok oldu.. Bilmiyorum sormuyorum artık sorular bende formsuz artık.. Formları olmayınca gerek yok cevapların. .Albüm getirmişsin . ilk konser biletimizi içine koymuştum ve bana aldığın kurovasanın peçetesi de içinde.. Niye saklandın ki bu kadar hayattan? keşke söyleseydin ara tonlarının olduğunu ve saklanmasaydın incik boncuklarını gizemli notalar gibi, kim kimi bastırıyor ne oluyor.. N e geçti eline(mize)? Yaşasaydık deli dolu, taşkınca ne gibi olurdu, tüm hisler senle hissedilenlerle? Denemeler olmuyor, sil baştanlar lazım diyorsun.. Duygular iz bırakır su bile tutar onları en derinden....Anılar ne güzelmiş derken başlıyor bir aksama duygunun içindeyken anlamsızlaştırılan şeyler bir sonraki yansıma da sanki illüzyon gibi muhteşeme dönüşüyor aniden ...Ve çaylarımız geliyor.. Gözünün en dibine bakıp içiyorum.. Yine kaçırıyorsun, hızlı hızlı..

Derdini sormuyorum bu kez. Vakit tamam deyip kalkıyorum.. Albümü uzatıyorsun.. Kalsın diyorum ve gidiyorum. içimdeki zamanda dolmuş çoktan..

breathe right

ordinaryüs bilmemnenyusa sorulduğunda, çok gülüp bir işer yaramayan pazarlama dâhisi bir üründür diyen doktorun cık cıklamasıla biten bir üründür...

yazlık yeni hayat

Yazlık evimize gelmeyeli ne çok olmuştu.. Zamanlar kendi kuyularına girdikten sonra, bizde kalplerimizi saksıların altına gizlemiştik.. buralara hiç uğramamıştık.. Vrenda hala çok güzeldi. Tam kapının önünde ki tahtanın gıcırdayıp gıcırmadığı hatırlamak istedim. Ne yazık ki kopmak üzereydi. Ne güzel yıllardı sevgilim, hatırlatıkça , beynimdenki tüm kıvrımlar sanki canlanıyor.. Ne çok yorulmuştuk çocuklarımızı büyütürken.. Denize sok çıkar, duş aldır. Giydir çıkar, yedir ,uyut.. Ve uyuduklarında ki zaferimiz ve kucaklaşmamız. Bir zafer edasiyle içtiğimiz şaraplar ve senin nefis kokulu puroların.. Tüm yaşananlar ve geçmişin muhteşemliği, yaşanan diğerlerini- kötü anılarımızı örttü. Biliyor musun? Yaşanan acıları şükür ki beyin siliyor evet bir tortu bir iz belki ama muhteşemliğe öyle odaklı ki, onlar pırıl pırıl öne geliyor.. içeriye giriyorum ortada ki yemek masamız hala orada duruyor.... Bu masanın üstü hep dolu olurdu ve sen nasıl mücadele derdin orayı boşaltmak için ama ikizler buna hiç izin vermediler deil mi.. Paletleriden, yapış yapış denizanalarına kadar her şey o masadaydı... Ben senin gibi düşünmezdim. Yaşayan ev derdim bırak izler olsun bırak, bırak her kez sevdiği parçasını taşısın bırak eve yaşasın..ŞiMDi NiYE AĞLIYORUM BiLMiYORUM.. Burada muhteşem yıllar geçirdik.. Sonra ne oldu anlamadım. Sanırım dünya da kimse anlamıyor bu bıkkınlığın bu, hayatları bitirip yeni hayatlara başlamanın nedenini. ikizlerde hiç anlamdılar.. Bizler kendi hayatlarımızdan çıkarken, onların hayatları halbu ki yeni başlamıştı..

Onlarla yaşarken zor oldu anlatmak veya anlatamamak..Yeni hayatlarımızın tazeliği ve heyecanından belki onlara haksızlık yaptık, ama hayatlarımıza yine güzel devam ettik.. yeni ve büyüyen ailelerimizi hep kucakladık.. Bu kadar kolay olmadı. Dur.. Senin evliliğini sanırım kaldıramadım.. O kadar çok içtim ki, düğün seromonıine gelmek için ayakta zor durdum ve bahçenin arkasında o kadar çok ağladım ki...o ana kadar kabullenmiştim veya ciddiye mi ne almıyordum.. Nasıl olsa tek ve muhteşem bana dönecek ve bu kabus bitecekti.. Zaten benim birlikteliğimde beni oyalıyordu, öyle ciddi bir şey deildi.. Seninle olan hiç bir şey gibi deildi hayat.. Ve en kötüsü kimse sen gibi, niye dokunamıyordu ve bu dokunuşlardan sonra ben banyoya kapatıp kendimi niye saatlerce ağlıyordum.. Bahçe de yanıma geldin. O kadar sarhoştum ki, bir an kollarına atladım ve seni öpmeye başladım. Çaresizlik ve hiçlik duygusu daha da alta çekiyordu davranışlarımda beni ve düşünmek yerine dürtüsel olarak acıtma ve acındırmaya bürünüyordum.. Ellerini yüzüme aldın ve" aşık oldum. Bunu planlamadım ve istemedim ama oldum dedin".."lütfen artık mutlu olalım ve hayatımıza devam edelim "dedin. Lanet olsun dedim. Nasıl aşık oldun biz bir birbirimize aşıktık, biz sen ben ikizler bir aileydik dedim.. Gözlerinde ki anlam, bu cümlelerin artık senden uzakta olduğunu gösteriyordu.. Artık bize ait olmayan bakışlar ve uzak anlamlar yüklüydün.. Ve uzun yılardır tanıdığın seni, son bir kez daha anlamıştım. Konuşacak bir şey yoktu..

Düğününden sonra ki iki yıl zor geçti. Kontrollü olamadım.. Ağır depresyonlarım oldu. ilaçlar ve içkiyle ancak günlerin acısını ve uzunluğunu azalta biliyordum.. Gözlerimi kapattığımda hep seni ve balayımızda ki küçük adamızı görüyordum. ilaçlar ve düşler öyle birbirine geçmişti ki..

Bir gün karın geldi. Zar zor kapıyı açtım. Çok güzel ve çok gençti. Bir an halimden utandım. Bana sarıldı ve içten olduğunu hissettirmek için çok çabaladı. Ama ben onun gençliğine takılmıştım. Hamile olduğunu zar zor duydum. Arkadaş olmayı istediğini söyledi ve kocasının , eski kocamın durumuma üzüldüğünü belirtti.
Birden kendi durumumu kavradım.. Tek kaybeden ben olmuştum. Herkes organize olmuş ve mutluydu. Hayatlarına ışıltılar katarak devam ediyorlardı ve üzüntü cephesinde tek yük bana kalmıştı.. Ne garip, en zayıf halka ben seçilmiştim..

Ertesi günlerde, eski eşime yakın olmak yerine( ki bu yakınlık hep onu görmek ve bana acsın bana gelsinle eş değerdi), uzak bir şehre taşındık..
yeni bir iş kurdum kendime ve ikizlerle daha çok zaman geçirmeye başladık ve acılarn terbiyesiyle, burumuş kalbimi dinlendirmeye başladım..Bir şeylere bel bağlamak ve adamak yerine, hayatta her şeyin ola bileceğine alışmaya başladım.. Tutkunun bir eseret olduğunu öğrendim...

Tutulmak en korktuğum ve aslında en özlediğim şey oldu..

yeni bir ilişkiye başlamak

Hayatına yeni yaşam sokmak, ona merhaba demek. Onun penresinden de bakmayı öğrenmek, kendini olduğun gibi akışa bırakmak ve tadını çıkarmakkk...

ayrılık deneme

Son kez sevmelere gelmiştim.. Nasıl başaracaksın dediğinde o bana kalsın dedim.. Anlamsızca baktığında, beyninden geçenleri aslında anlamamış gibi yaptım.. Genelde böyle olmaz mı?? Anlamamış gibi yapmak .. Bal gibi eşek gibi anladığımızı bile bile anlamamazlık.. Nasıl sıcak burası camı açtığımda, elimi tutuyorsun , terli ve soğuk. Elinde ki terden anladım sitreslisin ve endişenlerin öyle fazla ki..

Kendi dertlerimi bırakalı öyle çok oldu ki, hep senin dertlerin aramızda ve yaşamının önemi.. Sıkıldım biliyor musun? Dertlerin sıkıldım, dertlerinin bitip, yaşamın bitmesinden öyle korkuyorsun ki... Bir dert bitince yenisini koyman saniye sürmüyor.. Montumu da çıkardım.. Boynumdan kokluyorsun.. Harika gibi bir şeyler ağzında, bakışların nasıl dalgın, nasıl bulanık.. Nasıl da aldanmışım diyorum kendi kendime.. Bu gizemin mutlak bir melankolik durum olduğunu nasıl anlamadım ve bu gizemin aslında bir bok gizem olmadığı, düpedüz bu adamın kaçık olduğu.. Ah işte AŞKIN ALACAKARANLIĞINA girince tutulursun en hastasına...

Bir boşluk ortasındayım şimdi. Sigaramı yakıyorum ve ona demek istediğim ve anlatmak istediğim hiç bir şey olmadığını fark ediyorum..

Zamanımın azlığını hatırlıyorum.. O güçlü duran yapısında ki hasta adama bakıyorum ne çok sevmişim bu adamı.. Hiç bir şeyi esirgemeden nasıl yaşanmış bunca şey diye iç geçiriyorum.. Seni büyütemem arık diyorum .. Nedenlerim var , yorgunum artık çok yorgunum ve büyütmem gereken başka varlık var içimde..

Aynı korkuyla bakıyorsun ve müthiş yağmur yağıyor diyorsun.. Evet sevgilim müthiş yağmur var ve sen merak etme sen kendinle ol ve yürü kendi hayatına ben hayatımın zaten efendisiyim diyorum..

Gidiyorum buralardan diyorsun..
Sana "geber" diyorum .Ama içimden hoşcakal yağmur kokulu adamım diyorum, hoşcakal..

ateşler

Varlıkla yokluğun ince çizgisi,
birbirine dönerken ,
gün ağırdı.
ve ufuk çizgideyken son bir harika nesef sigaramdan,
içimde ki büyürken son bir sesizlik
bak damlaların sesine,
çatıdan nasıl damlıyorlar?
varlık yokluğuma dönüştü şimdi?
her yok oluşun bir oluş olduğunu bilmeli miyim..
niye taktın ki, akan küflü duvara sevişirken kaç kere söyledin..
yok oluşun karanlığı ve inziva vaktim..
içimdeki büyürken , belki varlığın efendisiyim şimdi..
varlıkların giderken tek tek, tek bir anı bile vad edemezken bu can,
küçük canlım içinde , varlığın dönüşümü orda bir yerde..
ufuk çizgi hep var ve o duvar hep küflü kacak....

adile naşiti toprak kabul etmedi

Bu ülke sanatçısı olup , ayıp edilmiş insandır..

anne olmak istemeyen kadın

bunun bilincinde olup, ruhsal yapısı bozuk çocuk yetiştirmek istemeyen kadındır..

eski sevgiliyle tüm bağların koptuğu an

her sevgilide onu aramaktır..

pudra süreyim derken un kurabiyesine dönen hatun

Belki sivilcesi olan kızdır, kapatmalıdır...

derinlikler

Seni unutmaya çalışmak mı, bunu söylerken ki ümitsizliğimi ona nasıl anlatırdım ki..Zaten duygularım ve istenmemişliklerin altında ufalanıp yok oluyordum.

Çok güzel bir yağmur yağıyordu.. Yüzünü cama dönmüştü ve bende ona arkadan bakıyordum.. O konuşurken birden ona sarıldım , boynuna sarıldım ve lütfen dedim..

Ellerimi tutup gitme zamanlarını bilmem gerektiğini söyledi. Gözlerinin taa içlerine baktım , bir şeryler var mı diye? Orda beni biraz olsun görebilir miyim diye..
oralarda yoktum ne bir izim, ne bir kalıntım en ufak benden eser yoktu.
Aşkı bilmeyen ona aşk acısını anlatmak ne kadar zordu.Onun için zaman dolmuştu ve heyecan veren bu ilişki bir rutine dönüşünce, bitme zamnanı çoktan gelmişti..

Başlangıcımızda hızlı başladığımız her şey , yine aynı hızda bitiyordu. Bense bu hızın altında çoktan kalıp acı çekiyordum. Beni anlamasını ondan beklemek imkansızdı.. Pencereden aniden giren hani o çiçek kokusu vardır ya?? Bir an içinizi meltem meltem doldurur.. Halbuki çöplüğün ortasındasınızdır, o kokunun gelmesi imkansızdır ama gelmiştir işte bi kere, kısa anlık ve imkansız bu üçlü sizi bir an evrenin merkezine taşır.. Ve garip yaşam enerjiniz nasıl döner içinizde ve nasıl harika olursunuz tüm zamanlardan işte öyleydi.....

Bitmesinin anlamını yitirdiğinde, ondan bende canlı bir hediye vardı. Bu candı bende kalacak ve onu hatırlatacak.. Bazen neyin ne için olduğunu bilmeden yaşarız.. Bu da öyle bir şeydi işte. Gözlerimdeki yaşlara engel olamadım.. Bu kadar azın karşısındaki bende var olan çokluk, haksızlık değil miydi?? Çoklukları çoğaltmak varken neden hep yok oluşlara kucak açıyorduk?

Anlamı yoktu.. Ona son kez sarıldım ve gerçeği söylemedim.

Sadece varlığının varlığıma kattıklarına teşekkür ettim.. Bir varlık beni geliştirmişti, tanımamı sağlamıştı kendimi" beni" ve ondan bir canlı hediye almıştım en güzeli de buydu zaten..