bugün

derinlikler

Seni unutmaya çalışmak mı, bunu söylerken ki ümitsizliğimi ona nasıl anlatırdım ki..Zaten duygularım ve istenmemişliklerin altında ufalanıp yok oluyordum.

Çok güzel bir yağmur yağıyordu.. Yüzünü cama dönmüştü ve bende ona arkadan bakıyordum.. O konuşurken birden ona sarıldım , boynuna sarıldım ve lütfen dedim..

Ellerimi tutup gitme zamanlarını bilmem gerektiğini söyledi. Gözlerinin taa içlerine baktım , bir şeryler var mı diye? Orda beni biraz olsun görebilir miyim diye..
oralarda yoktum ne bir izim, ne bir kalıntım en ufak benden eser yoktu.
Aşkı bilmeyen ona aşk acısını anlatmak ne kadar zordu.Onun için zaman dolmuştu ve heyecan veren bu ilişki bir rutine dönüşünce, bitme zamnanı çoktan gelmişti..

Başlangıcımızda hızlı başladığımız her şey , yine aynı hızda bitiyordu. Bense bu hızın altında çoktan kalıp acı çekiyordum. Beni anlamasını ondan beklemek imkansızdı.. Pencereden aniden giren hani o çiçek kokusu vardır ya?? Bir an içinizi meltem meltem doldurur.. Halbuki çöplüğün ortasındasınızdır, o kokunun gelmesi imkansızdır ama gelmiştir işte bi kere, kısa anlık ve imkansız bu üçlü sizi bir an evrenin merkezine taşır.. Ve garip yaşam enerjiniz nasıl döner içinizde ve nasıl harika olursunuz tüm zamanlardan işte öyleydi.....

Bitmesinin anlamını yitirdiğinde, ondan bende canlı bir hediye vardı. Bu candı bende kalacak ve onu hatırlatacak.. Bazen neyin ne için olduğunu bilmeden yaşarız.. Bu da öyle bir şeydi işte. Gözlerimdeki yaşlara engel olamadım.. Bu kadar azın karşısındaki bende var olan çokluk, haksızlık değil miydi?? Çoklukları çoğaltmak varken neden hep yok oluşlara kucak açıyorduk?

Anlamı yoktu.. Ona son kez sarıldım ve gerçeği söylemedim.

Sadece varlığının varlığıma kattıklarına teşekkür ettim.. Bir varlık beni geliştirmişti, tanımamı sağlamıştı kendimi" beni" ve ondan bir canlı hediye almıştım en güzeli de buydu zaten..